Paylaş
Fakat gün geçmiyor ki bir Metin Hara - Adriana Lima vakası gelişmesin; bir imparator, Alaçatı'da kebapçı basmasın! El mecbur, değinmek zorunda kalıyoruz. Ne yapıyorsam sizler için!
*
Metin Hara demişken; aşkı, sevdayı, neşeyi, laleyi, bülbülü ve hatta Metin Hara’yı savunduğum geçen haftaki yazımı yolladıktan bir gün sonra, Ayşe Arman’ın Metin kardeşimizle yaptığı röportajı okudum.
*
Tüm yazımı geri almak istesem de; sözlerimi geri alamam, yazdığımı baştan yazamam artık.
Birlikte olduğu insana 'kadın' diye hitap eden, yaşanılanı üst bir konuma yerleştirmek için, ‘Sözünü ettiğimiz kadın, dünyanın en ünlü, en çok para kazanan modeli. Karşımızdaki kadın, ünlü olmak için kendini parçalayan, reklama ihtiyacı olan bir Instagram fenomeni mi?' şeklinde cümleler kuran birinin aşk anlayışını, maalesef kendiminkine benzetmişim meğer...
*
‘Ben bütün dünyaya açılacağım. Bu kitap da satacak, o şiirler de okunacak, o vakıflar da kurulacak. Bu çocuklar kurtarılacak, hapishanelere gireceğim, hastanelere gireceğim. Ama tabii ki kıskançlar da arkamdan konuşacak, sodalarını içecek, bu PR diyecek, Metin Illuminati diyecek, Rockefeller arkasında diyecek, ama ben yine bildiğimi okuyacağım’ şeklinde biraz iddialı konuşarak ufkunun Adriana Lima’yla sınırlı olmadığını da anlamış olduk.
Hayal dünyamı genişleten bu beyanat yüzünden, kendisine 27 yaşındaki bekar Ariana Rockefeller’ı, New York valisinin kızı Georgina Bloomberg’i, Monaco Prensesi Charlotte Casiraghi’yi, Formula 1’in sahibi Bernie Ecclestone’un kızı Tamara’yı, olmazsa küçük kardeşi Petra Ecclestone’u tavsiye ediyorum.
Parayı bulmak başka, Illuminati kafası başka. Eğer Illuminati gerçekten varsa, yolu anca bu ailelerden geçer diye düşünüyorum.
*
Sevgili Metin, lütfen dünyayı yönettiği rivayet edilen Rothschild ailesini de boş geçme, orada da kesin sana ekmek çıkar!
*
Geçen hafta sonu kameralara yakalandığında, pişmiş kelle gibi sırıtarak, memnuniyetini arabaya kadar tutamayan tecrübesizliği; sadece iyi bir aşık olmadığını değil, içsel gelişimini de tamamlayamadığını gösterdi bana. Bu tabi şahsi görüşüm. O kadar memnundu ki, sakin ve heykel gibi bir suratla arabaya yürüyen Adriana Lima yanında çok sakil duruyordu.
Aşk hayatını, ‘Google'layın bakın!’ dediği eski sevgilileri bilir ama hayatını ruh geliştirme hocası olarak kazanan birinden daha nezih hareketler beklerdik. Çiroz, kemikleri sayılan vücut geliştirme salonu sahibi olur mu? Olmaz!
*
Gelelim İmparatorlara!
Bu memleketin imparator anlayışı değişik...
İmparatorun tek bir özelliğine bakılıyor, geri kalan her şey tolere ediliyor. Misal, imparator titri sahibi İbrahim Tatlıses, müthiş bir şekilde 'Tutun kollarımdan, düşerim şimdi!' diye şakıdıkça; zamanında, herhangi bir sonuçla karşılaşmadan, istediği kadar kadın dövebiliyordu(!)
*
Sanırım imparator Fatih Hoca da, istediği kadar kebapçı dövebileceğini düşünmüştür.
Gerçeklere hakim değiliz, mahkemesini kurmayalım. Mutlaka hocayı çok sinirlendirecek bir şeyler olmuştur diyelim sadece.
*
Her ne olduysa, Türkiye Milli Takım Teknik Direktörü'nün anlık bir sinirle bile (nasıl bir sinirse, Bodrum'dan Çeşme'ye gidene kadar bir nebze azalmamış!) her hangi bir yeri basması, imparatorların bile bu ülkenin adaletine zerre kadar güvenmediğini, adaleti kendi elleriyle sağlamaya çalıştığını gösterir. Bir de, bu memlekette güçlüysen, keyfi davranabileceğini...
*
On yıllık maaşı bir aylık imparator maaşına denk gelmeyen, adına stadyum olmayan, Allah bilir telefonundaki hızlı aramada memleketin ilk on ismi olmayan sıradan vatandaş; haksızlığa uğradığını düşündüğünde ne yapsın?
Bizler ne yapalım?
Haksızlığa uğradığımızda; iki, üç arkadaş toplaşıp, birilerini dövmeye mi gidelim?
*
Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam
Paylaş