Getirdiklerini götürürsün!

Sözleşmelerinde;“İlk beş oynarlar veya en az 20 dakika sahada kalırlar ”Mı yazıyor acaba?

Haberin Devamı

İnanılacak gibi değil ama giderek inanmaya başladım.
Yazıyorsa, sözleşmeyi yapan yöneticinin;
Yazmıyorsa, bu kadar süre veren Pianigiani’nin,
-Korkmayın kötü bir şey söylemeyeceğim-
Faturayı ödemesi lazım…

***
Batiste ve Andersen, ikisi de Fenerbahçe’nin uzunları…
Aldıkları toplam ribaunt sayısı: 4.
Her ikili oyunda, geçildiler…
Potamızın altı yolgeçen hanı oldu…
Aldıkları süre toplam 36 dakika…
Alternatifleri Oğuz ve Kaya;
Aldıkları süre: 0 dakika…

***
McCalebb’ in bakmayın siz 17 sayı attığına…
Kendi istatistiğine oynuyor…
Tuttuğu muhtelif adamlar, 50 sayı attı.
Hücumda topu eline alması gereken dakikalarda toptan kaçtı…
Yorgun…
Bitik…
Rakibi Brown 40 dakika oynadı…
Ne zaman yoruldun arkadaş, neden bitiksin?
Diyen yok mu?
Bu oyuncular, koç Pianigiani’nin gelirken getirdikleri…
Hepsi de kariyerli...
Ama (?)
Birileri;
“Türkler basketboldan anlamaz,  iki tane şut sok, beş kişinin arasından bir smaç yap, boş ver müdafaayı, istatistiğine ve aldığın paraya bak sen” mi diyor bunlara…
Sözleşmiş gibi bizi buluyorlar…
Ya da biz mi bu hale getiriyoruz bunları?
Bu söylediklerime, -son maç hariç- son on yılın Anadolu Efes’i de dâhildir…

***

Haberin Devamı

İnanın bu masal yıllardır sürüp gidiyor…
Bizim takımlarımız; “Yumuşak”…
Yani, “dirençsiz” veya “sert değil”.
Neden?
En sert oyuncuyu alıp, geliyoruz,
Bizim ülke de yumuşuyor...
Fenerbahçe Ülker seneye, bize 41 sayı atan Brown’u alır gelir…
Seyredin Brown’u tanıyamazsınız… Elek gibi olur.
40 dakika oynayan Brown, yürüyemez hale gelir…
Bizi mi kandırıyorlar?

***
Avrupa lgi, “sertlik” oyunudur…
Atarak maç kazanılmaz!
Yüzde 63 dış şut yüzdesi ile oynadık…
Daha yüzdeli atamazsın…
Kazanamadık…
Kazanamayız da…
Bizim takımlarımız, - Efes’in son maçı hariç-ise pamuk helva gibi…
Bütün takım kendi istatistiğine oynuyor…
Koçumuz da evinden getirdiklerini oynatıyor…

***
İddiası olan ve genç ama tecrübeli bir koçumuz var…
Ben hep inandım…
Ha şimdi olacak dedim…
Ama geçen yılda aynı şeyleri söylemiştim…
Olmadı...
Aynı filmi görmek istemiyorum.
Yanlış anlamayalım, “koçu değiştirelim” demiyorum…
Ama daha az bütçeli takımlara yenilmek istemiyorum!
Fakat filim kaldığı yerden devam ediyor…
Cantu’yu zor bela eleyerek son 16’ya kalmaca…
Sonra, “bizden bu kadar” diyerek Avrupa’ya veda…
Gelsin, Beko basketbol Türkiye ligi…
Açıkçası ben istemiyorum…

Haberin Devamı

***
Ben, ortaya seken topu kim alıyor ona bakarım…
Rakibine kim “kolay yeniliyor” ona bakarım…
“Tek topta kim geçiliyor” ona bakarım…
Oynayan, oynamayan tüm oyuncuların gözüne bakarım…
Bizimkilerin feri sönmüş…
En hırslısı kaptan Ömer bile…
Belli ki küsmüş…
Belki içinden;
 “Şu Brown’u bir iki dakika tutsam da salonu dar etsem” diyor…
Ben bile oturduğum yerden dedim…
Belki “Şu Kaya bir oyuna girse de, Brown’u kafa göz tokatlasa” diyor…
Ne diyor bilmiyorum ama belli ki küsmüş…

***

Ben de soruyorum?
Sevgili Kemal Dinçer;  Aziz Yıldırım basketbol eşofmanlarını da mı giysin?
Ya da Sayın Yıldırım; “Bütün işleri siz yapmayı arzu ettiğiniz için mi birileri bir şeyler yapamıyor?”

Haberin Devamı

-Bu lafımı, Fenerbahçe yenilse de Aziz Yıldırım’a, “alçaklara kar yağıyor üşümedin mi” türküsünü söylesem diye bekleyen gurup iştahla okumasın. Çünkü farklı düşünüyoruz. Ancak farklı düşünüyoruz diye eleştiriden muaf tutarsak Fenerbahçe’ye zarar veririz.-

Ne olduğunu gerçekten bilmiyorum…
Ligin sponsoru Türk hava yolları…
Kendi sahamızda, hakemler de tuhaf çalıyor…
Onu da anlayamıyorum…
Ama bir geçek var ki;
Bu takım kapasitesinin altında oynuyor!
Tıpkı geçmiş yıllarda olduğu gibi…
Gelen yabancılar bizi kandırıyor!
Tıpkı geçmiş yıllarda olduğu gibi…
Bende, aynı masalı bu sene dinlemek istemiyorum!

Yazarın Tüm Yazıları