Paylaş
Ülkemizde oynanan ve kısır döngüsünden kurtulamadığımız “futbol oyunun”, dışına çıkmaktan söz ediyorum.
“Steven Caulker’i bu yıl biz aldık. Oynat şunu!” demediler.
“Patron sensin” dediler, satış listesine koydular.
Fenerbahçe futbol takımı artık hocasından sorulur.
Balotelli’yi oynatmak istemeyen Samet Aybaba’yı kovdular…
Şimdi onu oynatacak hocayı arıyorlar.
Balotelli’ ye de sormuşlardır…
Artık Adana Demirspor, Balotelli’den sorulur…
Balotelli’nin hikâyesi, bizim ülkede oynadığımız oyundur.
Caulker hikâyesi ise hatalarını kabul edip oyunun dışına çıkmaktır.
İşin özeti budur!
***
Nedir oyun?
Bizim kendi kendine tanımladığımız, tek başına izlediğimiz, yabancı oyuncu alıp, yabancı hoca istemediğimiz, ezberimiz dışındaki hiçbir gelişmeyi kabul etmediğimiz bir oyundur.
Oyunu oynayan paydaşlar, oyundan mutludur!
Ancak kulüpler batmaktadır!
***
Taraftar transfer ister.
Teknik adam transfer ister.
Oyuncu menajerleri transfer ister.
Medya transfer ister.
Yönetim de transfer ister.
Ve transfer tüm borçlara rağmen transfer yapılır…
Transferi yapamayan yönetim, “beceriksizdir(!)”
Lig arasındaki bütün spor programların adı, “transfer raporudur”.
İzleyicimiz de bunu ister.
Transferi en iyi bilen muhabir, en başarılı ilan edilir.
Bütün yorumcular günlerce, “hangi takıma kim lazım?” Bunu konuşur.
Hep birlikte hayali kadroları kurarız.
Taraftarı olmadık hayallere sürükleriz…
En fazla sürükleyen, en fazla izlenir…
Sonra da, “bunlar kulübü batırdı” der, çıkarız işin içinden…
Oysaki Dünya’nın en kolay işi almaktır!
Hele para senin cebinden çıkmıyorsa daha da kolay olur!
Para ile alınan hiçbir şeyin gururla anlatılacak bir hikâyesi yoktur aslında…
Ancak biz bununla böbürleniriz…
***
Yıllardır oynanan ‘oyun’ budur.
Sonuçları ortadadır!
Herkes farkındadır!
Ancak her yıl aynı tiyatro yeniden oynanır
Çünkü oyunun tüm paydaşları mutludur!
***
Futbolcu mutludur, çok kazanır.
Futbolcu menajeri mutludur. Her alış veriş, onun için bir fiştir.
Yönetici mutludur, kulübün parası ile şöhret kazanır.
Teknik adam mutludur, başka ülkede kazanamayacağı parayı kazanmaktadır.
Medya mutludur, sadece futbolun dedikodusunu yazarak işini yapabilmektedir.
Ülke ise mutsuzdur!
Güney Kıbrıs’ın gerisinde kalınmıştır!
Kulüpler batmıştır!
***
Fenerbahçe bu oyunun dışına çıkıyor!
Emre Belözoğlu ile yollar ayrıldığında, büyük bir yabancı ismin geleceğine dair beklenti başladı.
İsim gecikince, beklenti büyüdü.
Vitor Pereira ilan edilince dudak büküldü.
Hele “üçlü savunma oynatacağım”, dediğinde istifaya davet edildi…
Yönetim kulağını tıkadı ve bildiğinin arkasında durdu.
Caner ve Sinan’ı kadro dışı bıraktı.
Ozan’ı ve birçok ismi satış listesine koydu.
Benim elimde genç yetenekli oyuncular var” dedi.
Yönetim de, “tamam” dedi.
***
Adam şimdi bunlarla oynuyor ve kazanıyor…
Bir Portekizli gelip yıllardır istediğimiz ama bizim hocalarımızın cesaret edemediği şeyi yapıyor ve bu genç oyuncuları Türk futboluna kazandırıyor…
Şaka gibi…
Şimdi soruyorum:
Ömer Faruk ve Merih Demiral; Muhammed, Arda ve Fatih’in formayı giydiğini görselerdi, giderler miydi?
***
Alt yapılardaki binlerce gencimiz, Arda Güler gibi o gece rüyasında, tuttuğu takımın forması ile sahaya çıktı…
Bugün idmanlarını oynayacaklarına inanarak yapıyorlar.
Vitor Pereira, binlerce gencimize umut ışığı çaktı.
Bize bu kısır döngünden nasıl çıkarız?
Bunun kolay yolunu anlattı…
Yönetim de; “işte benim uzun dönemli hedefim bu”, dedi…
***
Ligde üç maçta üç galibiyet, Avrupa’da iki maçta iki galibiyet
Buna rağmen bir takım çatlak sesler…
“Hala santrafor alamadın!”, diyenler!
“Al, al, acele al” diyenler!
Hatta acele al ki, “değerinden yüksek para öde”, demek isteyenler!
Bunlar ne?
Bana, menfaat zincirinin kopmasından korkanların sosyal medya aracılığı ile son çırpınışları gibi geliyor…
Önemli değil!
***
Alacak elbet…
Ancak bir kuruş fazla para ödemeden almak zorunda...
Hatta aldığından daha yüksek fiyata satabileceği oyuncuyu almak zorunda…
Deniz bitti artık…
Akıllı tüccar olmak zorunda…
Parayı kendi cebinden çıkıyormuş gibi harcamak zorunda!
***
Kazanırken insan dirençli olur…
Kaybedilecek günler de gelecektir, orada nasıl durduğun çok daha değerlidir!
Baskı daha şiddetli olacaktır!
Ana akım medya göbekten dalacaktır!
Yolunun doğru olduğuna inanıyorsan, ki ben inanıyorum…
Bir adım bile sapmadan devam edeceksin!
Tek çıkış budur!
Üretmek!
Üretmek ve satmak!
Yapabilecek insan kaynağı vardır!
Mesele sadece kararlı olabilmektir!
***
Ali Koç ve yönetiminin geldiği ilk günden bu yana, bu arzuda olduğunu, demeçlerinden biliyorum.
Baskı, eylemlerini farklı yaptırdı.
Bu yıl bu şans ellerine geçti ve tecrübelendiler.
Ben “yola devam”, diyorum.
Bu “oyun bu şartlarda oynanamaz”, hale geldi.
“Çemberi kırın!”, Diyorum…
***
Altınordu çemberin dışına çıkmıştı…
Peşinden fazla kulübü sürükleyemedi.
Fenerbahçe oyunun dışına çıkarsa, oyun bozulur!
Futbolumuz da kurtulur!
Yola devam!
Paylaş