Paylaş
Alain Ducasse geride kaldı
1937’de Antalya’da kurulan ve üç kuşaktır yerel Türk lezzetlerini sunan 7 Mehmet restoranının yeni nesil temsilcisi şef Mehmet Akdağ ile yeme-içme uzmanı, gastro gezgin Sinan Hamamsarılar’ın çıkardığı yemek kitabının İngilizce versiyonunun ilk yurtdışı lansmanına Londra’da katıldım.
Restoranla aynı ismi taşıyan kitap kısa zamanda öylesine bir başarı sağlamış ki, 2023 Gourmand World Cookbook Awards’te dünyadaki 28 bin kitap arasından en iyi restoran kitabı seçilmiş.
Hatta Sinan Hamamsarılar’ın yorumuyla sırf dünyaca ünlü şef Alain Ducasse’ın kitabına ayıp olmasın diye Fransız şef için ayrı bir kategori oluşturularak sıralama dışı bir onur ödülü sunulmuş.
Kısacası Antalya’mızın yerel mutfağını anlatan bu kitap birçok yabancı şefi ve mutfağı tam anlamıyla geride bırakmış.
Arda Sayıner - Sinan Hamamsarılar - Mehmet Akdağ
Hikâyeler merak konusu
Londra’da şef Kemal Demirasal’ın işlettiği, modern Türk ocak başı lezzetleri sunan The Counter’daki kitap lansmanına hem Türk hem de İngiliz gastronomi çevrelerinden önemli isimlerin katıldığını gözlemedim.
Türkçeden sonra İngilizcesi hazırlanan kitap, hem Mehmet Akdağ’ın 7 Mehmet lakaplı büyük dedesinin ilk restoranını nasıl kurduğunun hikâyesini hem de Antalya’ya özgü, aileye ait birçok özel tarifi barındırıyor.
Mehmet Akdağ’ın anlatımına göre ise okuyucular tariflerden çok kitaptaki hikâyeleri merak ediyormuş:
“Kitaptaki tarifler birçok restoran ve otel sahibinin dikkatini çekti. Çünkü kitapta gerçek hayatta var olan ve başarılı bir restoranın merak edilen tariflerine yer verdik. Resmen mutfağımızı dünyaya açtık. Bu sebeple kitaptaki birçok tarif referans olarak gösterilerek işletmelerin şeflerince benimsendi ve kendi tariflerini değiştirip geliştirmelerini sağladı. Ama esas merak edilen ise büyük dedemin gastronomi yolculuğu, o dönemin Türkiye’si ve lezzet hikâyeleri oldu.”
Kaliforniya’dan Antalya’ya
Berlin, Dubai, Tokyo ve New York’ta da lansmanlar yapmaya hazırlanan Mehmet ve Sinan, kitabın tanıtımını ticari bir iş olarak değil, Türk gastronomisini ve özellikle Antalya mutfağını dünyaya anlatmak adına bir misyon olarak kendilerine görev edinmiş.
Dünyada en fazla restoranın yer aldığı Londra, bu tanıtımların başlaması için kanımca doğru bir nokta olmuş.
Lansmanda sunulan birçok tarif arasında en iddialı bulduğum lezzet ise Pikan cevizli ve incir reçelli pilav oldu.
Pikan cevizinin kökeni aslen Kaliforniya’ya dayanıyor. Sinan Hamamsarılar’ın anlattığına göre; 1950’lerde Antalya Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Genel Müdürlüğü, Amerikalıların meşhur Pican cevizini Kaliforniya’dan getirip Antalya’da yetiştirmeye başlamış.
Dolayısıyla aynı avokado gibi yıllar önce Antalya’da üretimine başlanan Amerikalıların meşhur Pikan cevizi artık Antalya’nın yerel ürünleri arasında sayılıyormuş.
Gecede sunulan pilava bu cevizin karamelize hali, yaş incir reçeli ve Gee denilen tereyağı özü eklenince ortaya muhteşem bir lezzet çıktı. Eminim ki hem yabancı yemek tutkunlarının, hem global şeflerin hem de her milletten gurmenin bu kitaptan ve Türk mutfağından daha öğreneceği çok şey var.
Paylaş