Paylaş
Yıldız futbolcu sahadaki mahareti kadar, çapkınlığıyla da çok konuşuluyordu.
Üstelik lafını hiç sakınmıyor, her sözüyle gündem oluyordu.
İşte o açıklamalarından biri onu Kadirizm ile karşı karşıya getirdi.
Galatasaray’da forma giydiği 2001’in son günü “Çapkınlıkta Kadir İnanır bile solda sıfır kalır” deme cesaretini göstermişti.
‘KONUŞMA HASTASI’
Belli ki kimse de “Dur Sergen yapma” dememişti.
İnanır yanıt vermek için yılbaşının geçmesini bekledi.
3 Ocak 2002’de Hürriyet’ten Demirhan Hararlı’ya çok net konuştu.
“Sergen çok sevdiğim bir futbolcu. Ama Kadir İnanır yerine bari Kadir Abi deseydi, bu lafına güler geçerdim. Konuşma hastası. Ben onun abisiyim.”
Üslupla ilgili Kadirist manifestosunun ardından “çapkınlık” konusuna da yanıtı yapıştırdı:
“Örnek gösterecekse piyasada üç beş kulüpte playboyluk yapan çocuklar var, kendini onlarla mukayese etsin. Onların benim kadar olabilmeleri için daha çok fırın ekmek yemeleri lazım.”
İnanır’ın bu “net çıkışı” polemiği bitirdi.
Ama Sergen, aradan geçen 20 yıl boyunca çapkınlığıyla konuşulmayı sürdürdü.
YEŞİLÇAM'IN EN GÜZEL DOSTLUĞU: AYHAN IŞIK’IN MEZARINDA SABAHLARDI
AYHAN Işık ile Sadri Alışık arasında, Yeşilçam’ın belki de başka hiçbir ikilide tanık olmadığı bir dostluk vardı.
Beraber rol aldıkları Küçük Hanımefendi filmleriyle pekişti bu arkadaşlıkları. Ayhan Işık’ın 1979’daki ani ölümüne kadar sürdü. Hatta daha sonrasına, 1995’e, Sadri Alışık’ın ölümüne kadar.
Alışık’ın eşi Çolpan İlhan, 5 Nisan 2000’de Hürriyet’ten Yüksel Şengül’e verdiği röportajda bu dostluğu şöyle anlatmıştı:
“Sevgili dostu Ayhan Işık’ın ölümü, Sadri’nin aldığı ilk ve önemli darbe oldu. Bazı geceler Ayhan’ın mezarında sabahlıyordu.”
‘AYHAN’I ÇOK SEVDİ’
Dost Kitabevi Yayınları ile Ankara Sinema Derneği, 2006’da “Kahkaha ve Hüzün: Sadri Alışık” kitabını yayınladı.
Tıpkı kitabın ismindeki gibi “yüzü gülerken, gözleri ağlayan” Sadri Alışık’ın bu sevgisi için Çolpan İlhan şöyle diyordu:
“Ayhan’ın zamansız ölümü onu çok üzdü. Çok yakın dostlardı. Ayhan’ı çok sevdi. Gece yarıları, yılbaşı geceleri mezardan alır eve getirirdik. Ayhan’ın ölümü on yılını yedi.”
Sabahlara kadar dostunun mezarının başında sabahlayacak kadar büyük bir sevgisi vardı Ayhan Işık’a.
Sadri Baba, ölene kadar bu sevgiyi yüreğinde taşıdı.
Ve bu beyaz perdenin en güzel dostluğuydu.
4 EYLÜL 1966
KİRACISININ DUVARINI DELEN EV SAHİBİ
KİRACILAR ile ev sahipleri arasındaki çekişme oldum olası sürer.
Kiracısını çıkarmaya çalışan ev sahiplerinin denediği türlü türlü yolların da sonu gelmez.
4 Eylül 1966’daki Hürriyet’in birinci sayfasında ilginç bir ev sahibi “taarruzu” vardı:
“Evini tahliye etmeyen kiracısının duvarını delip eşyasını sokağa attı.”
Ev sahibi Yusuf Gürcan, kirayı arttırmayan kiracısını “inşaat yapacağım” bahanesiyle çıkarmak istiyordu. Evin yanındaki dükkân da ev sahibine aitti.
Çareyi duvarı delip eve girmekte buldu.
Kiracı Mimar Kemal Bozdağ ise şaşkındı:
“Aklıma her şey gelirdi ama evimin duvarı delinerek eşyalarımın sokağa döküleceğini hiç düşünmemiştim.”
Ev sahibi-kiracı kavgası tabii ki karakolda bitti.
19 KASIM 1958
BİRDENBİRE DÜŞEN SÜHUNET
Birçok kelimeyi bugün kullanmıyoruz. Hatta anlamını bile bilmiyoruz. İşte onlardan biri: Sühunet.
Gazetelerde 70’li yıllara kadar kullanılan bu kelimenin çok basit bir karşılığı var aslında: Sıcaklık.
Hava durumu haberlerinde sıkça kullanılıyordu bu kelime.
“Bütün yurtta sühunet birdenbire düştü.”
Arşive şöyle bir baktım, 90’lardan sonra da bu kelime zaman zaman kullanılmış.
Ama sadece Hadi Uluengin’in köşesinde.
Paylaş