Alaçatı eğlence değil, dinlence ve kültür merkezi olmalı

SON birkaç yıldır Alaçatı, Ege’nin gözbebeği oldu. İlk kez, çok erken kaybettiğimiz Leyla Figen’den duyduğum Alaçatı, başdöndürücü hızla gelişiyor.

Her sene restoranlara, otellere yenileri ekleniyor. Bu bir gelişim gibi görünse de aslında her biri Alaçatı’nın kültürel dokusunu oluşturan yerel dükkanların yerine açılıyor. Alaçatı’nın ilk otelini açan Zeynep Öziş’in o yıllarda Alaçatı’nın bugünkü halini tahmin edip etmediğini merak ettim. Alaçatı’ya gerçekten yürekten bağlı olan Öziş ve diğer işletmeciler kurdukları derneklerle Alaçatı’nın bu gelişimden olumsuz etkilenmesini engellemeye çalışıyorlar. Umuyorum bunu başarırlar...

È Kaç senedir Alaçatı’da yaşıyorsunuz?

È 1992’de geldim yani 17 sene oldu. Ama tamamen burada yaşamaya 1998’de başladım.

È O yıllarda henüz Alaçatı şimdiki gibi popüler değildi. Siz neden buraya yerleştiniz?

- Boğaziçi İşletme’yi bitirdikten sonra çok hareketli ve yoğun bir iş hayatım oldu. Henkel Turyağ’ın İzmir ofisinde, daha sonra da İstanbul’da pazarlama müdürü olarak çalıştım. Çok seyahat ediyordum. Kariyerim çok iyiydi, çok para kazanıyordum ama harcayacak gücüm ve vaktim kalmıyordu. Bunun anlamsız olduğunu düşünmeye başladım ve her şeyi bırakıp Alaçatı’ya yerleştim.

È Bina aldığınızda ne durumdaydı?

È Burayı aldığımda dökük, harap bir yerdi. Hatta annem "Bu kız o ahırı ne yapacak" dediğini itiraf ediyor. Ama çok ilginç bir şey var. Ben küçüklüğümden beri mimariye meraklıydım ve hep evler çizerdim. Burayı alıp düzenledikten sonra bir baktım, aynı çizimlerimdeki eve benzemiş. Yani ben yıllarca hep Taş Otel’in binasını hayal etmiş ve çizmişim.

È Otel yapma fikri nereden çıktı?

È Profesyonel turizm rehberliği eğitimi almış ve Anadolu’yu gezmiştim. Yani turizme yabancı değildim. Burayı aldıktan sonra 2001’de otel yapmaya karar verdim. "Olmazsa da en fazla burayı satarım" diye düşünmüştüm. Çünkü o zamanlar insanlar buradan ev almaya başlamıştı.

BİZ BÜYÜK BİR OTELİN ODALARI GİBİYİZ

È Alaçatı’yı tanıtmak için neler yapıyorsunuz?

È Bu sene Londra’daki Lüks Turizm Merkezleri Fuarı ve Dünya Turizm Fuarı’na katıldık. Belki hemen ticari sonuçlarını görmemiz mümkün olmayacak ama çok güzel tepkiler aldık. Zaten amacımız kendi otellerimizi hemen doldurmak değil, Alaçatı’nın tercih edilebilirliğini artırmak.

È İki elin sesi var durumu yani...

È Biz işletme sahipleri, birlikte hareket ediyoruz. Hatta geçen gün bir işletmeci arkadaşım, bizi büyük bir otelin odalarına benzetti. Çünkü, mesela bana yaz döneminde çok talep geliyor. Ama odalarım çok önceden dolduğundan gelen istekleri hemen başka otelci arkadaşlarıma yönlendiriyorum. Önemli olan o kişinin benim otelime değil, Alaçatı’ya gelmesi. Biz bu bilinçle hareket ediyoruz.

TAŞ OTEL SUNDAY TIMES’IN 20 ÖZEL OTEL LİSTESİNDE

È Sizin otelinizin müşteri portföyü nasıl?

Türkler de var ama artık daha çok İngiliz, Kanadalı gibi yabancı turist de var. Bu turistler sayesinde biz yedi ayı dolu geçiriyoruz. Yıllık ortalamamız yüzde 50. Bu Alaçatı için iyi bir oran.

È Agresif bir pazarlama yolu izlememek daha mı etkili oluyor?

È Bakın, Taş Otel internetteki birçok önemli yabancı seyahat sitesinden çok güzel övgüler alıyor. Kulaktan kulağa yayılan bir ünü var. Hatta hiç bilmediğimiz bir zamanda İngiliz Sunday Times Gazetesi’nin bir yazarı otelimizde kalmış ve gitmiş. Daha sonra gazetesinin özel seyahat ekinde yazarların özel tercihleri olan 20 otel sorulmuş. Listedekilerden biri de Alaçatı Taş Otel’di. Bu bizim için büyük gurur kaynağı olduğu kadar Alaçatı’nın tanıtımı için de müthiş bir fırsat oldu.

KÜLTÜR YAPISI VE BAZI GELENEKLERİN SONUNA KADAR KORUNMASI GEREKİR

È Alaçatı’nın ilk otelini siz açtınız. Alaçatı’nın bugünkü halini öngörüyor muydunuz?

È Alaçatı’nın cazibe merkezi olacağını düşünüyordum, ama bugünkü halini pek de hayal etmemiştim. Alaçatı bence dinlenme merkezi olmalı, eğlence merkezi değil. Umuyorum bu yönde gelişir.

È Sembol, Galatasaraylılar Kahvesi gibi Alaçatılılar’ın işlettiği bir çok dükkanın kapanıp bar ya da restoran olduğunu gördüm. Birbirinin benzeri bu kadar yer açıldıkça Alaçatı özelliğini yitirmez mi?

È Alaçatı bir eğlence değil, dinlence ve kültür merkezi aslında. Buranın kültürel yapısı, dikkat çeken. Bize gelen yabancı turistler eski evlere, yerel dükkanlara hatta denk geldikleri düğünlere bayılıyor. Bunların korunması gerekli.

È Bu konuda siz neler yapıyorsunuz?

È Bunun olmaması için yıllar önce Alaçatı Koruma Derneği’ni kurduk, ’Korumacı Turizm’ kavramı geliştirdik. Amacımız Alaçatı’nın dünyadaki kültürel, dinlence ve lüks turizm merkezlerinden biri olması. Yani mass marketing(kitle pazarlama) değil niche marketing(niş pazarlama) yapılmalı. Gerçi bu lüks olma konusunda hepimiz aynı fikirde olamadık ama bence olması gereken bu.

È Lüks olma konusunda nasıl farklı düşünceler var?

È Bazı üyelerimiz sokaklarımızın dünyadaki diğer lüks merkezler gibi temiz ve geniş olmadığı görüşünde.

ALAÇATI’DA BÖLGESEL TURİZMCİLİK YAPILIP YOĞUNLUK DAĞITILMALI

È Bence Alaçatı’nın Capri, Santorini hatta İbiza sokaklarından pek farkı yok. Sadece oralarda herşey bizimki gibi tek bir sokağa sıkışmamış, ara sokaklarda da hayat var.

È Çok doğru. Bölgelere ayrılmış turizm yapılmalı. Her sokakta belli sayıda restoran, otel olmalı. Fazlası diğer bölgeye, yani arka sokaklara açılmalı. Bu aşırı kalabalık, gürültü ve görüntü kirliliğini engellemek açısından önemli.

È Kalabalık, gürültü ve görüntü kirliliğini nasıl engelleyebilirsiniz?

È Mesela Alaçatı Turizm Derneği Başkanı olduğum dönemde valilik, kaymakamlık, belediye ve jandarmaya dilekçeler yazarak gürültü konusunda tedbir alınmasını istedik. Ertesi gün tüm işletmelere tebligat yapılarak müzik yayınlarının 12’ye kadar sokaktan geçeni rahatsız etmeyecek, 12’den sonra ise sokaktan hiç duyulmayacak şekilde yapılacağı belirtildi.

È Yerel yönetimlerin bu bilinçte olması çok sevindirici.

- Evet ama belediye başkanımız Alaçatı’nın bin yatak kapasitesini geçmeyeceğini, başka otellere izin vermeyeceklerini söylemişti. Şimdi bile yatak sayısı 1500 ve her gün yeni işletme açılıyor.

È Bunun nesi kötü?

- Bakın bir işletme açmak, hele buradaki kiralarla büyük maliyet. Alaçatı otellerinin yıllık doluluk oranı yüzde 20. Bu maliyetlerle ve doluluk oranıyla işletmelerin yaşaması mümkün değil. O zaman işletmeler yaşamak için giderlerini kısacak, yani kaliteden ödün verecek, ama fiyat düşürmeyecek. O fiyata kalite alamayan müşteri bir daha gelmeyecek, işletme bu sefer fiyat düşürecek, yani kendi kendini yokedecek. Ben dünyanın en iyi şirketlerinden birinde yıllarca pazarlamada çalıştım. İşin mantığı bu ki derneğimizin tuttuğu istatistiklerle her şey ortada.

ZEYNEP ÖZİŞ

İzmir Amerikan Kız Koleji ve Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirdi. Ülkesel Profesyonel Tercüman Turist Rehberliği eğitimi aldı. Roma’da Cepat Seyahat Acentesi’nden sonra Henkel Turyağ, Henkel Duesseldorf ve Henkel Italiana Milano’da pazarlama yöneticiliği yaptı. Henkel Pazarlama Direktörlüğü görevinden 1998’de ayrılarak Alaçatı’ya yerleşti. Alaçatı’nın ilk oteli olan Taş Otel’i açtı.
Yazarın Tüm Yazıları