Londra’da kış başkadır

Bir kış masalı

Türk cemiyet hayatından kışın Londra’ya gelip de Winter Wonderland’e uğramayan sanırım kimse kalmadı. Acun Ilıcalı da çocuklarıyla geçtiğimiz hafta bu dev parktaydı.

Masalsı parkta buz pisti ile korku tüneli tamamen büyütülmüş. İngiltere’nin en uzun hız treni eklenmiş. Lunapark eğlencesi dışında alışveriş adına da keyifli bir ortam mevcut. Keza canlı konser alanı da oldukça eğlenceli. Ama sanırım parkın en iddialı yeri yemek alanı. Özellikle Kızılderili çadırlarını anımsatan bölümdeki dev barbeküler ve sıcak şarap kazanları oldukça ilgi çekici.

Benim dikkatimi esas çeken ise tüm kalabalığa rağmen parktaki dinginlik oldu. Birbirine uzaktan seslenen, yüksek sesle cep telefonundan konuşan insanların olmayışı Türkiye’deki festival ortamlarından ne yazık ki alışık olmadığımız sahneler. Giriş biletleri 7 Pound’dan başlayan park, 1 Ocak’a kadar açık.

Nokta atışı mekânlar

Yılbaşı ışıklarıyla süslenmiş Mayfair ve St. James tarafına yolunuz düşerse; eski bir kiliseden restorana dönüştürülen Mercato’yu, dünyanın en eski şapkacısı olan, İngiliz kraliyet ailesinden Charlie Chaplin’e kadar birçok ünlünün şapkalarını tasarlamış Lock & Co.’yu, 2 binden fazla farklı şarabı kavında bulunduran tadım kulübü 67 Pall Mall’ın mahzenini, 1824’ten beri açık olan ve hayatımda içtiğim en iyi sıcak çikolatayı yapan Marchesi pastanesini ve 2021’de dünyanın en iyi barı seçilen Connaught Oteli’nin içindeki barı muhakkak ziyaret edin.

Filmden bir kare

Londra’nın bu kış en popüler restoranları arasında yer alan The Maine, Türk sosyetesinin de uğrak noktası.

Ünlü işletmeci Joey Ghazal tarafından önce Dubai’de sonra Londra’da açılan mekân, burlesk dans şovları ve canlı Latin müzik performansları ile oldukça iddialı.

Eski Amerikan filmlerinden sahneleri anımsatan caz grupları, dev kristal bir avizenin göz kamaştırdığı nostaljik mekân hafta sonları brunch için de ideal.

Menüden ise Yunan mitolojisindeki deniz tanrısından adını alan Posedion Tower isimli deniz mahsulleri tabağı tavsiyem.

Mekânın bir diğer ilgi çeken özelliği ise tuvaletteki aynalı kapıdan girilen gizli bar alanı.

Davetiyeyle girilen bara mekânın misafir ilişkileri direktörü Alex Barchman tarafından davet edildim. Bir de ne göreyim; 80’lerin efsanevi gruplarından Imagination’ın solisti Leee John orada!

Gecenin sonlarına doğru mini bir konser veren sanatçı, mekânın tüm nostaljik havasını adeta tamamladı.

İngiliz ünlüleriyle karşılaşmak isterseniz uğrayın derim.

Joey Ghazal

Zamanda yolculuk

West End bölgesindeki yeni müzikaller arasında turist ve yerel halkın 1 numaralı gündemi, 90’ların popüler filmleri arasında yer alan “Back to The Future” (Geleceğe Dönüş) isimli sinema filminin müzikali.

Tarihi Adelphi Tiyatrosu’nun fuayesi dahi filme konu olan 80’li yıllar temasında tasarlanmıştı.

Hem filmdeki zaman makinesi niteliğindeki meşhur arabanın saatte 80 km hızla gittiği hissini veren hareketli sahne, hem de yıllar arasındaki seyahatleri hissettiren ışık efektleri tek kelimeyle müzikal dünyasının ciddi anlamda profesyonel bir sektör haline geldiğinin teknolojik kanıtıydı.

İngiltere ve ABD’deki öğrencilik ve çalışma hayatım boyunca birçok farklı müzikali izledim. Ama açıkça söyleyebilirim ki; özellikle seyircilerin üzerinden uçan bir otomobil görmek hepsinden farklı bir deneyimdi.

2023’te ABD’de Broadway izleyicileriyle de buluşacak olan müzikal sanırım diğer klasikleşmiş oyunlar gibi yıllarca sergilenecek.