Paylaş
CHP yönetimi de ertelediği kongre sürecine start verdi.
Böylece CHP’nin üzerinde kurultay bulutları dolaşmaya başladı.
Parti içi muhalefetin işaret fişeği ise seçimin hemen ertesi günü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan geldi.
O gün hemen “değişim” mesajını net ifadeyle masaya süren İmamoğlu, Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile bir araya gelse de bir sonuç çıkmadı ortaya.
İmamoğlu ikinci önemli çıkışını önceki gün yaptı. Bu iki mesaj arasında gözden kaçırılamayacak bir ton ve kararlılık farkı var: “Dokuz yılda üst üste üç kez cumhurbaşkanlığı seçimi kaybettik. Bu seçimlerden sonra da aynı şeyleri yapıp yol yürüme gafletine kapılamayız. Geçtiğimiz hafta yaptığım açıklamada aslında çok net olarak güçlü bir değişimden bahsetmiştim. Ben aynı yerden devam ediyorum. O değişim anlayışını halen en güçlü şekilde talep eder durumdayız. Elbette ki mesele bir makam ya da bir kurul meselesi değil.”
İmamoğlu, “Siyasi yasak, İBB Başkanlığı ne olacak?” gibi soruları da kendisi ortaya atarak yol haritasının en önemli ipucunu “Kervan yolda düzülür” sözleriyle verdi.
Bu söz rahatlıkla İmamoğlu’nun “kongre mücadelesine girebileceği” şeklinde yorumlanabilir.
Belli ki önümüzdeki süreçte CHP’yi sert bir kurultay süreci bekliyor.
4 OCAK 2005
KURULTAYLARA ŞERBETLİ PARTİ
CHP, kurultay mücadelelerine şerbetli bir parti. Tarihi boyunca bir çok kez bu mücadeleyi yaşadı.
İsmet İnönü-Bülent Ecevit, Erdal İnönü-Deniz Baykal, Aydın Güven Gürkan-Murat Karayalçın yarışları bunlardan bir kaçı.
Bu isimlerin mücadeleleri siyasi tarihe renkli enstantaneler, unutulmaz anekdotlar yazdı. Ama bir de Deniz Baykal-Mustafa Sarıgül kurultayı vardı ki, pek hatırlanası bir iz bırakmadı CHP tarihine.
Bu olaylı kurultayı hatırlatmamın nedeni, İmamoğlu’nun değişim mesajının hemen ardından Sarıgül’ün çıkışıydı.
Artık yaşı daha da ilerleyen ve CHP listesinden TBMM’ye girerek kendine yeni bir siyasi kulvar yaratan Sarıgül, olaylı kurultayı hatırlatarak İmamoğlu’na önerilerde bulunuyordu: “Sarıgül’ün yaptığı hataları yapmaması lazım. O arkadaşlara tavsiyem şudur; ben geçmişte zamansız davrandım. O gün mesela Baykal’ın karşısına çıkmasaydım da bir kurultay sonra çıksaydım... Yüzde 40’la kaybettim. Tecrübesizlikle kaybettik. O arkadaşların sakin olması lazım.”
29 OCAK 2005
Bu sözler hak ettiği kadar tartışılmadı. Peki Sarıgül’ün “Arkadaşların sakin olması lazım” diyerek örnek gösterdiği bu kurultayda neler yaşanmıştı?
Hürriyet arşivi bu soruya epey doyurucu yanıtlar veriyor.
30 OCAK 2005
GERİLİM GÜNLER ÖNCESİNDE BAŞLADI
Genel Başkan Baykal, dönemin Şişli Belediye Başkanı Sarıgül’ü ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk etti. Ancak Sarıgül 8’e karşı 7 oyla partide kaldı. Baykal da kurultay silahını çekti. 5 Ocak tarihli Hürriyet’in manşetinde söz düellosu vardı.
Sarıgül: Baykal kendisi çöktü, şimdi CHP’yi de çökertmek istiyor.
Baykal: CHP’deki cerahati patlatacağız.
Sarıgül: Genel Merkez baronları bizi asla durduramayacak.
Kurultay gerilimi adım adım yükseldi. Kontrol Baykal’daydı ama Sarıgül de bir değişim rüzgârı yakalamıştı.
13. Olağanüstü Kurultay günü geldiğinde genel başkanlık için dört aday yarışıyordu. Ancak Zülfü Livaneli ile Hurşit Güneş adaylık için gereken 260 imzayı bulamayınca mücadele Baykal ile Sarıgül’e kaldı.
29 Ocak 2005 sabahı CHP kurultayı başladı. Salonda hava oldukça ağırdı. Gerginlik beklentisi yüksekti.
Tam da beklendiği gibi oldu.
Kurultay kavgayla başladı, kavgayla bitti.
Sarıgül taraftarları salona kapıları kırarak girdi. Baykal yönetimi bu gerilime hazırlıklıydı.
Baykal’ın konuşması çok sertti. Kendisine laf atan Sarıgül’e kürsüden “Maganda ağzını bırak, bu ağızlarla bir yere varamazsın. Senin gırtlağın yetmez” diye bağırıyordu.
Sarıgül de oturduğu yerden “Sen savcı mısın, yalan konuşuyorsun” yanıtını veriyordu.
30 OCAK 2005
Adayların atışmaları, salona pet şişelerin havada uçuşması olarak yansıdı önce.
Ardından ortalık birbirine girdi.
Üstelik olaylar tek bir yerde yaşanmıyordu. Önce adayların salondaki taraftarları birbirine giriyor, Baykal konuşurken taraflar ellerine ne geçerse birbirlerine fırlatıyor, ardından Başkanlık Divanı’nda tokatlar atılıyordu.
Sarıgül, söz istemeden kürsüye fırlayıp konuşmaya çalıştı. Başkanlık Divanı buna izin vermese de Sarıgül kürsüden inmeyi reddetti.
LATİF DEMİRCİ BÖYLE ÇİZMİŞTİ/31 OCAK 2005
NAKLEN REZALET
Hürriyet o gün yaşananları “Kurultayda iç savaş” başlığıyla manşetine taşıdı. Televizyon kanallarının naklen yayınladığı olaylar gerçekten savaş gibiydi. Hürriyet’te, “Tekmeler, tokatlar atıldı, sandalyeler havalarda uçtu, kafalar yarıldı, gözler patladı, kan aktı” ifadeleri vardı.
Gerçekten de ortalık savaş alanına dönmüştü. Nihayetinde salona çevik kuvvet polisi girdi.
Hürriyet’in iç sayfalarının birinde “Naklen rezalet” başlığı atılmıştı, diğerinde “Yakışmayan söz düellosu.”
O dönem Hürriyet’in Ankara Temsilcisi olan Sedat Ergin kurultayın röntgenini çekerken CHP yönetiminin kurultay için özellikle küçük bir salon seçerek hâkimiyet kurmaya çalıştığını vurguluyordu. Ergin’e göre Sarıgül de centilmenlik anlayışı içinde hareket etmemişti.
Bütün bu olayların ardından yapılan seçimde Sarıgül’ün geçen hafta hatırlattığı sonuç çıktı ortaya.
Baykal 674, Sarıgül 460 oy aldı ve Baykal Genel Başkanlık koltuğunu korudu.
Paylaş