Komşuda neler oluyor
Yunanistan’ın adalarda kapıda vize uygulaması başlatmasıyla ülkede Türk turistlere dair heyecan dorukta. Bu heyecanı Atina’da dahi hissettim. İşte bu yaz Türkleri dört gözle bekleyen komşuya yaptığım ziyaretten gözlemlerim.
İlişkiler ümit verici
Yunanistan ziyaretimde turizm sektörüne dair kiminle konuştuysam herkes kapıda vize uygulamasından duydukları memnuniyeti, bu uygulamanın genişletilmesi gerektiğini dile getirdi. Turizm sohbeti odaklı ilk ziyaretim Grecotel grubua ait The Dolli Hotel’in yöneticilerine oldu.
1875’te inşaa edilip 1925 yılından bu yana bir kumaş fabrikası olarak kullanılan bina geçen yıl tarih ve modernizmin buluştuğu butik bir otele dönüştürülmüş.
Otelin Akropolis manzaralı teras katındaki restoranında grubun yöneticilerinden Georgios Perantonakis ile sohbet ettik. Perantonakis, Türk turistlerin Yunanistan turizmine olan katkısından ve kalitesinden övgüyle bahsetti. Beni otel yönetimiyle tanıştıran kişi ise Osmanlı İmparatorluğu zamanında büyük annesi Yozgat’ta doğmuş olan, Yunanistan’ın en büyük turizm gruplarından Voulgaris Hospitality Group’un sahiplerinden Maria Voulgaris oldu. Tam bir Türkiye dostu olan, Türkçe birçok kelime bilen, eski Beyoğlu hanımefendilerini anımsatan Voulgaris, Yunan elitlerinin Türkiye ve Yunanistan arasındaki yakınlaşmaları geleceğe dair ümit verici bulduğunu söyledi.
Nusret’ten Remos’a milyonluk saat
Gece dolaştığım mekânlarda kimsenin telefonla çekim yapmaması ve hatta telefonlarını eline dahi almaması bana 90’ların İstanbul’da özlenen gece hayatı ruhunu hatırlattı. İki günlük kısa ziyaretimde şahit olduğum en iddialı eğlence ise Anthonis Remos’un şovu oldu.
Zemini led ekranlı görkemli sahne, dev ekranlar, ışıklar ve localar Eurovision sahnelerini anımsatan profesyonellik ve büyüklükteydi.
Remos’dan önce ise ünlü popçu Eleni Foureria bir şovla sahne aldı.
Beyonce ve Jennifer Lopez edasıyla 2 saat boyunca ettiği danslar, söylediği şarkılar, defalarca değiştirdiği parıltılı kostümler ve kalabalık dans grupları ABD’li artistlerin şovlarını aratmayacak nitelikteydi.
Sabah 3’te sahneye çıkan Anthonis Remos ise İstanbul’da Nusret Gökçe’nin Kalimera isimli Yunan restoranının açılışından ayağının tozuyla gelmişti.
Bu arada öğrendim ki Nusret Gökçe, Anthonis Remos’a restoranının açılışında ücretsiz konser verdiği için Patek Philippe marka bir saat hediye etmiş.
Kısacası jeste jetsle karşılık vermiş. Tüm bu enerjiyle İstanbul’dan gelen Remos sabah 05.00’e kadar muhteşem bir performans sergiledi.
Gecede hoşuma gitmeyen şey ise garsonların localara sattığı karanfil dolu plastik tepsiler oldu.
Misafirlerin sanatçılara ve bazen de localar arası birbirlerine fırlattığı bu çiçek dolu tepsiler gecenin sonunda hem sahnede hem de yerlerde plastik bir yığın yarattılar.
Çevre dostlu olmayan sevimsiz bir uygulama.
Türkler vazgeçilmez
Atina’ya bu ziyaretimde keşfettiğim restoranlar ise iki Michelin yıldızlı kadın şef Georgianna Hilladaki’nin danışmanlığındaki mezeleriyle meşhur Zurbaran ve şehrin elitlerinin buluşma noktası olan İtalyan restoranı Gorlomi oldu. Bünyelerinde bu iki markanın yanında Mykonos’taki meşhur Alemagou Beach Club’ı da işleten gastronomi grubunun ortaklarından Stamtis Koutoumanos ile Türk misafirler üzerine sohbet ettik. İşletmeci Atina’daki birçok restoran için Türklerin en önemli misafirler arasında olduğunu söylerken adalardaki turizm için ise Türk turistlerin 2024 yazının vazgeçilmezi olacağını vurguladı.
