Paylaş
Her günün en sıcak konusu hayat pahalılığı.
Bir gün margarine zam geliyor, diğer gün iplik, ardından yumurta, peynir, bakliyat, patates, soğan...
Hürriyet o günleri haberlerinde şöyle anlatıyor:
“Hükümetin bir aylık ömrü kaldığı bahanesiyle hareketsiz kalışını, mahalli idare yöneticilerinin de ‘Seçim öncesi kimseyi darıltmama politikasını’ fırsat bilenler, halkın yiyeceği, giyeceği ve yakacağı ile rahatça oynamaya başlamışlar, fiyatları bir ayda yüzde 25 oranında artırmışlardır.”
5 EKİM 1973
Kimi esnaf şeker ve tuz stokluyordu. Böylece piyasada bu ürünler bulunmuyor, fiyatı da yükseliyordu.
Bazıları da “Nasıl olsa seçim arifesinde kimse dokunmaz” diyerek gecekondu yapımına hız vermişti. Boğaz Köprüsü çevre yolu ve Ankara istikametinde “yerden biter gibi” gecekondular yükseliyordu.
İŞİN UCU İSTANBUL’DA
İşte “Artık daha da hiçbir şey bizi şaşırtmaz” denilen böyle bir ortamda dudakları uçuklatan bir olayla karşılaşıldı.
İzmir Tire’de satılan pirincin içinde “plastik pirinç” tanelerine rastlandı.
Hürriyet’in 5 Ekim 1973 tarihli manşetinde “Şimdi de naylon pirinç” başlığı atılmıştı.
Habere göre Ahmet Yurtaşan, Cumhuriyet İlkokulu önündeki meydana dizdiği çuvallarda plastik karıştırılmış pirinç satıyordu. “Pirinci İzmir’de tanınmış bir firmadan aldım. Çuvalın içinde ne olduğunu bilmiyordum” dese de tutuklanmaktan kurtulamadı. Çünkü çuvaldaki pirincin beşte biri naylon parçalarıydı.
İzmir Mali Polis Müdürü Yılmaz Çağın, “Bu işin fabrikası İstanbul’da. İstanbul polisinin de dikkatini çektik” dedi.
İzmir polisi toptan pirinç işi yapan satıcılara operasyon düzenledi. Bu operasyonun akıbetine Hürriyet sayfalarında ulaşamadım.
Günümüzde gıdada binbir türlü hileye alışkın hale geldik. Tereyağ ya da kaşara patates püresi, yoğurda kaymak yerine peçete, lahmacuna kıyma yerine sakatat konulduğunu duymuştuk ama pirince plastik karıştırıldığını hatırlamıyorduk.
Türkiye, millete plastik yediren dolandırıcılarla işte böyle tanıştı.
LOKMANHEKİM VEJETARYENDİ
Halk arasında Lokman Hekim lakabıyla tanınıyordu. Adı Hafız Cemal’di.
1856’da Kıbrıs’ın Baf kasabasında dünyaya geldi. Baf’ta kadılık yapan babası Nuh Taci Bey aslen Niğde’nin Bor ilçesindendi.
İlkokuldayken babasını kaybedince güç bela okudu. İstanbul’da Askeri Tıbbiye’den mezun oldu.
21 NİSAN 1967
Kendine Lokmanhekim soyadını aldı.
Hayatı boyunca halk sağlığıyla ilgilendi. Lokman Hekim adlı tıp dergisi çıkarıp, halkın anlayacağı dilde sağlık öğütleri veriyordu. Beylerbeyi’nde kurduğu sağlık dispanserinde fakir hastaları yıllarca parasız tedavi etti.
En büyük savaşı tütün ve alkole karşıydı. Sigarayla mücadele için Sarıay adı altında Tütün İçmeyenler Cemiyeti’ni kurdu.
Yıllar akıp gitti. Sene 1967’ye ulaştığında Lokmanhekim de 111 yaşına gelmişti. Hastalandı, Cerrahpaşa Hastanesi’ne kaldırıldı ama kurtarılamadı.
Cenazesi Şişli Camisi’nden kaldırılıp Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Hafız Cemal Lokmanhekim’in az bilinen ama en önemli prensibi ise sadece sebzeyle beslenmesiydi. Yani Lokmanhekim vejetaryendi.
Paylaş