Kapalı ve soğuk havaya rağmen, güzeldi. CerModern İcra Kurulu Üyesi Zihni Tümer ile sohbet ettik. CerModern’in sıcak atmosferinde, Divan’ın kafesinde konuştuk uzun uzun. Gözümün bir ucu ilerideki heykeldeydi. Bundan 2.5 yıl önce 14 Temmuz 2008’de eski gazeteci Halil Soyuer’in “Ankara Kabadayıları” kitabında anlatılıyordu. Tandoğan’dan kaybolana kadar 1924’ten beri Başkent’in bir çok noktasını gezmişti. Yazının üstüne Ankaralılar sahip çıkmış, gönderdikleri elektronik postalarla bir depoda çürümekte olduğunu söylemişlerdi. Kentlilik bilincinin gurur veren bir yansımasıydı bu. İhbarlar üzerine, Ankara Hürriyet Yenimahalle’de belediyeye ait bir açık hava deposunda muşambaya sarılmış halde görüntülemişti. Su Perileri heykeliydi o. Ağustos başında heykel için, “genç cumhuriyetin batıya dönük yüzünün gülümseyen bir sureti” diye yazmıştım. Kızılay adını henüz almamış bozkırın ortasında yere “Tospağa Yatağı” deniliyordu o zamanlar. Şehremini Asaf Bey, 1924 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çankaya Yolu üzerine yerleştirmişti heykeli. Tospağa Yatağı’nda 1930’lara kadar Ankaralılar, Riyaset-i Cumhur Mızıkası’nın melodileri eşliğinde, Kızılay maden suyunu yudumluyordu Su Perileri’nin serinliğinin gölgesinde. Atatürk’ün bile bu havuzun etrafında oturup müzik dinlediği söylenir. Heykel, Güvenpark yapılınca önce bugünkü Gençlik Parkı’nın bulunduğu Ulus kapısındaki çukurluğa, daha sonra Hacettepe Parkı’na taşındı. Park, Hacettepe Hastanesi olunca da bu kez Tandoğan Meydanı’na. Ankaray inşaatı nedeniyle 1992’de “geçici” olarak kaldırılan heykel, Melih Gökçek yönetimi sırasında 2008 yılına kadar da bir depoda çürümeye terk edildi. Su perilerinin yeniden hayat bulmasındaki en önemli isim Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay. Bundan 2.5 yıl önce Ankara Hürriyet’in ısrarlı yayınları sırasında, “Su perileri heykelini bulup ortaya çıkardığınız için teşekkür ediyorum” diyerek başladığı telefon konuşmamızda şöyle demişti: “O heykelin bulunup çıkarılması ve bir meydanda teşhir edilmesi uygun olur diye düşünüyorum. Ankara’da meydanların ve heykellerin az olması katlanabilir olduğumuz bir durum değil. Bu durum ağır bir ihmal. Sanırım belediye de sizin yayınlarınızdan etkilenir ve güzel bir yerde sergilenesi konusunda adım atar. Belediyenin yayınınızı uyarı olarak almasını temenni ediyorum.” Günay daha o günlerde 2001 yılında Milli Komite’nin Su Perileri ile ilgili aldığı karara işaret ediyordu. O yazı Günay’ın şu sözleriyle noktalanıyordu: “CER atölyelerinde müze ve çağdaş sanatlar merkezi uygulamalarımız var. Eğer Büyükşehir bize verirse uygun bir yerde değerlendirebiliriz.” Üzerinden geçen 2.5 yıl içinde Günay’ın konuyu hiç unutmadığı ortaya çıktı. Günay ve Tümer’in çabalarıyla Su Perileri CerModern’deki yeni yerini aldı geçen gün. Büyükşehir Belediyesi, komite kararı çerçevesinde, heykeltıraş Metin Yurdanur’un gözetimi ve çalışmalarına emanet etti heykeli. Yurdanur, heykelin 80-90 yıllık eskimişliğini, depoda geçirdiği 18 yılın izlerini sildi heykelden. “Ankara hepimizin, sanatçı duyarlılığıyla sahip çıkıyoruz” diyor Yurdanur. Tümer, Su Perileri’nin bulunduğu yeni alanın bir güvercin parkı haline getirileceğini ve çevresinin yeşillendirileceğini anlattı. Gönül isterdi ki Su Perileri tekrar Tandoğan’a dönseydi. Olmadı ama kent, kentliler bu heykeli yeniden kazandı. Günay ile Tümer’in çok ciddi, alkışlanması gereken çabalarının sonucu bu. İki ismin, uzun süredir devam eden, sessiz ama bir o kadar kararlı tavrının Başkent’e hediyesi. Ankara Hürriyet’in birinci sayfadaki “Hoşgeldin Su Perisi” manşeti bir miladdır. Dilerim güzel gelişmelerin de habercisi. Dün güzel bir pazardı. Baktım, su perileri, hazırlanan yeni havuzunun içinde, Başkent’in ortasında bulutlu bir Ankara öğleden sonrasının, cılız, nazlı ışığında duruyordu.