ANKARA Hürriyet’te geçen hafta Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankaragücü eski Başkanı Cemal Aydın ve Kongre Divan Başkanı Mehmet Kemal Ünsal’ın bir kebapçıda biraraya gelerek düzenlediği zirveye ilişkin haberi okudunuz.
Haberde Yargıtay kararı öncesinde üç ismin bir değerlendirme yaptığı anlatılıyordu. Bakın habere göre bu buluşmada Belediye Başkanı Melih Gökçek neler söylemiş: - Ankaragücü’nü geri istiyorsanız, bizim yöneticilerimizin alacağı olan bu parayı ödemek zorundasınız. - Siz bize ne yaptıysanız, aynen biz de size aynısını yaparız. - Ankaragücü için bizden haber bekleyen üç sponsor var. Bu sözleri söyleyen, profesyonel futbolla ilgili görev alması yasayla yasak olan bir belediye başkanı. Kulübün eski başkanıyla, Kongre Divan Başkanı ile biraraya gelip pazarlık yapan bir belediye başkanının profesyonel futbola bulaşmadığını kim söyleyebilir? Çok değil daha bir kaç hafta önce Futbol Federasyonu Genel Kurulu’nda Ankaraspor için pazarlıklar yapan kimdi? “Onursal Başkan” gibi yüzergezer bir sıfat alıp futbola bulaşmadan kulüp başkancılığı oynamak hukukun arkasından dolanmak değilse nedir? Ama bu yeni bir durum değil ve İçişleri Bakanlığı ve savcılar yıllardır bu duruma zaten göz yumuyor. Ortada bir hukuksuzluk var ve sorumluların hepsi kafasını çeviriyor. Önümüzdeki dönemde kabinenin yeni isimlerinden İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in selefleri gibi yapıp bu hukuksuzluğa gözünü kapatıp kapatmayacağını hep beraber göreceğiz. Son bir not. Gökçek, kepabçı zirvesinde bir de şunu söylemiş: “Ankaragücü A.Ş.’nin de hayata geçirilmesi çok önemli bir gereklilik.” Ankaraspor örneğini hatırlıyor musunuz? Hani Gökçek’in belediyenin kulübünü şirket haline getirip, belediyedeki kendi bürokratlarının üzerine kurdurduğu bir şirkete geçirdiği Ankaraspor A.Ş.’yi? Artık başka hiç kimse Ankaraspor A.Ş. üzerinde hak iddia edemez. Artık Gökçek’in onayı olmadan hiç kimse ömür boyu Ankaraspor üzerinde bir hak iddia edemez. Ankaragücü’nde oynanmak istenen bu oyun şimdi biraz daha açık hale geldi mi?
Yoldan önce metro bitsin
ATO Başkanı Salih Bezci, Eskişehir Yolu civarında gelişimin hızla sürdüğünü söyleyip eklemiş: “Yakın zamanda bir milyona yakın nüfusa ulaşacağı tahmin ediliyor.” ATO Başkanı, bu öngörünün ardından trafiğin rahatlaması için ODTÜ’nün arazisinin içinden iki yol açılması gerektiğini söylüyor. Sözü edilen arazi, ODTÜ’nün kurulduğu günden bu yana büyük bir emekle oluşturduğu ormanlık arazi. Her ne kadar Bezci ODTÜ’nün bütünlüğü bozulmadan tünel yollar açılabileceğini söylese de ODTÜ Ormanı’nın bundan zarar görmemesi mümkün gözükmüyor. ODTÜ arazileri çok uzun zamandır bir çok kişinin iştahını kabartıyor. Belediye Başkanı Melih Gökçek bir dönem yol pazarlığı yapabilmek için üniversitenin içindeki yapıların ruhsat sorunlarını bile gündeme getirmişti. Eskişehir Yolu’nun gelişmekte olduğu ve bölgedeki nüfusun hızla arttığı yeni fark edilen bir gerçek değil. Ankara’nın son 20 yılı zaten bu bölgedeki gelişmeyi konuşarak geçti. Alternatif yollar açmak trafiği rahatlatmak için çözüm olarak görülebilir. Ancak esas mesele, onbinlerce öğrencinin, yüzbinlerce insanın kullandığı bu güzergahtaki metronun hep üvey evlat muamelesi görmesidir. Gökçek yıllardır tamamlamayı beceremediği bu güzergahtaki metro istasyonunu hükümete devrettikten sonra bile Çayyolu Metrosu’nun Sincan ve Keçiören’den sonra tamamlanması için var gücüyle çalışıyor. Madem bu bölgedeki gelişim bu kadar önemli, ATO Başkanı’nın yeni yol açma taleplerinden önce Gökçek’e metro inşaatlarında Çayyolu’na öncelik verilmesi ricasında bulunması daha yerinde olur. Böylece ODTÜ Ormanı da belki “bir süre daha” yaşam şansı bulabilir.