Türkiye’de ‘star’ olmak istiyorsanız, televizyon ve gazetelerde ‘boy göstermenin’ bazı kurallarına uymanız gerekiyor. Bir kere Türk halkı olarak ‘pısırık’ insan sevmiyoruz. Sadece ‘reality show’larda değil, mecliste, kurultaylarda, gazete köşelerinde de sevmiyoruz. Sevdiğimiz, tartıştığımız ve hatta yarışmalarda destekleyip ‘baş tacı’ ettiğimiz, insanların hepsi, ‘kavgacı’, ‘agresif’, ‘karıştırıcı’ insanlar. ‘Gelinim Olur musun?’ yarışmasında, Semra Hanım Teyze’yi eleştirmemize rağmen, baş tacı etmiş, tepemize oturtmuştuk ama, evden ilk elenen kayınvalide adayı da, evin en hanımefendi, en uyumlu, en sessiz, en suya sabuna dokunmayan insanı Cemile Hanım olmuştu. Tıpkı bu yarışmanın ikinci serisi olan ‘Size Anne Diyebilir miyim?’ yarışmasında da, Cemile Hanım’la neredeyse aynı özellikleri taşıyan İnci Hanım’ın elenmesi gibi. Ama belli ki bu hanımefendilik ve sessizlik, oy almak için gerek ve yeter şart değil. Ne kadar kavga, ne kadar çirkeflik yaparsanız, bunlar ‘oy olarak’ size geri dönüyor. Ben artık kesin kararımı verdim. Bu yarışmaların ‘ikinci turlarına’ katılanlar, yarışma başlamadan evvel ‘kavga’, ‘yalan dolan’ ve ‘çirkeflik’ provaları yaptıkları ‘kamplarda’ bu yarışmaya hazırlanıyorlar. * * * Eğer ‘kavgacı’ değilseniz ve tüm uğraşlarınıza rağmen bir türlü de olamıyorsanız, o zaman star olmak için bu yarışmalar dışında daha meşakkatli bir yolu tercih edeceksiniz. Önce o sıralarda ülkenin en güçlü siyasi partisinin ‘gençlik kollarına’ kayıt olacaksınız. Bu parti içinde ‘atak’, ‘cesur’ ‘liderini her platformda savunan’ birisi olarak liderinizin gözüne gireceksiniz. Daha sonra delege olacak, arkasından parti yönetimine gireceksiniz ama çalıştığınız siyasi parti gözden düşmeye başladığı anda, hemen yeni ‘yükselen değere’ transfer olacaksınız. Genç, dinamik, modern, gözükeceksiniz. Popülist olacaksınız, hatta o kadar popülist olacaksınız ki, ‘aykırı bir siyasi olarak’ bir şarkı yarışmasında ‘konuk jüri’ üyeliği yapıp, elinize sazı alıp, canlı yayında türkü bile söyleyeceksiniz! Hatta Nazım’dan şiirler okuyacaksınız. Kamuoyu oluşturduğunuza inandığınız anda da basacaksınız istifayı! Tek adam olmak için. Kabul ediyorum zor bir yol. Ama daha da zorları var. Önce Cumhurbaşkanı olup, sonra bir dizide oyuncu olmayı denemek gibi mesela. Fotoğraf çekmek kesmeyince, ‘Bana Türk basınında sansür var, ben de söyleyeceklerimi Türk televizyonlarının en yüksek izlenme oranına sahip, dizisinde söyleyeceğim’ kılıfını uydurarak mesela. Bu kadar yüksek izlenme oranına sahip bir dizinin yapımcılarının da işi gücü yoktu, dizide saatlerce Rauf Denktaş’ın Kıbrıs meseleleri konusundaki bitmek tükenmek bilmez görüşlerine yer verip, izlenme oranlarını düşüreceklerdi!!!* * * Ama son günlerin en gözde, en kolay ve en bereketli ‘star olma’ yolu Eurovision şarkı yarışması tabii ki! Ya olmadık bir şarkıyla yarışmacı olarak katılacak ve sonra döndüğü söylenen dolaplarla birinci olacaksınız, ya da ucundan kıyısından müziğe ya da show dünyasına bulaşmış birisiyseniz, Eurovision’un tartışıldığı canlı yayınlara konuk olarak katılmak ve orada ‘görüş beyan etmek’ fırsatını kaçırmayacaksınız. Ama bu tartışmalarda da mümkün olduğu kadar ‘agresif’ ve ‘ağır’ konuşacaksınız!Bunlar da olmadıysa, belli ki son zamanlarda ‘cinselliğiyle kafayı bozmuş’ olan Türk halkına, ‘250 yaşında bile bir kadını hamile bırakabilmenin reçetesini’ verecek, o da olmazsa ‘Hayata kazık kakmanın en pratik 25 yolu’ konulu bir dizi yazı yazacaksınız. İşte o zaman ‘gündeme’ geldiğinizin ve ‘star’ olduğunuzun resmidir.