Paylaş
Görsel şov
İstanbul’daki bir diğer yeni mekân ise Karaköy’deki JW Marriott Otel’in içinde açılan Whimsy. Berlin ve Washington’dan sonra dünyadaki 3. adresini İstanbul seçen Whimsy, video mapping gösterileri ve fine dining menüsü ile ilgi çekici bir konsept belirlemiş.
Yemek yenilen odanın dört duvarının, yemek masasının ve hatta tabaklarınızın üstüne yansıtılan görseller sıra dışı bir deneyim sunuyor. Kendinizi bir anda balinaların havada uçuştuğu bir masal dünyasında, dev mantarların olduğu bir ormanda veya okyanus derinliklerinde bulabiliyorsunuz.
Tüm bu 5 farklı şova 5 farklı lezzet eşlik ediyor.
Özellikle yemek sonundaki dijital dilek feneri seremonisi ve video mapping havai fişek gösterisi etkileyici.
Kraliyet ailesinin favorisi
Sanırım son haftalarda İstanbul’un en önemli restoran kazanımlarından biri de İngiltere’nin meşhur Hint restoranı Madhus’un Swissotel Bosphorus’ta şube açarak Türkiye’ye gelmesi oldu. Bundan tam bir yıl önce Londra’daki şubelerini ziyaret edip Türkiye’ye geleceklerini Türk medyasında ilk kez duyurduğum Madhus, Buckingham Sarayı’nda Hint yemekleri servis etmeye yetkili tek restoran grubu.
İstanbul’da açılan şube yerel menüsünden, geleneksel tandır fırınına, Hint figürlü tabaklarından, duvardaki gravürlere kadar yıllardır özlediğimiz Hint mutfağı ortamını sunar nitelikte.
Özellikle antika sandalyelerin olduğu 12 kişilik özel davetler için tasarlanmış VIP oda gerçekten etkileyiciydi.
Madhus’un Türkiye’ye gelmesi için uğraş veren otel genel müdürü ve Accor Otelleri Türkiye Lüks Markalar Direktörü Uğur Talayhan’a tebrikler.
Anadolu’nun meze barı
Şef Umut Karakuş Türk mutfağının meze zenginliğinin hakkını veren bir konsept geliştirmeyi başarmış.
Galataport ve Fişekhane’de Muuto Anatolian Tapas Bar isimli iddialı birer mekân açmış. Muuto, Fince göç etmek anlamına geliyor. Anadolu’nun farklı yörelerine atıfta bulunan Umut Şef iletişim uzmanı ortağı Cem Karakuş ile beraber paylaşımlıklar üzerine kurulu çağdaş ama bir o kadar da geleneksel bir menü hazırlamış.
Özellikle pate olarak sunulan içinde sokak simiti olan Çerkez tavuğunu, zahterli pesto sosunu ve pancarda bekletilmiş somon dilimlerini beğendim.
Keza yine Anadolu’nun bitki ve meyvelerini yansıtan Türk usulü modern bir kokteyl menüsü hazırlanmış. Özellikle turistlerin oldukça ilgisini çekeceğini düşündüğüm Türk mutfağını böylesine temsil eden bu konseptin en kısa zamanda Londra’da da açılmasını ümit ediyorum.
Kesin iş yapar!
Yeniden Cipriani
Ekim ayının ilk haftasında İstanbul’da açılan Venedikli İtalyan restoranı Cipriani’ye uğradığım.
Markanın kurucu ailesinden Arrigo Cipriani’nin de olduğu akşam mekân, hafta içi bir güne denk gelmem ve İstanbul’un en pahalı restoranlarından biri olmasına rağmen tıklım tıklımdı.
Beyaz ceketli garsonları, dev akvaryum dekoru ve keten masa örtüleriyle oldukça şık bir restoran olmuş açıkçası.
2010 yılında İstanbul’un gastronomi dünyasına adım atıp uzun soluklu olamayan marka bu sefer Maçka Park Hyatt Otel’in giriş katında çok daha iddialı bir şekilde geri dönmüş.
İstanbul’a ilk giriş yaptığı yıllar uluslararası kurallarından taviz vermeyen ve lokal müşteri alışkanlıklarına adapte olmadığı için eleştirilen Cipriani’nin bakalım bu seferki İstanbul aşkı uzun süreli olabilecek mi?
Paylaş