Paylaş
Hiç olmaz ise kendi kaderimizi kendimiz belirleyebilecek bir yerde Terim’in ellerine bıraksaydık…
Olmadı…
Mucize, Hollanda-Macaristan maçına kaldı gibi…
***
İki yıldır sahada dökülen bir takım… Arzusuz… Hissiz…
Koçu değişiyor…
Aradan 15 gün geçiyor…
Hemen hemen aynı kadro…
Bir anda her şey değişiyor…
Bunu bilimsel olarak açıklamak mümkün değil!
Hayatın hiçbir alanında olması mümkün değil!
İşte sporda öyle bir şey…
Bu nedenle seviliyor… Heyecan yaratıyor…
***
Gel; “Mucize yarat” dediğimiz, Terim’in hatırlattıkları;
---Türkiye ligi gazozuna bir lig değildir!
---Türkiye liginde oynayan oyuncularımızın kalitesini kimse küçümseyemez!
--- Almany’da oynuyor olmak mili takım oyuncusu olmak için yeterli değildir!
--- Kendine ve takımına “güvenmek” her işin başıdır…
--- Güven tek başına bir şey ifade etmez… Yanına emek koymak gerekir…
--- Dürbünle baktılar, rakipleri büyük gösterdiler…
--- Terim, dürbünü aldı tersinden baktı… Rakipler küçüldü…
--- Methiyeler düzülen Romanya aslında sadece bir kontratak takımıymış.
--- Deplasmanda Romanya ile bile;
İki forvet, hücum ağırlıklı bir orta saha ve iki hücumcu bek ile oynayabilirmişiz…
--- Bunları bize yine, Terim gösterdi…
--- Ve hep birlikte gördük:
Biz daha iyi takımız…
Daha kaliteliyiz…
Teşekkürler Terim…
Heyecanımızı geri getirdin!
***
Peki, soru şu…
Niye zorlaştırdık biz işimizi?
Veya “mucize” haline soktuk?
“İşi ehline değil, bizden olana verdik te” ondan…
Ama bu kadar ucuz değil…
Bu ülke bunu hak etmiyor…
Futbol ile yatıp kalkıyor…
Siz ise, “benden olsun, başarı benim olsun” diyorsunuz…
Basketbolda da bir turnuvayı daha sizin inadınız üzerine kaybettik…
Olmuyor... Olmaz da…
Bütün oyunlar gibi bu da bitti!
Artık kaybetmeyelim…
Lütfen, hayatın her alanında işi;
“Biat edene değil, ehline verelim.”
Paylaş