Paylaş
Sahaflar Çarşısı’nda mücellit Cavit Çemrek, dükkânındaki gazocağında tutkal kaynatıyordu. Bekçi, çarşıyı turlarken Çemrek’e rastladı. Pazar günü çarşıda dükkân açmak yasaktı. “İşim bitsin hemen çıkıyorum” dedi mücellit. Öğlen saatleriydi.
Bir süre daha çalıştı Çemrek. Muhtemelen çıkmasına yakın, bir anda eli çarptı, gazocağı devrildi. Saat 14.45’ti. İşte tam o anlarda, Ulucami’nin çevresindeki bir kaç kişi, “Çarşı yanıyor” çığlığıyla irkildi.
Hemen ardından havaya birkaç el ateş edildi. Yangını haber veren silah sesleri Uludağ’da yankılandı. Bir anda ortalık karıştı.
SU DEPOLARI BOŞALDI
Cavit Çemrek’in mücellithanesinden başlayan yangın çok kısa sürede bir kaç dükkâna daha yayıldı.
İtfaiye müdürü Ahmet Gürer ile itfaiye ekipleri birkaç dakika içinde yangın yerine ulaşmıştı. Daha sonra Hürriyet muhabirine o anları şöyle anlattı:
“Biz gittiğimiz zaman Sahaflar Çarşısı’ndaki dükkânlardan üçü tamamen tutuşmuştu. Bu dükkânlar Kapalıçarşı’ya bitişikti ve yangın Uzunçarşı’nın giriş ve çıkış istikametleri ile Kapalıçarşı olmak üzere üç koldan görülmemiş hızla ilerliyordu. Sahaflar giriş kapısının sol tarafında bulunan bir dükkânda patlama oldu. Bundan sonra ateş hızını büsbütün arttırdı. Beş dakika içinde alevler bütün çarşıyı sarmıştı.”
Evet itfaiye çarşıya ulaştığında henüz sadece 3 dükkân yanıyordu. Ancak çarşı yakınındaki su depolarının boşalması yangına müdahaleyi önledi. Kültürpark gibi uzak yerlerdeki havuzlardan su taşınmaya çalışıldı. Ancak bu da yeterli olmadı.
STOKÇULAR ORTAYA ÇIKTI
Yangın bazı usulsüzlükleri de ortaya çıkardı. O dönemde kahve, şeker, beyaz peynir ve zeytinyağı piyasada bulunamıyordu. Yanan çarşıda, esnafın duvarlar arasına bu ürünleri çuvallarla istiflediği belirlendi. Yangın fırsatçıları da boş durmadı. Kuyumcular çarşısına dalan bazı kişiler dükkânlardaki altın ve mücevheratı ceplerine doldurduktan sonra alamadıklarını da avuç avuç sokaklara fırlattılar.
Yangını söndürmek için itfaiye ekipleri 19 kilometrelik hortum döşeyip bin ton su kullandı.
Tam 11 saat sürdü mücadele. Yangın söndürüldü ama kentin ortasında kocaman bir kül yığını kalmıştı. Sadece Kapalıçarşı’daki 2 bin dükkân değil, komşu binalar da tamamen yandı.
25 Ağustos 1958
Sahaflar Çarşısı, Aynalı Çarşı, Kuyumcular Çarşısı, Gelincik Çarşısı, Köfüncüler Çarşısı, Bakırcılar Çarşısı, Emir Han, Fidan Han, Ticaret Borsası, Yorgancılar, Arakiyeciler, Bedesten, Saraçhane, Şekercilerbaşı, Çırapazarı, Taşçılar, Koza Birliği, Müftülük binası, Doruk Tütün Deposu, Dernekler Birliği, Ziraat Bankası, İpekli Sanayi İstihlak Kooperatifi, Pirinç Hanı Camii, Tavuk Pazarı Camii, Vakıflar Müdürlüğü binası, İtfaiye binası, Hakimiyet Gazetesi binası ve bir otel alevlere yenildi. Bursa’nın bütün ticaret ve üretim hayatı yerle bir oldu. İşte bu yüzden Bursalılar “Keşke bütün Bursa yansaydı da çarşı yanmasaydı. Çarşıdakilerle Bursa yeniden ihya olurdu” diyordu.
Esnafı, yangına sebep olan gazocağını sahaflar çarşısında buldu, üzerine tebeşirle “Bursa’yı yakan gazocağı” diye yazarak teşhir etti.
Ellerinden gelen bir tek buydu.
26 Ağustos 1958
DİREKLER ERİDİ, BÜKÜLDÜ
Yangına müdahale için civardaki vilayetlerden de itfaiye ekipleri geldi. Ama geç haber verilen İstanbul İtfaiyesi ulaşana kadar sert rüzgârın da etkisiyle yangın çoktan bütün çarşıyı kaplamıştı bile.
Çarşının esnafı mallarını kurtarabilmek için çarşıya girmeye çalışıyordu.
Kapalıçarşı’da dükkânların önüne sonradan inşa edilen vitrin çıkıntıları alevlerin hızla yayılmasında çok etkili oldu. İçlerinde çabuk tutuşan eşyaların bulunduğu vitrinlere ulaşan alevler, atlaya atlaya dükkânlara yayılıyordu.
Çarşıdaki sıcaklık bin dereceyi bulmuş, aydınlatma direkleri ile bina demirleri sıcağın etkisiyle eğilip bükülmüştü. Yangın, sokaktaki granit parke taşlarını bile plaka halinde parçaladı. Ahşap çatı yağlıboya ile yeni boyanmıştı. Baca etkisiyle birlikte tüm çatıyı sardı alevler.
Paylaş