Paylaş
Sorum, Aykut Kocaman’a değil.
Ben, soruyu formayı alamayan futbolcuya sorarım!
Hele, kulübede adaleti doğru dağıtan, Kocaman varsa…
Hiçbiri bahane aramamalı!
Bahaneyi bulurlar ama bir daha bu formayı;
Asla!
***
Üç kupada finale giden, haftada üç maç oynayan, Fenerbahçe’ye katkı yapamayan futbolculara benden son çağrı;
“Tren kaçıyor!”
Sizin de alın terinize ihtiyaç var!
Bugün, bu teri akıtamayanlar; yarının "büyük takımında” olamayacaklar…
Zaman, formayı bekleme değil, alma zamanıdır!
Yarın çok geç olacaktır!
***
Bugün hala, Alex’i kalkan yapanlar,
Puan kaybetse de, muhalefet yapsak diyenler,
Sahayı kapatmak için meşale atanlar,
Ve üstlerine sarı lacivert forma giyenler;
Sizin için tren kaçtı…
Siz, yarının Fenerbahçe’sinde yoksunuz…
Üç kupanın, üçü de kaybedilse;
Yarın yine de yoksunuz!
Zafer gününde, sevinseniz bile maalesef, yoksunuz!
***
Gerçeği yazmak lazım…
Hepimiz sıkılmıştık…
Pozisyon bile yaratamayan Fenerbahçe vardı sahada…
Sahadaki elli bin, televizyon başındaki milyonlarca taraftar;
-Pardon, teknik direktör-
Oyuncu değişikliğini çoktan yapmıştık…
Salih’i almıştık.
Ama kimi çıkaracağımız konusunda hemfikir değildik...
Üç adayımız vardı;
Mehmet Topuz, Baroni ve Mehmet Topal.
Aykut Hoca’da “Salih’e hadi gel” diyeceği dakikada;
Çıkmaya aday üç oyuncunun yarattığı gol geldi…
Topal kesti, Topuz indirdi, Baroni attı…
***
Buyurun buradan yakın…
Futbol tuhaf bir oyun.
Bizler, 10 dakika önce değişikliği yapmıştık(?)
Hatta bu kadar bile beklemez, devre arasında iki değişikliği birden yapmıştık…
Ama golü, çıkmaya aday üç oyuncu yapınca, yine sabreden Kocaman haklı çıktı…
Tıpkı, Caner’de olduğu gibi…
Tıpkı, Alex’de olduğu gibi…
Hepimiz gole sevindik ama Aykut hocamıza; “pardon” diyemedik…
Bize de, sabretmeyi öğrenmek düştü(?)
***
Birkaç eski hakem, “Alper’in elle attığı topa gol” dedi.
Ben de, “iyi ki hakemliği bırakmışlar(!)” diyorum.
Vallahi üzerimde taşıdığım formanın renginden değil…
Neden?
Alper; “O topa, göğsüyle, kafasıyla yetişemediği için sırtını ve dirseğini döndü”.
Top, Alper’in eline çarpmadı.
Toptan kaçmak değil, topa ulaşmak istiyordu…
Önünden geçecek olan topa, dirseği ile ulaşabildi…
Bunu ağır çekimde defalarca izleyip, gör-e-meyen yorumcular;
İyi ki bugün maç yönetmiyorlar!
***
Kuyt’ı izlerken yoruluyoruz…
“En kariyerli” oyuncunun, “en fedakâr” oluşunu hayranlıkla izliyoruz…
Ama dün akşam ki Fenerbahçe’yi izlerken;
Gerçeği ifade edelim…
Sıkılıyoruz!
Bizde şöyle, ayak ayaküstüne atıp rahat bir maç izlemek istiyoruz.
Basan, koşan, rakibini ezen bir Fener görmek istiyoruz…
***
Kocaman’ da bize kazanmanın değişik yollarını öğretiyor…
Biz de, “homurdandığımızı belli etmeden, inancımızı yitirmeden desteğe” devam ediyoruz.
Kocaman, ezberlerimizi bozuyor:
Kontrollü top oynanmayı, sabırlı oynamayı, oyun disiplininden kopmamayı, alan savunması yapmayı, antrenör takımı olmayı öğretiyor…
Hem de, yıllarca yıldız oyunculara dayalı, Brezilya ekolünü hedef almış bir camiaya…
Sonuçlar iyi olmasa, duramazdık arkasında…
Hem, bugün kazanmak zorunda…
Hem de yarının Fenerbahçe’sini hazırlıyor…
Rekor sayıda maç yapıyor…
Üç kupada birden finale gidiyor…
İşi tabi ki zor…
Yolu açık olsun…
Paylaş