Paylaş
Sadece karikatür dünyasında değil, tanısın tanımasın herkesin içinde çok büyük bir boşluk bıraktı.
Hürriyet arşivinde 1999’da Şermin Sarıbaş’ın onunla yaptığı bir röportajı buldum. Bu röportajda Latif karikatüre bakışını, neden çok konuşmadığını öyle güzel anlatıyor ki... Onu kendi sözleriyle anayım istedim.
TELEFONUN ÜSTÜNDEKİ ÖRTÜ
Karikatürist olmaya 12 yaşında karar verdiğini söyleyip, “Başka bir iş yapamazdım” diyor: “Benim mesleğim bu olacak dedim.”
Onu yakından tanıyanlar da hiç tanımayanlar da bilir, çok detaycı biriydi.
Ayrıntıların espriyi kuvvetlendirdiğini, yaşattığını düşünüyordu:
“Çok seviyorum ayrıntıyı. Çok daha yaşatıyor karikatürü. Mesela, Press laptopla çalışıyorsa ve elektrik prizi de varsa, kablo mutlaka prize takılı olmalı diye düşünüyorum. Yarım duran bir bardak, ters dönmüş bir ayakkabı, bu ufak tefek detaylar benim için çok önemli. Detaylar hoşuma gidiyor. Telefonun üstündeki örtü falan. Oradan yakalıyorum.”
Kendi halinde, içe dönük yaşıyordu. Muzipliğini hep hissetseniz de her zaman söze dökülmüyordu bu. Kendisinin “az konuşmasını” da şöyle izah ediyordu:
“Karikatürcüler, dışarıdaki insanlardan daha başka bir dil konuşuyor. İşte o yüzden, diğer insanlarlayken bir dilsizlik hali oluyor. Her şeyde karikatürize edecek bir taraf arıyorsun, giderek öyle konuşmaya başlıyorsun ve bu da anlaşılamıyor bazen. O zaman da suskunlaşıyorsun diğerlerinin yanında. Başkaları konuştuğun dili anlıyor mu diye, bir iki deniyorsun. Baktın anlamıyor, susuyorsun. Belki de biz tuhafız bilmiyorum.”
Tüm bu sözlerine şunu da ekliyor: “Ben rüyalarımı bile çizgiyle görüyorum.”
31 TEMMUZ 1999
KARİYERİNİN DORUK NOKTASI
1975’ten beri hiç durmadan aralıksız çiziyordu. “Hiç boşluğum olmadı” diyor. Ve askerlik yaptığı dönemle ilgili anısı şöyleydi:
“Askere gitmiştim, orada biraz ara veririm diye düşünmüştüm. Ama 3 ay boyunca canımı çıkardılar. Normalde çalıştığımdan çok daha fazla çizdirdiler bana.”
Peki “Kariyerimin doruk noktasıydı” dediği askerlikte ne çizmişti?
“Askerlerin havuzunun duvarına Arap Kadri’yi, Muhlis’i çizdim. Kabinler vardı, içeriyi gözetleyen adamlar çizdim oraya. Aklıma ne gelirse doldurdum duvarı. Çok beğendiler. Kendilerini de çok çizdirdiler. Üç ay rahat edeceğim derken, hiç çalışmadığım kadar çok çalıştım.”
Aynı röportajdan son bir not aktarayım. Tüm dünyadaki çizgi karakterler arasından “ölümsüz kahramanı”nı şöyle anlatıyordu:
“Red Kit’in ince bir esprisi vardır. Başka bir kahramanda ben onu yakalayamadım. Ne Asterix’te var ne de diğerlerinde. O yüzden Red Kit’in yeri başkadır bende.”
Latif’siz bir dünya, hepimiz için çok zor olacak.
Paylaş