Paylaş
Kendi ülkesini de yıkıma götüren Hitler’in bir sığınakta geçen 10 günü hep ilgi çekti. Bunun üzerine filmler çekildi, kitaplar yazıldı. Aslında bu 10 güne ilişkin sırları ağırlıklı olarak özel uşağı Heinz Linge’nin anlatımları aydınlattı.
Linge’nin hatıraları, Türkiye’de yayın haklarının sahibi olan Hürriyet’te 1955’te yayınlandı. Günlerce süren bu yazı dizisinde eli kanlı diktatörün ve yakın çevresindekilerin son anları anlatıldı.
HEİNZ LİNGE
RUS TOPÇUSU BERLİN’İ SARSIYORDU
Rus birlikleri Berlin’i iyice kuşatmış, artık top mermileriyle vuruyordu. Son günlerini Başbakanlık binasının altındaki sığınakta geçiren Hitler ve kurmayları, bu top atışlarıyla sarsılıyordu.
Tüm dünyayı kasıp kavuran, milyonlarca insanın ölümüne yol açan bu savaş, Berlin’in göklerinde, sokaklarındaydı artık. Rus askeri adım adım kenti ele geçiriyordu.
29 EKİM 1955
O günlerde Hitler, uşağı Linge’yi çağırdı. Önce “Seni hizmetimden çıkarmak istiyorum. Ailenin yanına dön” dedi.
Bu Hitler’in yanındakilerin sadakatini test etmek için kullandığı bir yöntemdi.
30 EKİM 1955
Linge, önce hürriyetine kavuşacağını düşündü. Ama sonra Hitler’in beklediği yanıtı verdi:
“İstikbal ne şekilde tecelli ederse etsin, yine sizin yanınızda kalmak istiyorum.”
“Sizden başka bir cevap beklemiyordum” diyen Hitler, talimatlarını sıraladı:
“Artık yapılacak başka bir şey kalmadı Linge. Biz Fraulein Braun ile birlikte ölmeye karar verdik. Vazifeniz ve size verdiğim emir, cesetlerimizin yakılmasını temin etmektir. Ben öldükten sonra kimsenin beni görmesini ve tanımasını istemiyorum. Bir miktar petrol tedarik ediniz. Cesetlerimizi battaniyelere sarıp petrolle ıslatınız, sonra onları yakınız. Tüm özel eşyalarımı da yakın.”
MUSSOLİNİ GİBİ ÖLMEK İSTEMEDİ
Aslında yakın çevresi birçok defa Hitler’e Berlin’i terk etmesi tavsiyesinde bulundu. Ancak o bunları reddetti.
Kanlı diktatörün esas korkusu Rusların eline geçmekti. Cesedi baş aşağı asılan ve sokaklarda sürüklenen İtalyan diktatör müttefiki Mussolini ile aynı sonu paylaşmak istemiyordu. Linge’ye göre böyle bir son “Hitler’i dehşet içinde bırakıyordu.”
Hitler’in intihar ettiği oda
Artık ordusuna da komutanlarına da güvenmiyordu. Linge, topçu atışlarının mola verdiği bir gün, sığınakta bunalan Hitler’in metresi Eva Braun’u hava almaya çıkardı. Berlin harabeleri arasında dolaşırken, Braun ona dönerek şöyle dedi: “Eğer bizi kurtaracak bir mucize zuhur etmezse Führer ile beraber öleceğimiz gün onun meşru karısı olmak istiyorum.”
Bu konuşmanın ardından 29 Nisan günü Hitler, Linge’yi çağırdı, Eva Braun ile nikâh kıyılması için hazırlıkları yapması talimatını verdi. Nikâh merasimi gece saatlerinde yapılabildi.
Bundan 16 saat sonra Hitler yanındakilerle vedalaştı. Eva Braun’un isteği üzerine Hitler’le görüşen Goebbels ve karısı Magda da liderlerini ikna edemedi. Bu son görüşmeleriydi.
KÖPEKLERİNİ BİLE ÖLDÜRTTÜ
Hitler, kendisi intihar etmeden önce çok sevdiği Alsas köpeğini de öldürtmüştü. Blondi ismini taşıyan bu köpek, Hitler’in eski operatörü Profesör Haase tarafından sığınak civarında zehirlendi. Diğer köpekleri tabanca ile vuruldu.
BEYAZPERDEYE DE AKTARILDI
Hitler’in son günleri beyazperdeye de aktarıldı. Oliver Hirschbiegel’in yönettiği “Der Untergang” (Çöküş) isimli film Oscar’a da aday olmuştu. Sığınaktaki yaşamın etkileyici bir sinema diliyle anlatıldığı filmde, Berlin sokaklarındaki çatışmalar da yansıtılıyor.
YATAKTA OTURUR GİBİ DURUYORDU
Son anları Linge’den dinleyelim: “Harita odasına kadar koridorda Hitler’i takip ettim. Bir arzusu olup olmadığını sordum. Emirleri hatırlamamı ve bunları yerine getirmemi sonra da mümkünse Berlin’den uzaklaşmamı söyledi. Uzattığı eli sıktım. Sonra her zaman yaptığım gibi, onu selamladım.”
Hitler ve Eva’nın intiharının ardından girdiği odadaki tabloyu ise şöyle anlatıyordu Linge:
“Yatağın üstünde otururmuş gibi bir vaziyette Hitler’in cesedi duruyordu. Sağ şakağında gümüş bir Alman markı kadar küçük bir delik vardı ve kan ince bir şerit halinde yanağına akıyordu. 7.65 çapında bir Walther sağ elinden düştüğü yerde duruyordu. Biraz ileride 6.35 çapında başka bir tabanca vardı. Führer, bir yanlışlığa meydan vermek istememişti. Onun kıymet verdiği yegâne kadın olan Eva Braun’ın cesedi yanında idi. Yüzünde hiçbir yara görülmüyordu. Uykuya dalmış gibiydi. Bir zehir kapsülü yutmuştu. Hitler bu gibi şartlar altında kullanılmak üzere orduya mensup bir doktora böyle on iki kapsül ısmarlamıştı.”
Eva Braun
Linge cesetleri battaniyelere sardı. Hitler’i muhafızlarla birlikte o, Eva Braun’u ise yaver Otto Günsche taşıdı. Eva’nın noktalı lâcivert elbisesi, kahverengi hafif İtalyan ayakkabıları vardı. Kolunda da Hitler’in hediye ettiği elmaslarla süslü saat. Cesetlerin üzerine teneke teneke benzin döktüler. Rüzgâr sürekli kibriti söndürüyordu. Gazetelerden meşale yaptılar. Meşaleyi uzatır uzatmaz alev parladı ve söndü. Sadece elbiseler yanmıştı.
Hitler’in muhafızları cesetleri başka bir yere naklederek yakıp gömdüler.
Linge ise Hitler’in diğer eşyalarını yaktı. Bunlar Linge’nin anlatımı. Rusların, Hitler’in yanmış ceset kalıntılarını bulduğu ve dişlerinden kimliğini tespit ettiği biliniyor.
LİNGE, RUSLAR’A YAKALANDI
LINGE, sığınaktan çıkıp Berlin’den kaçmaya çalıştığı sırada Rus askerleri tarafından yakalandı. Ruslar, onun Hitler’in hususi muhafız kıtasında binbaşı rütbesiyle oda uşağı olduğunu öğrendi. Linge ve Günsche, özel bir uçakla Moskova’ya götürüldü. İkisinin anlattıklarından Sovyet lider Stalin’in okuması için özel bir rapor hazırlandı. Bu rapor, 2005’te Hitler’in Kitabı adıyla yayınlandı. Linge, Urallar’da Sverdlovsk civarında bir kampa sevk edildi. 11 yıl orada kaldı.
ÇAY TİRYAKİSİYDİ
Linge’ye göre Hitler tam bir çay tiryakisiydi. Anlatıldığı kadar içkiye karşı değildi ama davetlerde ve kutlamalarda çay içmeyi tercih ediyordu. 20 Nisan’da intiharından kısa süre önce sığınakta düzenlenen doğum günü kutlamasında da misafirlere şampanya ve kahve ikram edilirken o çay içiyordu.
Paylaş