“Bu şehir insana tuzak kuruyor/Bu şehir insanı uzak kılıyor/ Bu şehir insanı hayli yoruyor/Bu şehir insanı hep kandırıyor.” Bu şarkıyı dinlerken geçen hafta bir haber geliyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Başbakan Tayyip Erdoğan’la görüşmüş. Gökçek, ardından gazetecilere yaptığı açıklamada şöyle demiş: “Sayın Başbakan’a metro ile ilgili sıkıntıları arz ettim. Sayın Başbakanımız da konuyu değerlendireceklerini ifade ettiler. İnşallah hayırlı bir netice bekliyorum.” Üç cümlede iki sayın, bir inşaallah, bir de hayırlı kelimeleri geçiyor. İşte bu tablo zaten Ankara’nın metro haritasını da özetliyor. Ankara, yıllardır metro konusunda bir türlü “inşaallah”tan “maşaallah”a geçemiyor. Konuyu ilk kez duymuş gibi “değerlendireceğini” söyleyen Başbakan Erdoğan’ın meğerse geçen Mart ayında yapılan yerel seçimlerden önce yaptığı “değerlendirme” yetersiz kalmış. AKP Ankara İl Başkanlığı’nın düzenlediği aday tanıtım törenindeki ne demişti Başbakan? Hatırlayalım: “İnşallah bu dönem Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ilgili metro sorununu Ulaştırma Bakanlığı ile çözeceğiz, inşallah Çayyolu’nu Keçiören’i Sincan’ı metroya kavuşturacağız. Bu projeyle Ankara’nın ulaşımında tarihi bir adım atacağına inanıyoruz.” Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ise AKP seçimleri kazandıktan sonra şöyle demişti: “Kaynak olmazsa ister bakanlık olsun, ister yerel yönetimler olsun ne değişecek? Kaynak verilirse yapabiliriz.” TBMM’de bir tasarıya bu konuda bir hüküm konuldu ancak yasalaşırken o hüküm kayboluverdi. Sürekli ağzına bir parmak bal çalınan biçare çocuklar gibi hissediyor insan kendisini. Başbakan seçimden önce bol “inşaallah”lı sözler veriyor. Gökçek bunun kompetanı zaten, kaç seçimdir aynı şeyi yapıyor. Ulaştırma Bakanı da önce “Yaparız” diyor ardından “Kaynak yok” diye yan çiziyor. Metronun yapılan kısmı çürüyor, maliyet, açılan davalar nedeniyle her geçen gün artıyor. Bu yazı, 2009’un son yazısı. Şöyle dönüp baktım da metro konusunda bir yılda ne kadar çok yazı yazmışım. Okurlardan özür diliyorum. Bir türlü bitirilemeyen, beceriksizliğin abidesi haline gelen Ankara metro “yatır”ımlarıyla ilgili habire yazı yazmak zorunda kaldığım için. Maalesef bu özür de sanırım bana düşüyor. Candan’ı dinleyerek mırıldanıyorum: “Bu şehir insana tuzak kuruyor/Bu şehir insanı uzak kılıyor/ Bu şehir hayli yoruyor/Bu şehir insanı hep kandırıyor.”