Paylaş
SLOW FOOD KÜLTÜRÜ
Dekorasyonu ile eski dönem Azerbaycan’ı yaşayabileceğiniz, hem yerel hem de Rus esintisi lezzetler tadabileceğiniz noktaların başında My Dome geliyor.
Zincir halinde şehrin farklı noktalarında yer alan restoranın sahibi girişimci bir iş kadını Nargiz Kerimova. Yakında RMA grup ortaklığında aynı restoranı İstanbul’da açacaklarını öğrendiğim Kerimova’nın uyguladığı nostaljik konsept gerçekten keşfetmeye değer.
Şehrin diğer noktalarında ise Asya restoranı Chinar ve peynir üzerine uzmanlaşmış Syrovarnya isimli restoranlar Bakü’nün “slow food” (yavaş yemek) trendini yansıtan mekanlar arasında.
Başkentin gece hayatına dair nokta atışı olarak önerebileceğim yer ise Orange isimli kulüp. Açık hava konseptli mekan Covid-19 şartlarına göre tekrar dizayn edilmiş. Ortadaki ufak havuzu ve daire şeklindeki mimarisiyle eğlenceli bir teras alanı ortaya çıkmış.
TARİH DOLU BAĞCILIK
Bakü’deyken doğaya karışmak için en güzel alternatiflerden biri de şehirden 2 saat uzaklıktaki üzüm bağlarını ziyaret etmek. Azerbaycan topraklarında üzüm yetiştiriciliğinin geçmişi çok daha önceye dayansa da modern bağcılık 1822 yılında Rusların bölgeye Almanya’dan ilk uzmanları getirmesiyle başlıyor.
Meysari Bağı ise bu kapsamda uğradığım ilk yer oldu. Bağın adı, Selçuklularda ordunun en güçlü sol kanadına verilen isimden geliyor. Geçmişte Selçuklu ordusundan askerler bu bölgeye yerleştiği için bağın olduğu köy de aynı ismi almış. Tüm üzümlerin elle toplandığı ve bu sayede yüzde yüz organik şarap üretimi yapılan tesisi ziyaret ettiğimde Fransa’dakilere benzer, üstün teknolojiyle donatılmış bir yerle karşılaştım.
Hem Azerbaycan hem de Fransız ve Gürcü üzümlerinin yetiştirildiği tesis, Toskana’yı anımsatan Akdeniz mimarisindeki binası ve tadım alanı ile tek kelimeyle masalsı bir ortam.
Alev Otel
Türkiye’den vize istemeyen Azerbaycan’a 3 saatlik bir yolculuk sonrası negatif PCR testi sunarak giriş yapabiliyorsunuz.
Ülke nüfusunun yarısı aşılanmış durumda. Sokaklarda maske takmak zorunlu olmamakla beraber tüm mekanlar ve oteller kurallar konusunda yine de hassas. Dünyanın en iyi aydınlatılmış şehirlerinden bir olan Bakü’nün caddelerinde özellikle Heydar Aliyev Center ve Filarmoniya Bağı’nın gece ışıklı görüntüsüne bayıldım.
Gece diğer dikkat çeken ve şehrin simgelerinden Alev Kuleleri’nin içindeki Fairmont Otel ise konaklama noktam oldu.
Mimarisiyle bir alevi andıran kuleler, eski şehir denilen bölgedeki yüzlerce yıllık binaların arkasında modern bir görüntü vererek geçmiş ve geleceği bütünlüyor.
Hazar Denizi manzarasıyla ilgi gören otel özellikle Formula 1 gibi uluslararası etkinlikler döneminde şehrin en popüler sosyalleşme ve konaklama alanı.
GÖL OTEL
Bağ gezilerim kapsamında ziyaret ettiğim bir diğer tesis ise yüzde yüz Azerbaycan üzümlerinden üretim yapan Azgranata isimli bağ oldu.
Tarihi meşe fıçılarda mahsullerini saklayan tesis, Sovyetler zamanında kalma şarapları da müzesinde sergiliyor. 500 hektarlık alanda organik üretim yapılan tesisin göz bebeği ise Azerbaycan’ın geleneksel ürünleri arasında yer olan nar şarabı.
Portekiz’de bağcılık üzerine eğitim almış Yusuf Lezgiyev ile tesisi dolaştığım zaman Azerbaycan’ın bu sektördeki büyüklüğünü ve ihracat gücünü çok daha net görebildim.
Bölgede konaklayabileceğiniz en iddialı tesis ise göl etrafına dizilmiş ahşap evlerden oluşan Sakit Göl Otel. Pastoral mimarideki İtalyan mimarların yaptığı tesis doğayla bütünleşmiş bir yapıda ve birçok bağa yakın mesafede.
Paylaş