Ateş Yalazan - Arşiv Balıkçısı
Ateş Yalazan - Arşiv Balıkçısı
Ateş Yalazan - Arşiv BalıkçısıYazarın Tüm Yazıları

Haber hazinesine yolculuk

Türk basınında birçok yeniliğin öncüsü olan Hürriyet’in arşivi 1948’den bu yana birbirinden renkli sayfalarla dolu. Tam bir haber hazinesi. Spordan magazine, kültür sanattan modaya kadar binlerce haber, yayınlandığı dönemlerin ruhunu, kültürel hayatını, yaşam biçimlerini yansıtıyor. Bugünden bakınca gülümsetecek, şaşırtacak, kimileri için de hafızaları tazeleyecek detaylarla dolu. Haftada üç gün, bu köşede Hürriyet’in arşivindeki haberleri, fotoğrafları ve sayfaları tebessümle okuyacaksınız.

Haberin Devamı

MEDYUM ZEKİ’DEN 1967 KEHANETLERİ

İnsanoğlu oldum olası ilgi duyar kehanetlere.

60’lı yıllarda da durum farklı değildi.

1966 yılının son günü...

Medyum Zeki Müren, Hürriyet okurları için 1967’nin falına bakıyor.

Haber hazinesine yolculuk

Ve “vuku bulacak türlü hadiseleri” bir bir sıralıyor:

- 1970’ten önce Ay’a gitmek maalesef kabil değil.

- Crown dizisinin kulakları çınlasın, Kraliçe Elizabeth’in ruh dünyasında yine gri bulutlar görünüyor. 

Haber hazinesine yolculuk

31 ARALIK 1966

Dahası var...

- Sophia Loren ile Carlo Ponti arasında bu sene korkunç bir hissi fırtına bekleniyor.

Haberin Devamı

- Prenses Grace ile Monaco Prensi arasında kıskançlık devam ediyor.

- İran Kraliçesi Farah Diba ise 4’üncü çocuğuna hamile ama istemediği için “küçük bir ameliyata” ihtiyaç görülecek.

Siyasi kehanetler de sırada.

- Fidel Castro’nun ismi yeniden büyük siyasi hadiselere karışacak...

- Bir devlet başkanı öbür dünyaya göçecek...

- Doğu ve batı blokları arasında yine dünya harbinin patlak vermesinden korkulacak ama endişelenmeyin, yine böyle bir harp olmayacak.

KEHANETLER TUTTU MU

* Geçmişten gelen bu kehanetleri dinleyince insan hangilerinin tuttuğunu da merak ediyor haliyle. İşte Zeki Müren’in kehanet bilançosu:

- Neil Armstrong 1970’e kalmadan 1969’da aya ilk adımı attı.

- Farah Diba da hamileliğini sonlandırmadı.

- Hiçbir dünya lideri ölmedi.

Ama Zeki Müren’in dünya starlarının aşk hayatlarıyla ilgili “ortalama kehanetleri” gerçekleşti.

Anlayacağınız magazin dünyası o yıllarda da rengarenkti.

Haber hazinesine yolculuk

30 EKİM 1963

ŞİŞMANLARIN HAYATINA KAST ETMEK

*Diyet, zayıflama çok eski bir sevda.

Olayın merkezi Mersin.

En zayıfı 90 kilo olan “Tarsus’lu şişmanlar” bir Amerikan ilaç mümessilinin getirdiği özel zayıflama ilacını denemek için buluşuyorlar.

Haberin Devamı

Mümessil güzel güzel anlatıyor.

- 10 günde 5 kilo vereceksiniz...

- Kuvvetinizden hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz...

- İşinizden gücünüzden geri kalmayacaksınız...

Buraya kadar her şey güzel gidiyor.

Ama “içkiye ve kebaba paydos etmelisiniz” deyince ipler kopuyor.

“Sen hayatımıza kastediyorsun” diyen “şişmanlar” evlerine, sofralarının başına dönüyor.

 Haber hazinesine yolculuk

30 TEMMUZ 1988

HAMBURGER KÖFTELİ Mİ OLSUN YOKSA KÖFTESİZ Mİ

Belki bugün inanması zor ama bir zamanlar bu topraklarda hamburger diye bir şey yoktu.

Üstelik çok çok da eski zamanlardan söz etmiyorum. Yarım asırı geçmez.

Turgut Özal’ın liberal rüzgarlarıyla yarım ekmek köfte coğrafyasına o kadar hızlı bir giriş yaptı ki hamburger, hiçbir engel tanımadı.

Haberin Devamı

Barış Manço’nun hamburger ile lahmacunu yarıştırdığı “Lahburger” şarkısının dumanı üstünde tütüyordu henüz.

Hürriyet muhabiri Tarık Devrim, pazar ekinde “Lahmacundan hamburgere” dosyasını açtığında ‘fast food’un emperyal bayraktarı Mc Donald’s gelmemişti henüz Türkiye’ye.

İstanbul’da pıtırak gibi açılan “hamburger büfelerinden” birinin işletmecisi konuşuyor:

“Bazı müşterilerimiz hamburgerin köfteden yapıldığını bilmiyorlar ve köfteli hamburger istiyorlar.”

Birkaç yıl sonraki “Köfte Dünyası” yazı dizisinin baş aktörlerinden biri yine hamburger. Haberin başlığı “USA patentli köfte, hamburger.”

Yazı hem hamburger imparatorluğunun yükselişini anlatıyor, hem de küçük bir tarif veriyor.

Haberin Devamı

Sayfada hamburgeri iştahla ısıran güzel ise henüz yıldızı parlamamış ünlü manken Merve İldeniz.

 Haber hazinesine yolculuk

FUTBOLCULARI RUH DOKTORUNA GÖTÜRMEK LAZIM

Türk milli takımının aldığı ağır mağlubiyetler sadece bugünün konusu değil.

Bu tartışmalar bugün neyse 50’li 60’lı yıllarda da benzerdi.

1965’in ekim ayında, Polonya mağlubiyetinin ardından dönemin Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak, Ankara’da bir basın toplantısı düzenledi.

Haberin başlığı şöyleydi:

“Futbolcuları ruh doktorlarına muayene ettirmek lâzım.”

Haber hazinesine yolculuk

10 EKİM 1965

ZERRECE ÜZÜLMÜYORLAR

Apak hızını alamıyordu:

“Polonya mağlûbiyetinden sonra şarkı söyleyen futbolcuları hayretler içinde seyrettim.”

Apak’ın tespitleri şöyleydi:

Haberin Devamı

-Milli maç heyecan ve ruhu tamamen kayboldu.

-Maçı kaybettikleri halde zerrece üzüntü duymuyorlar.

- Çok ağır ceza almalarına rağmen suçlar devam ediyor.

- Bu suçlar bilhassa isim yapmış futbolcular tarafından işleniyor.

Apak’ın bu sözlerinden sadece 3 gün sonra millilerimiz bu sefer de Çekoslavakya karşısında ağır bir hezimete uğradı.

Hürriyet’in başlığı şöyleydi: “1 değil, 2 değil, 3 değil, 

4 değil, 5 değil...

Çeklerden tam 6 gol yedik”

“Maçın tenkidi” köşesinde de Samim Var, “Artık Türk futbolu bitti” değerlendirmesini yapıyordu.

Günümüzdeki prim tartışmaları ve milli topçulara tepkiler yeni değil anlayacağınız.

Yazarın Tüm Yazıları