Paylaş
Oysa kantoculuğunun yanı sıra Haldun Taner’den Lonesco’ya, Çehov’dan Reşat Nuri’ye kadar birçok önemli oyunda rol almış bir tiyatro oyuncusuydu.
Henüz 9 yaşındayken Devlet Tiyatroları’nın çocuk bölümünde başladığı tiyatro yaşamını 28 yaşına kadar sürdürdü.
1969’da Dolap Beygiri oyunuyla veda etti tiyatro sahnesine.
Onu tiyatro sahnesinden koparan ise kantolar oldu.
Zaten o yıldan sonra ismi kantoyla anıldı hep. 9 çocuklu bir ailede dünyaya geldiğini, bir kardeşinin öldüğünü, iki kardeşinin yetiştirme yurdunda büyüdüğünü uzun uzun anlatmayayım.
Mücap Ofluoğlu’nun önerisiyle Toto Karaca’dan öğrendiği kanto şarkıcılığına başlaması hayatını geri dönülmez biçimde değiştirdi. Ajda Pekkan’dan Behiye Aksoy’a, Zeki Müren’den Beyaz Kelebekler’e kadar birçok ünlü isimle aynı sahneleri paylaştı.
30 KASIM 1977
OTOMOBİLLE AVRUPA TURU
1970’lerde Fransız ve Alman televizyonlarında fırtına gibi esiyordu.
Paris’te “Mozaik” adlı eğlence programında, O Ne Bakış, Sivaslı, Katina, Ebegümeci, Fındık Kurdu ve Yangın Var kantolarını okudu. Ardından Köln’de aynı şarkılarla başka bir televizyon programı yaptı.
25 ARALIK 1978
Uçaktan çok korkuyordu. Bütün yolculuklarını otomobille yaptı. Avrupa’ya bile otomobille gidip geldi. 1978’de tekrar gittiği Paris’te Alim ile Arabacı kantolarını seslendirdi. Programda Damcıoğlu’na Enrico Macias eşlik etti.
Avrupa’da tüm bunlar yaşanırken Türkiye’de sansüre uğradığı da oldu. TRT ekranları ona kapatıldı, kantoları yasaklandı. Hem 1970’lerin son günlerinde hem de 12 Eylül rejiminde...
17 EKİM 1984
PİJAMAYLA KASIMPAŞA’DA
Damcıoğlu, hayatıyla ilgili en flaş açıklamasını ise 2005’te Hürriyet’e yapmıştı. “Ferhan Şensoy ile yaşayamadığımız bir aşk vardı.”
Bu itirafın geçmişi 1984 yılına uzanıyordu. İkili o yıl Şensoy’un yazdığı “Hayrola Karyola” oyununda sahneye çıktı. Kelebek 17 Ekim 1984 tarihli sayısında, Damcıoğlu ile Şensoy’un oyun hazırlığını esprili bir haberle manşete taşıdı. Nihal Akyol imzalı haberde ikilinin tiyatro oyununda dekor olarak kullanacakları karyolayı almak için Kasımpaşa’da yaptıkları alışveriş anlatılıyordu.
Damcıoğlu ile Şensoy, pijamalarıyla çıkmıştı alışverişe. Hürriyet de o anları görüntülemişti.
‘ÇOK PİŞMANIM’
İşte yıllar sonra Damcıoğlu, Şensoy ile aşkını Hürriyet’in dergisi Gala’da Arzu Akbaş Zor’a anlatırken “Bir de zamanında yaşamadığım bir aşk var” diye başlamıştı söze.
“Tanıdığımız biri mi peki?” sorusuna yanıtı şöyleydi:
“İlk defa söylüyorum bunu... Ferhan Şensoy ile yaşayamadığımız bir aşk vardı. Keşke yaşasaydım da nereye kadar gidecekse gitseydi. Keşke evlenseydik. Üzülür müydüm, ağlar mıydım bilmiyorum ama yaşasaydım diyorum işte...”
Peki neden yaşanmadı?
İşte yanıtı:
“İlk eşimden yeni ayrıldığım dönemdi. Ve işte böyle bir döneme denk geldiğimiz için olamadı. Ama kendisi artık benim çok iyi dostumdur. 17 sene boyunca hiç görüşmedik, bunca yıl sonra yeni görüştük. O ilişkiyi yaşamadığım için pişmanım. Eşime döndüm, ardından da başka bir tiyatrocuyla evlendim. Benim için hatalı bir evlilikti. Yanlış insanlara şans vermişim hayatımda. Oyununa da gittim ama özel bir görüşmemiz, konuşmamız olması doğru değildi. Artık özel hayatı beni ilgilendirmez. Kendisine saygı duyarım, iyi bir insandır, o kadar... Sadece dostum olarak kalacak biri yani...”
Damcıoğlu sonraki yıllarda Şensoy ile pişmanlığını bir röportajda daha anlattı. Ama bu sırrını ilk kez Hürriyet’le paylaşmıştı.
30 OCAK 2005
KANTOLARA MİLLİ AYAR
NURHAN Damcıoğlu kantolarla meşhur olmuştu ama arada aranjman şarkılar da seslendirdi.
Bunlardan en çok hatırlanan 1975’teki “Belki Bugün Belki Yarın” ve “Diyemem Diyemem” şarkılarının bulunduğu 45’likti. Aslında bundan önce ilginç bir plak yayınladı Damcıoğlu.
Yıl 1974’tü.
Kıbrıs Barış Harekâtı yapılmış, milli duygular coşmuştu.
İki meşhur kantoya, “Kabağı da Boynuma Takarım” ve “Koşa Koşa” parçalarına Ülkü Aker yeni sözler yazdı.
“Zafer Kantosu” ve “Yunan’ın Haline Vay” ismiyle yayınlandı bu kantolar.
“Zafer Kantosu” Damcıoğlu’nun, “Allah” feryadıyla başlıyor ve şöyle devam ediyordu: “Koşa koşa coşa yürüdük dostlar vay vay, aman aman, işte Kıbrıs’a. Nasılmış bak Türk ordusu, kimseden yoktur korkusu. Nasıl kaçtı vay vay, aman aman Yunan’ın da uykusu. Komşu dedik yorma da bizi, gel de dinle sözlerimizi.”
Diğer şarkının sözleri ise “Yuları da boynuna takarız, Yunan’ı da böyle kovarız. Bize de şanlı Türk derler, biz adamı fena yaparız. Yunan’ın da haline haline vay” diyeydi.
Ancak Damcıoğlu’nun aranjman kariyeri çok uzun sürmedi. Bu şarkılar pek tutulmayınca, bildiği sulara, kantolara döndü.
KELEBEK’TEKİ FOTOROMAN
- 1987’de “Babamız Eğleniyor” isimli filmde Mehmet Ali Erbil ve Bahar Öztan’la birlikte rol aldı.
Bu film aynı zamanda Kelebek’te fotoroman olarak yayınlandı.
Necati Bilgiç ve Yasemin Yalçın da kadrodaydı.
Safa Önal’ın senaryosunu yazdığı bu fotoromanda Ayten isimli bir kantocuyu canlandırdı Damcıoğlu.
İşte bu fotoromandan daha önce gün ışığına çıkmamış birkaç kare.
Paylaş