KİMİ sabahlar, güne başlamak için gereken gücü bulamıyoruz içimizde.
Hiç uyanmak istemediğimiz günler bunlar. Sonrasında da o günlerin her saniyesi, bir kar topu gibi yeni dertlere eklenerek peşimiz sıra koşuyor. Böyle düştüğümüz günlerde, annemizin dizlerimizdeki çiziklere önce oksijen suyu ardından tentürdiyot sürdüğü yaşları çoktan geçtiğimizi hatırlıyoruz. Biraz daha umutsuzlaşıyoruz. Kalkıp yeniden yola devam etmek ne kadar güç oluyor hepimiz için. Ankara’da sokaklarda yaşayan, kazalar geçiren, bakıma muhtaç hayvanları sahiplendirmek için sürekli çaba harcayan bazı hayvanseverler var. Bu kişiler, hayatlarından büyük fedakarlıklar yaparak her günlerini bu işe adıyor. Kimi zaman, büyük çabaların sonunda günlerce, haftalarca bazı hayvanları sahiplendirmeyi başaramıyor ama yılmadan yeniden başlıyorlar mücadeleye. Kimi zaman küçücük umutlarla ayakta duruyorlar. Benim en saygı duyduğum taraf da işte bu: Hiç bitmek bilmeyen bir umut, enerji ve fedakarlıkla her yeni güne yeni bir dirençle başlamak... Üstelik hiçbir kişisel motivasyon olmadan... Kendileri için hiçbir şey istemeden, kariyer planlaması, gelir-gider tablosu yapmadan... Bu sorunun hiç bir zaman tam anlamıyla çözülemeyeceğini bilmelerine rağmen, her bir yaşamı kurtardıklarında yeniden ayağa kalktıklarına şükrederek... Bakıyorum, bazen haftalarca bir hayvanı sahiplendiremiyor ama yine de yılmıyorlar. Ya da sahiplendirdikleri bir hayvanı, iki hafta sonra tekrar kapılarında buluyor, gönüllerini teklifsizce açıyorlar. İşte bu sadakata, bu fedakarlığa şapka çıkarmak gerekiyor. Çünkü onlar her sabah, dizlerindeki çiziklere kendileri tentürdiyot sürüp yeniden koşmaya başlıyorlar. Hiç umutsuzluğa kapılmadan.
Kaldırımları da Tadjourah yapsın
BÜYÜKŞEHİR Belediye Başkanı Melih Gökçek, geçen hafta belediyesinin faaliyet raporlarının görüşülmesi sırasında eleştirilere uğradı. Bu eleştirilerin en önemlilerinden birisi de bitirilemeyen metrolardı. Gökçek bu eleştirilere yanıt olarak yine 16 yıl önceki borçları göstererek, “Metroyu borçlarınız yüzünden bitiremedik” dedi. Allah’tan Gökçek, Düyun-u Umumiye’yi bahane edip de “Kaldırımları yapamıyorum, ona da Tadjourah Belediyesi bir el atıversin” demiyor. Gökçek böyle konuşuyor da, madem 16 yıl öncesinden borçlar var, bundan sekiz sene önce bu metro sistemlerinin ihalesini yapıp, temellerini niye attı? Eğer bitmeyeceğini bile bile, inşaatların çürüyeceğini görerek bu adımları attıysa kamu kaynaklarını yanlış kullanmış olmuyor mu? Bu bile en hafif deyimiyle plansızlık, programsızlık değil mi?