Sen kimlerdensin?

Rahmetli babaannem sorardı bu soruyu yeni karşılaştığı birine. Sorunun muhatabı genelde genç olurdu. Köy yerinde herkesi tanırdı ya! Tanıyamadığını ‘kimlerden olduğunu öğrenerek’, ailesinden çıkarmaya çalışırdı. Yargılama, değerlendirme, bir yere koyma içermezdi.

Haberin Devamı

Şimdi ‘birilerinden olmak’ başka bir şey tabi.

Koskoca şehirde;

- Necla’nın torunuyum amca,

- Kuşçu Cezmi’nin damadıyım teyze,

- Gıdık Hüseyin’in kayınbiraderiyim, belki oradan tanırsınız,

- Garga Melahat’i bilir misiniz? kapı komşumuzdu, diyerek kendinizi tanıtamazsınız elbet.

*

Kendini tanıtmak başka, bu tanışıklıktan faydalanmak başka tabi.

Babaannelerin masum sorusu değil artık ‘kimlerdensin?’

Bir sınıfa, bir cemaate, bir gruba, bir akıma dahil olma ihtiyacı günümüzün trendi. Bir kısmımızın yani.

*

Meşhur psikolog Maslow’un ihtiyaçlar piramidi teorisini duymuşsunuzdur.

Teori diyor ki, piramidin tabanında, önce bir insanın fizyolojik ihtiyaçları geliyor; su içme, yemek yeme, uyku, diğer fiziki işler gibi.

Sonra güvenlik gereksinimleri var sırada; şahsen güvende hissetme, işini kaybetmeme, aile güvenliği, sağlığın güvence altında olması falan...

Haberin Devamı

Alttaki ihtiyaçlarını gören insan, bahsettiğim ait olma, sevgi, sevecenlik eksikliğini hissediyor.

Buraya kadar her ihtiyacını karşılayanlar, saygınlık gereksinimi duyuyor ardından Maslow’a göre. Rahatlıkla yiyen içen; işinde gücünde, ailesini, sağlığını güvene alan insan, hayatta başarı ve diğerlerinin saygısını bekliyor bu teoriye göre.

*

Artık en sonunda da, kendini gerçekleştirmeye gereksinimi duyuyor. Yani bir insan tüm ihtiyaçlarını gördükten sonra; erdem, yaratıcılık ve doğallık arıyor hayatında.

*

Bir memleket düşünün, Maslow’un ihtiyaçlar piramidini alt üst etsin!

*

Düşünün, piramidin orta yerinden bir parça alıp, bütün piramidin sahibi olabiliyorsun!

Aidiyet meselesini çözdün müydü, piramidin tepesine oturuveriyorsun!

Grupların cismi, cemaatlerin cinsi, tarikatların ismi, yolundan gittiğin yüce şahsiyetin adı değişiyor ama sistem değişmiyor. İş öyle bir hal alıyor ki, Maslow mezarında fırıl fırıl dönüyor!

*

Bir gruba dahil oluveriyorsun, o insanlar sana iş veriyor, yükseliyorsun. Birden hayal bile etmediğin iyi yerlere geliyor, tüm ihtiyaçlarını karşılıyorsun. Hatta torununun torununa yetecek kadar para topluyorsun. Niye mi topluyorsun dedim? Kazanır gibi değil, ağaçtan toplar gibi topluyorsun da ondan...

*

Haberin Devamı

Saygınlık da ediniyorsun dolayısı ile, günümüzde maalesef paraya dayanıyor büyük ölçüde çünkü.

İyi yerde oturuyor, iyi yaşıyor, sağlığına dikkat ediyor, alkolden, sigaradan kaçınıyorsun. Belki bir nargile alışkanlığın var, ‘o kadar da olur artık!’ diyorsun.

*

Bir zaman sonra, senin olduğun yerde, senden başka kimse iş alamıyor. Hatta, sen kime iş verilmesini istersen ona veriliyor. İş alamayanlar ihtiyaçlar piramidinde tabana; yemek yeme, su içme, barınma ihtiyaçlarını karşılama derdine düşüyor. Zeminde sürünüyor yani bildiğin.

*

Üstü örtülü konuşup, grup adı yazmadığımı düşünmeyin lütfen.

Bu dahil olunan grubun adını hemen açıklayayım: Para!

*

Adı değişiyor zaman zaman. Farklı isimler duyuyor olabilirsiniz. Başındaki lider de farklı olabilir. Ama grubun adı değişmiyor! Para. Sadece, para.

*

Haberin Devamı

O cemaatin, o grubun, o sistemin başındaki parayı bir kessin; yanında kimse kalmıyor ya? İşte tam da onun için grubun adı hiç değişmiyor.

Ülkesi değişiyor, lideri değişiyor, cinsi, cismi, üyesi, şekli, müridi değişiyor. Adı değişmiyor...

*

Ama hangi gruba dahilsen, ne kadar geniş bir çevreye hakimsen, ne yaparsan yap; bir tek piramidin üst kısmına hakim olamıyorsun!

İstediğin kadar para kazan, istediğin gruba, cemaate, tarikata katıl; piramidin en üstüne yakışmıyorsun. Kendini gerçekleştirme ihtiyacını doyuramıyorsun. Erdemden uzak, yaratıcılıktan yoksun kalıyorsun. Bunların ihtiyacını duyuyor, satın almaya çalışıyor, başaramıyorsun.

Parayı bastırıp sanat eseri alıyor, ama içindeki boşluğu dolduramıyorsun.

Haberin Devamı

Çünkü sanattan anlamıyorsun. Anlamadığını küçümsüyorsun.

Yaratıcılıktan yoksunsun ve yaratıcı olanı algılayamıyorsun.

Ne yazık ki, daha iyisini bilmiyorsun.

Picasso’ya bakıp, ‘Ne var? Ben de yaparım bunu?’ diyebiliyorsun.

Tiyatroyu sahte, baleyi abartılı, operayı gürültülü buluyorsun. Resimle dalga geçiyor, heykeli reddediyor, müziği tekdüze dinliyor, her türlü sanatçıyı küçük görüyorsun.

*

Piramidin ortasından daldığından; hazmetmeden, sindirmeden, ihtiyaçları sırasıyla yaşamadan geldiğinden, geldiğin noktaya aslında her gün kendin de şaşırıyorsun.

Şaşırdıkça da, bu noktayı kaybetmek istemiyorsun.

*

Sahi, sen kimlerdensin?

*

Bir duyuru: 22 Haziran Perşembe günü saat 21:00’de BKM Mutfak’ta tek kişilik oyunum #KralMuhabbet var. Gelmek, gülmek, kafayı sıfırlamak isteyenleri beklerim!

*

Haberin Devamı

Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam

Yazarın Tüm Yazıları