Çiçek gibi tavsiyeler

Mart’ın da yarısını devirdik. Bahar gelsin, içimiz çiçekler açsın diyoruz ama kış bir türlü gitmek istemiyor. Yılın büyük bir bölümünü böyle kapalı ve ıslak geçiren şehirler var. Mesela Londra. Nasıl yapıyorlar, nasıl canlı hissediyorlar, bilemiyorum.

Haberin Devamı

Böyle havalar bende durma etkisi yaratıyor. Kapalı mekan çekiyor canım. Kitap, belgesel, film olsun her yanım. Dizi seyredeyim hep. Hiç kıpırdamayayım.

Bir belgesel: Sürdürülebilir - Sustainable

Yani tarımla ilgili de mi belgesel seyrediyorsun demeyin. Bu sürdürülebilirlik konusu çok önemli bir konu. Zirai Donatım Kurumu süne zararlısı belgeseli gibi bir şey değil. Öğrendikçe çok daha fazla karşı olduğum paketli gıdaların üretiminin dünya genelinde çiftçiliği, tek tip üretimi, zararlı kimyasal kullanımını ve tüm bunların sonucunda toprağın yapısının nasıl bozulduğunu anlatıyor.

Organik tarım denilen ve hepimize ‘kısıtlı, küçük ölçekli ve dünyayı doyurmaya yetmeyecek’ şeklinde kötü reklamı yapılan üretim biçiminin uzun vadede tüm dünyaya yetecek kadar besin üretebileceğini örnekliyor. Bu saptırmaları yapanların kar peşinde koşan ve doğayı sömüren, çiftçileri baskı altında tutan global üreticiler olduğunu anlatıyor.

Haberin Devamı

Çok ilgimi çekti. Sizin de çekebilir diye düşünüyorum.

Bir film: Tatlım Tatlım

Aslında gitmeden bir filmi asla yazmıyorum. Ama bu filmin özel bir durumu var. Çünkü Yılmaz Erdoğan’ın ve sevgili Demet Akbağ’ın oynadıkları dünya güzeli oyun ‘Haybeden Gerçek Üstü Aşk’ın sinema versiyonu. Bu oyunu canlı da izledim, DVD’den de defalarca seyrettim. Çok güzel, herkese hitap eden, herkesin kendinden bir şeyler bulduğu, herkesi yakalayan ve güldüren bir oyundu.

Öğrendiğim kadarıyla Yılmaz hoca repliklerle de çok oynamamış. Oyuncu seçimi de muazzam. O zaman ben bu filmi çoktan izledim, vakti kaçırmadan yazayım dedim!

Yılmaz Erdoğan, sahnede Demet Akbağ ile yaptıklarını filmde dört ilişki üzerinde anlatmış. Müthiş bir sonuç çıktığına eminim. Çünkü çiftler bir acayip!

Aylin Kontente – Bülent Parlak

Bu çiftte favorim Aylin Kontente. Yanlış anlaşılma olmasın, ikisi de çok iyi oyuncular. Ama ben bir Aylin Kontente fanıyım. Çok komik, çok fırlama buluyorum. Müthiş bir kadın, müthiş bir oyuncu. Daha çok izlemek istiyorum, tiplemelerine bayılıyorum.

Şebnem Bozoklu – Çağlar Çorumlu

Bu çiftte Çağlar Çorumlu favorim. Takım tutar gibi oluyor, niye çiftlerden birini seçmeye karar verdiysem artık. Çağlar Çorumlu her oyununda beni güldürmeyi başaran oyunculardan. Süper bir karakter. Tiplemeler üzerine yapışmıyor, halbuki çok dominant ve abartılı tiplemeler oynuyor. Özellikle bu özelliğini çok başarılı buluyorum.

Haberin Devamı

Gupse Özay – Fatih Artman

Burada kimse kusura bakmasın, ayrımcılık var, Gupse’yi tek geçerim. Sadece tanışık olup kendisini çok sevdiğimden değil. Memleketin yetiştirdiği en yetenekli insanlardan biri olmasından dolayı. Yazıp oynayan bir sinemacı olduğu için. Yazıp, oynayıp, yöneten bir sinemacı olacağı için. Son derece yüksek enerjisini yaptığı her işe yansıttığı için. Dedikodu ve kötü enerji çuvalı ortamlardan hiç etkilenmeden işine, ilişkisine, hayatına baktığı için. Her şeye rağmen çok alçak gönüllü olduğu için.

Büşra Pekin – Serkan Keskin

Büşra Pekin’i de beğeniyorum tabi. Ama Serkan Keskin bu çiftteki favori oyuncum. Tipini, oyunculuğunu, tarzını seviyorum. Tek başına bir filmi sürükleyebilen bir oyuncu. Onun olması bile yeter bu filme gitmek için.

Haberin Devamı

‘Filmde Alper Kul da olsaymış ya’ dedirtti bana fragman. Ama orasını Yılmaz Erdoğan bilir, benimkisi his. Çok iyi kadro, çok iyi senaryo, çok iyi film. Haydi gidip izleyelim!

Bir kitap: Zamanın Kısa Tarihi – Stephen Hawking

Sadece yaşayan en önemli fizikçi olmasıyla değil, yakalandığı hastalık nedeniyle tekerlekli sandalyede verdiği yaşam mücadelesiyle de çok fazla övgüyü hakkeden, Einstein’dan bu yana dünyaya gelmiş en büyük beyin Stephen Hawking. Uzay ve zamanla ilgili kitabı Zamanın Kısa Tarihi ilk kez 1988’de yayınlanmıştı. Benim o zamanki deli kafam da bu kitabı okumaya müsait değildi. Hawking kendisine şöhreti getiren o kitabı almış, yeni bulgularla desteklemiş, ek bölümler koymuş. Madem ben de artık sakinledim, bunu okuyayım dedim.

Haberin Devamı

Bir defa korkulacak bir dili yok. Zaman, uzay, kara delikler hakkında yazan deha bir fizikçiden korkuyor önce insan. Anlayabilecek miyim diye. Beklediğimin tam tersine, anlaşılır ve hatta esprili bir dili varmış. Bayıldım.

Herkesin okuması gerekir diyeceğim bir kitap değil tabi. Ama uzaya ve bilime ilgi duyan herkesin bu güncellenmiş kitabı okuması şart. İlk baskısı 9 milyon kişi tarafından okunmuş. Bakalım bu ne olacak?

Bizim çocuklar artık uzay ve kara delikler falan sormaya başladılar. Seyrettikleri çizgi filmlerden öğrendikleriyle, benden bile daha fazla biliyor olabilirler. Şimdi skoru eşitlerim her halde!

*

Not: Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam

Haberin Devamı

Yazarın Tüm Yazıları