Paylaş
Bir hayvansever, Kırıkkale’nin Keskin ilçesindeki hayvanat bahçesinin içler acısı durumunu anlatıyordu.
DHA’nın deneyimli muhabiri Erhan Göğem, hemen Keskin’e gitti.
Gittiğinde karşılaştığı tablo gerçekten ürperticiydi.
Ayı felç olmuş kıpırdayamıyor, deve hastalanmış, kuşların tüyleri dökülmüş, diğer hayvanlar aç...
Hayvanat bahçesi denilen ölüm kampında bir görevli canını dişine takmış, kendisinden önce hayvanları düşünerek onları doyurmaya çalışıyor.
Üstelik belediye bu ölüm kampına giriş için 2 TL de ücret alıyor.
Ankara Hürriyet “Ölüme bilet kesiyorlar” manşetiyle çıktı ertesi gün.
Tepkiler yağdı. Manşetimiz yine aynı konuya ayrılmıştı:
“Ölüme bilete tepki yağdı.”
Hayvanları unutmadık. Üç gün sonra bu kez Keskin Belediye Meclisi’nin aldığı nakil kararı vardı manşette ve bir adım ilerlemişti ümitler:
“Artık görev bakanlıkta.”
Kararlıydık, o hayvanlar nakledilmeden, karınlarının doyduğu en az bir gün geçirmeden vazgeçmeyecektik.
Takipçisi olduk, peşinden gittik.
Bugün konuyla ilgili dördüncü manşetimizi okuyorsunuz.
Ölüm kampı kapatıldı.
Felçli ayı tedavi için Bursa’ya gönderildi.
Açlık nedeniyle zayıf düşen deve, ceylan, keçi, kamerun koyunu, güvercin ve sülünün de aralarında bulunduğu 33 hayvana AOÇ Hayvanat Bahçesi sahip çıktı.
İki ceylan ve tavus kuşlarının yeni evleri ise Keçiören Hayvanat Bahçesi oldu.
Bu hayvanların hastalıklarının düzelip düzelmeyeceği belirsiz.
Ama en azından tedavi görecekler. Karınları doyacak.
Belki bunlar ömürlerinin son günleri ama en azından daha huzurlu geçecek.
Hayvanat bahçesi fikri zaten çok tartışmalı bir konu.
Doğal ortamlarından koparılan canlıların yaşam biçimlerinin değişmesi, yaşama biçimlerinin sınırlanması kaçınılmaz.
Bir de üstüne üstlük küçük bir ilçe belediyesinin böyle ağır bir yükün altına girmesi inanılır gibi değil.
Her ne kadar mevcut belediye başkanı hayvanat bahçesinin kendisinden önceki dönemde kurulduğunu söylese de en azından hayvanların sağlık durumu bu noktaya gelmeden önlem alınmalıydı.
Bu hayvanlar ölümle yüzyüze gelmeden girişimler başlatılıp, başka yerlere nakilleri sağlanmalıydı.
Belki ayı felçli kalmaz, devenin boynu bu kadar eğrilmezdi.
Ama zaten neremiz doğru ki?
Paylaş