Paylaş
Doğa sevgisi uzaktan değildi. Tam doğanın kalbinde yaşadı.
Bağdat yakınlarında 1899’da dünyaya geldi.
Ailesinin kan davası nedeniyle Kurtuluş Savaşı sırasında ülkesinden kaçtı.
İltica ettiği Gaziantep ve Batı Cephesi birliklerinde milli mücadeleye katıldı.
Kurtuluş Savaşı’nda önemli kahramanlıklara imza attı. Bu başarılarından dolayı İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi.
Bu madalyayı ömrü boyunca gözü gibi sakladı. İstiklal mücadelesinin ardından Manisa’ya yerleşti. Yanmış, kül olmuş ormanları yeniden yeşillendirmeyi vazife kabul etti.
Ve ona Tarzan ismini kazandıran yaşam biçimine geçti.
VAHŞİ HAYATLA KUCAK KUCAĞA
Manisa’nın sarp kayalıklarına kendine bir kulübe kurdu.
Spil Dağı’nda 40 yıl boyunca üzerindeki tek bir şortla doğada, vahşi hayatla kucak kucağa yaşadı.
Zaman zaman indiği Manisa sokaklarında onu gören insanlar bir süre sonra ona Manisa Tarzanı ismini taktı.
Manisa Belediyesi kadrosuna alındı. Bahçıvan yamaklığından 150 lira maaş bağlandı.
O ise bu paranın büyük bir kısmını fakir halka dağıttı.
Kentin sokaklarında ağaçlar yetiştirdi. Kendini doğayı daha da yeşillendirmeye adadı.
Anadolu’nun birçok dağının zirvesine tırmandı. O zirvelere Türk bayrağını dikti.
1963’te kalp rahatsızlığı nedeniyle Devlet Hastanesi’ne yatana kadar neredeyse hiç doktor yüzü görmemişti.
1 HAZİRAN 1963
Yaz kış bir mayoyla gezmesine rağmen hiç yatağa düşmemiş, hastalanmamıştı.
Ancak bu ilk hastalık onu yıktı. Kalp yetmezliğinden 64 yaşında hayata veda etti.
Birçok yerde heykeli dikildi.
ÇAKMA TARZAN ÇABUK HAVLU ATTI
* ÖLÜMÜNÜN ardından Ahmet Bedevi’ye özenip Tarzanlığa soyunanlar oldu.
Ahmet Yeşil bunlardan biriydi. Saçını sakalını uzattı. Manisa Tarzanı her gün Spil Dağı’ndaki Topkale Tepesi’ne çıkar, saat 12.00’de bir el top atışı yaparak halka saat bildirirdi.
Çakma Tarzan da aslında bu işe talipti:
25 TEMMUZ 1963
“Ben sadece Tarzan’ın yerine 200 liraya top atmaya talip çıkmıştım. Fakat bunu da yapamayacağım için vazgeçtim. Ahmet Bedevi’nin yerinin kimse tarafından doldurulacağına inanmıyorum.”
Şehirde tıpkı onun gibi dolaşıyordu. Ama kimse ona orijinal Manisa Tarzanı’na olduğu gibi iltifat etmiyordu.
Çabuk havlu attı.
FİLM ÇEKİLİRKEN SÜREKLİ HASTALANDI
* 1994 yılında Ahmet Bedevi’nin hayatı beyaz perdeye aktarıldı.
Orhan Oğuz’un yönettiği filmde başrolü Talat Bulut üstlenmişti. Filmin senaryosu Orhan Oğuz’un eşi Nuray Oğuz’un imzasını taşıyordu. Ancak çekimlerden bir süre önce Nuray Oğuz hayata veda etti. O yıl Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü Nuray Oğuz’a verildi.
Talat Bulut, film için iki yıl boyunca saç ve sakalını uzattı, 12 kilo zayıfladı.
Filmin çekimleri sırasında dondurucu soğukta yarı çıplak dolaşıyordu. Sık sık hastalanıp yatağa düştü. Gazeteler sürekli Bulut’un hastaneye kaldırıldığı haberleriyle doluydu.
Bulut film çekimleri sürerken Öğretmenler Günü törenlerinde Manisa protokolüne şortuyla katılmıştı.
Ama Bulut bütün hastalıklarda kısa sürede tekrar setlere döndü. Çekimler sırasında ambulans ve doktor hazır bekletiliyordu.
TARZAN RUHUNU YENİDEN BULAMADI
22 EYLÜL 1994
* MANİSA’da yeni Tarzan arayışı zaman zaman yeniden gündeme geldi.
1994’te Manisa Birlik Kooperatifi kentin batısında kurulacak yeni uydu kenti yeşillendirmek için doğaya gönül vermiş bahçıvanlar arıyordu. Kooperatifin başkanı Mustafa Pala, Manisa Tarzanı’nın hayranıydı.
Alacağı bahçıvanları soyup, iş kıyafeti olarak da tıpkı Tarzan gibi siyah bir şort giydirdi.
Sınavı da böyle yaptı. Başvuran 40’a yakın aday saatlerce kara bir şortla sınavı bekledi.
Ama sonuç hayal kırıklığıydı. Başvuranların hiçbiri Ahmet Bedevi gibi fit bir vücuda sahip değildi.
Pala sınavın sonucunda “Adaylarda Tarzan ruhuna rastlayamadığını” açıklıyordu.
Paylaş