Engel bir özür değil fiziki bir durumdur

AYDIN YURTTAŞ, henüz üniversite öğrencisiyken geçirdiği trafik kazasından sonra hayatına tekerlekli sandalyeyle devam etmek zorunda kalmış.

Ama beklemediği bir anda hayatına giren tekerlekli sandalye tenisi, onu hayata daha sıkı bağlamanın yanısıra bir de milli olmanın gururunu yaşatmış. Onun azmi, güveni ve hırsının kendini toplumdan soyutlanmış hisseden tüm engellilere örnek olmasını diliyorum.

Æ Engeliniz nasıl oluştu?

Æ 1998’de Dokuz Eylül Üniversitesi Almanca Öğretmenliği 3. sınıf öğrencisiydim, yazları Marmaris’te rehberlik yapıyordum, havalimanı sorumlusu olmuştum. 17 Mayıs 1998’te şirket aracıyla Dalaman Havalimanı’na giderken kaza geçirdim. Araba şarampole yuvarlandı. Ben 30, araba 80 metre aşağıda bulundu. Kurtulmam mucize sayılır, polisler bile ölü raporu yazmış. Altı büyük ameliyat geçirdim ve omurilik kırığı sebebiyle omurilik felçlisi oldum, hayatımı tekerlekli sandalyede devam ettiriyorum

Æ Kazadan sonra hayatınızda neler değişti?

Æ Öncelikle turizmi bırakmak zorunda kaldım. Tekerlekli sandalyem ayaklarım oldu. Farkında olmadığım şeylerin farkına varmaya başladım.

Æ Eğitiminizi nasıl tamamlayabildiniz?

Æ Kazadan sonra üniversiteye üç yıl ara verdim, sonra tekrar başlayıp mezun oldum. 3. katta bulunan sınıfı zemine indirmek için bir yıl uğraştım rektörlükle. Benim için çok zor süreç oldu.

Æ Çalışıyor musunuz? İş bulmanız mümkün oluyor mu?

Æ Kendi işimi yapıyorum. Öğretmenlik yapmamaya karar verdim, bir süre sonra yeminli tercüman oldum.

Æ Engelli olduğunuzu kabullenme döneminizi nasıl geçirdiniz?

Æ Kabullenmem çok zor olmadı, çünkü genelde çok raelist insanımdır. Ailem ve arkadaşlarım beni asla yalnız bırakmadığı için bu dönemi daha çabuk atlama şansına sahiptim.

Æ Bu dönemde aileniz ve arkadaşlarınızın yaklaşımı nasıl oldu?

Æ Ailem ve arkadaşlarım daima yanımdaydı, hiç yalnız bırakmadılar. Bazıları nasıl davranacağını bilemedi, ama karşılıklı saygı ve sevgi olduğu sürece sorun olmuyor ve her şey kolay atlatılıyor.

Æ Kazadan önce spor yapıyor muydunuz?

Æ Yapıyor sayılmazdım. Ortaokul ve lisede biraz masa tenisi ve basketbol oynardım, ama o da ara sıra. Yani sporla aram çok iyi değildi.

Ayçe’nin notu...

3 Aralık Engelliler Günü idi. Ülkemizde milyonlarca engelli olmasına rağmen gün içinde kaçıyla karşılaştığınızı düşünün. Belki hiç. Bunun nedeni, engellilere hayata karışacak cesareti vermememiz. Onlara ya acıyarak yaklaşıyoruz ya da ilgilenmiyoruz. Oysa, aramızdaki tek fark, diğer tarafına geçmenin saniyelik olduğu o incecik çizgi. Hep söyleniyor ya bedensel engeller bir şey değil, önemli olan kafalardaki ve ruhlardaki görünmeyen engeller. Ve maalesef onları tedavi etmek çok ama çok zor...

Bizim ile onların bakışı çok farklı

Æ Yurt dışına gittiğinizde ne gibi farklar görüyorsunuz?

Æ Yurt dışında herşey çok farklı. Herşey engellilere göre düzenlenmiş. Tüm yollar ve binalar engellilere göre uyarlanmış. Engelli olarak kendinizi insan gibi hissediyorsunuz, kesinlikle dışlanmıyorsunuz. İnsanlar size zavallı bir engelli değil, tekerlekli sandalyede yaşayan bir insan gibi bakıyor.

Æ Sporla uğraşmak size neler kazandırdı?

Æ İnsanın hayatında spor olması müthiş bir şey. Spor ile içiçe olduğumdan beri çoğu dertlerimle daha kolay savaşır hale geldim. En azından kendini iyi ve dinç hissediyorsunuz.

Æ Köşesine çekilmiş evinden çıkmayan engellilere neler söyleyebilirsiniz?

Æ Zamanlarını evde geçiren engellilerin kendilerine güvenmelerini rica ediyorum. Kesinlikle hiç bir eksikleri yok. Onların da herkes gibi yaşama hakkı ve sosyal toplum içinde olma hakkı var. Yürüyememe veya başka bir engel bir özür değil, sadece fiziki bir durumdur. İstedikten sonra insan bir çok şeyi başarabilir, bunun için sadece bir başlangıç yapmak gerekir.

En kötüsü yollarımız ve kötü mimarimiz

Æ En çok nelerden şikayetçisiniz?

Æ Tabii ki yollarımınız ve mimarimizin kötülüğü. Tek başına tekerlekli sandalye kullanan bir insan olarak gezmem ve dolaşmam neredeyse imkansız. Normal yaya yolu olmadığı gibi tekerleki sandalyeyle güvenli bir şekilde bir yerden bir yere ilerlemek mümkün değil. Her yerde gereksiz yüksek kaldırımlar, delikler ve park etmiş arabalar, her binanın girişinde çıkılması mümkün olmayan merdivenler. Hükümet 7 sene içinde her yeri engellilere uygun hale getirme sözü verdi, ama doğrusu ben bunu gerçekleştireceğini sanmıyorum. Zaten 2 yıl geçti ve değişiklik yok.

Aileler engelli çocuğundan utanıyor

Æ Engelliler sizce neden çok dışarı çıkmıyor?

Æ "Engelliler pek dışarı çıkmıyor veya çıkamıyor" desek daha doğru olur. Çoğu engellinin tekerlekli sandalyesi bile yok. Sandalyesi olsa bile ülkemizin yollarında gezmek çok zor. Sosyo-kültürel olarak az gelişmiş kesimlerde engelliliğin utanılacak birşey olduğunu düşündükleri için aileler engelli çocuklarını saklıyor ve dışarı çıkarmıyor.

Æ Engellilere toplumumuzdaki yaklaşım nasıl?

Æ Yaklaşım yok aslında, çünkü genelde "normal" insanların hayatında yer almıyorlar. Zaten sokaklarda çok az engelli görebiliyoruz, dışarıda olanlara da pek önem verildiğini sanmıyorum. Aslında insanlarımız çok duygusal ve yardımsever ama engellilere "Vah vah tüh" denip acınıyor ya da görmemezlikten geliniyor. Sadece "normal" insan gibi davranılmak istiyoruz. Ayrıcalık istemiyoruz. Ama bu da eğitimle ilgili sanırım. Engelliler günlük hayatın içinde daha etkin olsa eminim insanların davranışları da değişecektir.

İki yıl önce başladığım teniste milli sporcu oldum

Æ Tenise nasıl başladınız?

Æ Bir gün arkadaşlarla Balçova Termal Tesisleri’ndeki Crea Club’a yemeğe gitmiştik. Otururken bir tenis hocası geldi. Tekerlekli sandalye tenis takımı kurmak istediklerini, katılıp katılmayacağımı sordu. "Neden olmasın" dedim, çünkü tenis sevdiğim bir spordu, televizyonda da maçlarını izliyordum. Böylelikle başladım ve bir daha bırakamadım...

Æ Teniste bugüne kadar hangi başarıları kazandınız?

Æ İki yıl önce milli takım oyuncusu oldum ve kamplara katıldım. Teklerde yarı ve çeyrek finallerim, çiftlerde finaller var. Şu anda Türkiye sıralamasında beşinciyim.

Æ Milli sporcu olarak nerelere gittiniz?

Æ Kıbrıs, Almanya, Polonya, İngiltere ve İsrail’e gittim.

Æ Tenis antremanlarınızı sık yapıyor musunuz?

Æ Hava şartlarına göre değişiyor. Yağmur yağınca oynayamıyoruz. Güneşli ve kuru havalarda sık antrenman yapmaya çalışıyorum. Elimde olsa devamlı oynarım. Ama işim ve sorumluluklarım olduğu için istediğim kadar ant-renman yapamıyorum.
Yazarın Tüm Yazıları