Paylaş
Soğuk sularda yaşayan Beluga cinsi balinanın Karadeniz’e nasıl geldiği meçhuldü.
İnsanlardan kaçmıyor, hemen burnunu uzatıp kendini sevdiriyordu. Eğitimli olduğu belliydi.
Balinaya “Aydın” ismi verildi. Aydın’ın bu kadar sıcak suda yaşayamayacağı söyleniyordu.
Günlük beslenmesi için 1 milyon lira gerekiyordu. Bir günde 30 milyon liralık bağış yapıldı.
Banka hesabı kabaran Aydın, dünyanın “ilk milyoner balığı” olmuştu.
Ünü Karadeniz’i aştı, önce Türkiye’ye, sonra tüm dünyaya yayıldı.
Yerli ve yabancı heyetler, Sinop Valisi Adil Yazar’ın eşliğinde sık sık iskeleye gidiyor, Aydın’ın ihtiyaçlarıyla ilgileniyorlardı.
Aydın artık protokole de girmişti.
Fırtına çıkıp Aydın denize açıldığında, Gerzelilerin yüreği hopluyor, limana döndüğünde yüzü gülüyordu.
Aydın’ın Sinop’u ziyaretinde “gürültü olmaması için sahil yolunu trafiğe kapatıldı, geceleri sahilde karartma uygulandı.”
Ukrayna Sivastopol yakınlarındaki Rusya Bilimler Akademisi’nden bir arkadaşıyla birlikte firar ettiği ortaya çıktı Aydın’ın. Ruslar Aydın’ı geri istiyordu. Ama Aydın’a ABD de talip oldu.
Aydın’ın Rusya’ya gönderileceği kesinleşince kamuoyunda kaşlar kalkmaya başladı.
Büyük bir miting ve protesto yürüyüşü düzenlendi. Gerze’nin nüfusu 8 bindi. Yürüyüşe 4 binden fazla kişi katıldı. “Balina bizimdir” pankartları açıldı.
İngilizler de Aydın’ın Türkiye’de kalmasını istiyordu. Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Engin Ahmet Ansay’a mektup yazdılar, balinanın verilmemesini istediler.
Ünlü anayasa profesörü Mümtaz Soysal bile Hürriyet’teki köşesinde “Hukuk da Gerze halkından yanadır” diye yazdı.
SAVAŞ ÇOK BÜYÜYECEK
İngiltere’de seçim vardı. Ama İngiliz basını seçimi unutmuş, sayfalarını Aydın’a ayırıyordu.
Hayvansever Sean Whyte, “Savaş çok büyüyecek. Elimizden gelen direnci göstereceğiz. Rusya’nın gönderdiği geminin önüne çıkarım” diyordu.
Hatta Beatles’dan Paul McCartney’in Gerze’ye gelip Aydın için konser vermeyi planladığı bile yazıldı. Uluslararası bir kriz kapıdaydı.
Bu arada Aydın yurt gezisine çıktı. 100 kilometre kat ederek Samsun’a gitti. Ardından Çarşamba, Terme üzerinden Fatsa’daki Yalıköy balıkçı barınağına ulaştı.
Ve korkulan gün geldi.
Sivastopol’dan gelen ekip Espiye yakınlarında 1.5 günlük takip ve 1.5 saatlik mücadelenin ardından Aydın’ı yakaladı. Bu mücadelede Aydın kuyruğundan yaralandı.
Gerze’de matemle karışık öfke vardı. “Burada olsaydı ne yapar ne eder vermezdik” diyorlar, anma geceleri düzenliyorlardı.
Hürriyet muhabiri Muammer Elveren, Laspi Körfezi’ndeki Aydın’ı ziyaret etti. Haberin başlığı çarpıcıydı: “Aydın, Rusça adını unuttu.”
Temmuz ayında “vatan hasreti” çeken Aydın’ın yemeden içmeden kesildiği haberleri yayınlandı. Zaten birkaç ay sonra Aydın yine firar etti.
Sinop’ta kırmızı alarm verildi. Vali Adil Yazar telsizle Karadeniz’deki balıkçıları uyararak, “Aydın’a bakar olun” diyordu.
Ve Aydın 14 Nisan’da “memleketi Gerze’ye” döndü. Karşılama töreni düzenlendi. Hoparlörlerden anonslar yapıldı. Halk akın akın iskeleye koştu. Öğrenciler okula gitmedi.
Vali Yazar, Gerze’ye gelip elleriyle besledi Aydın’ı. İlçede müthiş bir bayram havası vardı.
Moskova bu işe çok bozulmuştu. Aydın için 50 bin ruble ödül koydu. Ukraynalı balıkçılar denize açıldı.
Bir süre sonra Aydın yemeden içmeden kesildi. Sonra da gözlerden uzaklaştı.
Aydın’ın akıbeti hiçbir zaman bilinemedi.
ANTRENÖR ARADILAR, OTOMOBİL ALDILAR
Fenerbahçe’nin teknik direktör arayışı 60’lı yıllarda da çok konuşulan bir konuydu.
Sene 1965. Fenerbahçe, bir önceki senenin şampiyonu olarak Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nın birinci turunda Belçika’nın Anderlecht takımıyla eşleşiyor.
İlk maçtaki golsüz beraberliğin ardından Brüksel’deki ikinci maçta Fenerbahçe 5-1 mağlubiyetle kupaya veda ediyor. Antrenör Oscar Hold’un bileti kesiliyor hemen.
İşte hikaye tam da burada başlıyor. Fenerbahçe kafilesiyle Brüksel’e giden kulüp yöneticileri Eşref Aydın ile Ahmet Erol, mağlubiyetle birlikte ortaya bir fikir atıyor:
“Biz dönmeyelim, Avrupa’da yeni bir antrenör bulalım.”
Fikir birliği sağlanıyor, iki yönetici Avrupa’yı gezmeye başlıyor.
Aydın ve Erol yaklaşık 20 gün sonra yurda dönüyor.
Antrenör bulamıyorlar ama kendilerine “iki hususi otomobil” alıyorlar Almanya’dan.
Hürriyet’in 9 Ekim 1965 tarihli nüshası otomobillerin işlendiği pasaportu yayınlıyor. Otomobillerin fotoğrafları da var sayfada.
Haberin başlığı ise şöyle:
“Antrenör aramak için gittiler ama iki araba ile döndüler.”
11 Ekim’de Fenerbahçe menajeri Ahmet Erol istifa etti. Ama Bir süre sonra Teknik Direktörlüğe Muhittin Bulgurlu, yardımcılığına ise yine Ahmet Erol getirildi.
Ve sarı lacivertliler o sezonu şampiyonun 16 puan gerisinde bitirdi.
Fanatikler için not: Fenerbahçe’nin Anderlecht’e 5-1 mağlup olduğu gün, ezeli rakibi Galatasaray da İsviçre’nin Sion takımına aynı skorla yenilmekten kurtulamamıştı.
EVDE ZAYIFLAMA HEP MODAYDI
- Bu reklam 70’li yılların sonundan. O yıllarda bugünkü gibi evlere koşu bandı, bisiklet koyma imkanı yoktu.
Bir sehpaya oturularak kullanılan “zayıflama pedalı” o yılların gözde spor aletlerinden.
Paylaş