NORMAL şartlar altında Süper Lig’in en disiplinli takımının Gençlerbirliği olması gerekiyor. Tarihi konumunun yanı sıra , vizyonu ve misyonu açısından bu böyle. Ama gel gör ki, tablo öyle değil.
Gençlerbirliği’nde acaba ne zaman huzurlu bir sezon yaşanacak? Ne zaman bir tek teknik adamla sezon kapanacak? Ne zaman başarıya ulaşılacak? Ne zaman takdir edilecek işlere imza atılacak? Ne zaman!
Çok zor. Çünkü son yıllarda Gençlerbirliği’nde pek çok iş, günlük hesaplar üzerine yapılıyor. Hemen hatırlatalım, Mesut Bakkal’ın gönderilmesinde bazı futbolcular önemli rol oynadı. Kimler mi? En başta Engin ve El Saka. Bakkal gitti, Samet Aybaba geldi. Aybaba cin gibi. Bakkal’ın durumuna düşmemek için neşteri aldı eline ve kesti, biçti. Operasyona uğramamak için, kendi operasyon yaptı.
Sorarız şimdi, Aybaba’nın sezonu bitireceğinin garantisi var mı? Yok. Gençlerbirliği burası. Ne zaman ne olacağı belli olmuyor. Yazın bir kenara, kadrodaki futbolcuların en az yarısı da devre arasında yolcu olacak. Haliyle yeni misafirler gelecek. Bir kısır döngü ile aldatmaca devam edecek.
Gençlerbirliği’nin son yıllardaki görüntüsünden memnun olan var mı acaba? Bu soruya tabii ki ilk olarak İlhan Cavcav’ın cevap vermesi gerekiyor.
Gençlerbirliği bugün kazanabilir, yarın kaybedebilir. Sorun o değil. Sorun, duruşunun iyi olmaması. Vizyonunu ve misyonunu kaybetmesi. Her sezon futbolcuların önemli bölümünün değişmesi. Sürekli yeni teknik adam arayışına gidilmesi,
Herkes biliyor ama yine de hatırlatmakta yarar görüyoruz. Burası Gençlerbirliği kulübü. Yakışmıyor.
"Sistemi konuşalım" derken, dünkü 90 dakikaya az yer kaldı. Ama fazla da önemli değil. Şu kadarını söyleyelim ki, Gençlerbirliği dün hırslıydı. Üç puana ulaşabilmek için elinden geleni yaptı. Önemli pozisyonlar da yakaladı. Ama biraz dikkatsizlik, biraz da beceriksizlik sonucu fileleri havalandıramadı.
Konuk ekip ise kontrataklarla gol aradı. Yakaladığı fırsatlarda ise kaleci Recep başarılıydı.
Sözün özü: Gençlerbirliği’nde yarınlarda ne olacağını kimse bilmiyor.