Ben orada Ajda’nın Aynur için bir soruyu yanıtlarken, kendi geçmişiyle hesaplaşmasını anlattığı bir kaç cümlesine takıldım.
Ajda, Aynur için "Benim gibi görünmesin o" derken, evdeki ve sahnedeki Ajda arasında büyük fark olduğunu söylüyor. Ajda bunun "şizofrenik" bir durum olduğu tespitini yaptıktan sonra benim en çok takıldığım o cümleyi söylüyor:
"Çünkü biliyorum insanlar illüzyonun peşine takılmayı istiyorlar."
Ajda’nın bu sözleri yeni dünya düzeninde, siyasetin, sanatın, magazinin ve dolayısıyla medyanın yaratabildiği illüzyona işaret ediyor.
İnsanların illüzyonun peşinden koştuğunu bilen tek kişi Ajda değil şüphesiz.
Siyasetçiler de bunu gayet iyi biliyorlar.
Örneğin Ankara, 15 yıldır bir illüzyonun içinde sağa sola çarpıyor.
Gökçek, her seçimden önce bazı vaatlerde bulunuyor.
Üstelik bunların gerçekleşme ihtimallerini, yapılabilir olup olmadıklarını ya da kazanç getirip getirmeyeceklerine bakmadan bazı animasyonlar, çizgi filmler hazırlatıp bir "illüzyon" yaratmaya çalışıyor.
Bu illüzyon sayesinde kazandığı seçimden sonra hayata geçmeyeceğini bildiği projelerine göstermelik startlar veriyor. Sonra da bu projeler yargı tarafından durduruluyor.
Gökçek de çıkıp dava açanları ve yargıyı suçluyor.
Yani anayasal bir hak olan dava açma hakkını kullandı, bağımsız yargıya sığındığı için kişileri ve kurumları suçluyor.
Kimse de çıkıp, "Yasalara aykırı proje yaparsan, bu projeler doğal olarak yargıdan döner. Yasalara uygun projeler üret" demiyor. Dese de, Gökçek bunları duymazdan geliyor.
Bakın, Gökçek 2004 yerel seçimleri öncesinde, hangi vaatlerde bulunmuştu:
"Eskişehir Yolu’na Nasrettin Hoca’nın eşeğe ters binişini tasvir eden heykel, Konya yoluna içinde alışveriş merkezlerinin olduğu semazen heykeli, Hıdırlıktepe’ye 20’şer katlı iki uçak otel, peluş hayvanat bahçesi, Disneyland, metrolar, vs."
Bunlardan hiçbiri hayata geçirilmedi.
Gökçek şimdi de "2009 illüzyonunda" 141 proje vaadinde bulunuyor. Disneyland hala vaat, Sincan, Çayyolu, Söğütözü ve Keçiören metroları da.
Gerede’den su getirilecek.
Yine bir sürü anlamsız alt ve üst geçitler yapılacak.
Söğütözü Kongre Merkezi adını verdiği o hilkat garibesi yapı da vaatler arasında.
Oysa Gökçek’in Genel Başkanı, Başbakan Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam konuşmasında ne demişti?
"Belediyelerde yaptık, ettik diye konuşacağız. Cek’li cak’lı konuşmayacağız. Biz başlarız, tarih veririz ve o tarihte de evelallah bitiririz. Bizim özelliğimiz bu. Bugüne kadar biz hep verdiğimiz sözleri tuttuk."
Tam Gökçek’e göre sözler bunlar.
15 yıldır belediye başkanı olan bir kişi, üstelik geçmiş dönemdeki vaatlerinin bir çoğunu yerine getirmemişken, bu kadar çok yeni vaatte bulunmaz.
Bulunursa da ona "illüzyonist cek cak başkanı" denir.
15 yıldır kim yönetimde
GÖKÇEK’in beni en çok güldüren vaadi "Şeffaflık ve katılımcılık projeleri" başlığı altındaki vaatler.
Gökçek, bütün ihalelerin sonuçlarını internet sayfasında yayınlayacaklarını, ihalesi yapılan işlerin istihkak raporlarını en ince detayına kadar yayınlayarak bizzat halkın denetlemesini sağlayacağını, belli rakamların üzerindeki belediye ihalelerinin de televizyon kanalı ile halkın önünde yapılacağını söylüyor.
İşte burada kahkahayı patlatmadan duramıyorum.
Sanırsınız ki Gökçek muhalefette, şehri 15 yıldır Mansur Yavaş veya Murat Karayalçın yönetiyor.
Allahaşkına, Gökçek bu vaatleri hayata geçirmek için neden 15 yıl bekledi ki?
Sanki 15 yıldır ihaleleri Gökçek değil de başkası yapıyor.
Peki Gökçek neden bugüne kadar yaptıkları ihaleleri de açıklamıyor?
Oysa biliyoruz ki belediye ihalelerini genelde yine belediyeye ait şirketler alıyor.
Peki belediye şirketi alınca ne oluyor?
O şirket bu işi başka taşeronlara yaptırıyor. Bu taşeronlar nasıl belirleniyor?
İşte orasını biz de bilmiyoruz. Gökçek ancak yeniden seçilirse şeffaflık vaat ediyor.
Anlıyoruz ki, Gökçek için şeffaflık ancak vaatlerde kalıyor.