Yeryüzü

BİR varmış bir yokmuş. Çok uzak diyarlarda bir maç varmış. Güzellerle, Horozlar arasında.

Haberin Devamı

Güzellerin en büyük kozu kalecisiymiş. Horozlar’ınki ise onbirinci adamları. Maç Güzeller’in evindeymiş. Ama bir de büyük özelliği varmış maçın. Kazanan Yeryüzü’nün hakimi olacakmış.
Bazıları karıştırmaya çalışmış maçı. Match-fixed falan, bildiğiniz.
Bazıları ayartmaya çalışmış oyunculardan birini sezon devam ederken.
Bazıları kuvvet dengeleriyle oynamaya koyulmuş.
Ve çok önemli bir eksiği varmış maçın. Golü, hakemi, oyuncuları, dijital kaleleri, seyircileri, sponsorları, tavukları, civcivleri, boğaları, çimleri, bol bol yemleri olduğu halde topları yokmuş.
Oturup düşünmüşler, golü nasıl atarız birbirimize diye. Seyircilerin arasından 99 talihli seçmişler. Çünkü kendi kazaklarının üstünde birden, 99’a rakamlar varmış, annelerinin ördüğü.
Demişler ki, biz hazırız. Ama kaleye gol atmak için bir araç bulun bize.
Yani futbol varmış o yıllar. Ama topu yokmuş. Tam o sırada, 99 talihlinin annesinden biri elindeki yumağı yere düşürmüş. Masal o ya.
Yün yumak yuvarlana yuvarlana dijital kaleye girivermiş. Elektronik göz, “gol” işareti vermiş. Tahta skorbordda bir çubuk koyulmuş, Horozlar’ın hanesine. O gün, bugün oynarlarmış aralarında. Çok uzak diyarlarda.

DONBASS ARENA

Haberin Devamı

Güzel bir stat Donbass Arena. Geceleri ışıl ışıl. Nehre yakın. Sanırım Enka yapmış. Bütün Donetskli’lerin dillerinde. Yapanların ellerine sağlık. Özellikle taş taşıyanların, vinç tutanların, mimarların, mühendislerin ve onlara bu olanakları sağlayanların. O şimşekler, yıldırımlar bile güzel o statta. Yağmurun suyunu donuna kadar hissetmek. Kururken yazmak. Yazar’ken ıslan’mak.
Lviv güzeldi. Kharkiv de. Kiev’e sıra gelmedi. Trenlerde oynadığım oyunlara, eski püskü otobüslerde devam ediyorum. Aşıklar kızıyor bana. Oyunu kaybettikleri için. Döndüğümde merak eden varsa sizlerle de oynarım oyunumu. Küçük bir ipucu. Bir Sports Galaxy bulun kendinize. Bu ay çıkan dergimiz. Murat Abi sayesinde özel bir sayfa başladı yaşamımda. Ondaki Sports Puzzle’ı çözüp bize gönderin. Aral’dan 3 güzel oyun kazanın.

TURNUVA

GÜZEL bir turnuva var Ukrayna’da. Statlar güzel, yemekler güzel, tabiat güzel. Bir tek kızlarda biraz şüphem var. O yüzden Hande’ye bir hediye aldım. Hediyemi verip, soracağım ona, tüm tarihin en önemli sorusunu.
“Sen mi daha çirkinsin yoksa Ukraynalı güzeller mi” diye.
Ara sıra maçlara gidiyorum. Malum ben gittiğim maçları yazarım mümkün olduğunca. Televizyon başında seyredecek kadar enerjik değilimdir. İşimi fazla önemsemem. Emir doğmuş, onu görememişim, dert etmem. Ben biraz tembelimdir. Elimde iphone, çantamda ipad dolaşırım dünyayı. Hürriyet için. Ama sadece Aydın Bey’e değil. Herkese daha fazla Hürriyet için. Kaleci önemli. Sona bırakayım. Mesut ilk sırada onbirimde. Nasri, Pepe, Lescott, Shevchenko, Dzagoev, Iniesta, Gomez, Elmander. Son isim sizi şaşırttı değil mi. Beni de şaşırttı. Kendisi de kendi oyununa şaşırdığı için listemde.
Ve kalecim. Tanımazsınız. Ünlü değil. Ben de bir kez gördüm hayatımda. Ama unutulmaz şutlar çıkardı. Takımı kaybetti, o direndi tek başına. Ukrayna’nın yeni hızlı treni Skoda’da tanıştığım İngiliz Richard. Kalemdeki isim. Ama benim kalem dijital değil, demirden.

Haberin Devamı

iLKER BAŞBUĞ’A

STAT dolaşıyorum ülkemden uzaklarda. Özlüyorum taşını, toprağını. Evimi, oğlumu, karımı. Bayrağımı. Keşke biz de olsaydık diyorum bu turnuvayı izlerken. Keşke. Abdullah Avcı’yla kazanabilirdik çünkü
kazanamadığımız zaferi.
Bir yandan kafam karışık. Çünkü ülkemi daha huzurlu bir halde hayal ediyorum. Barış içinde. Herkesin topraklarına kavuştuğu. Doğduğu, büyüdüğü yerleri görebildiği.
Çünkü uzaktayım topraklarımdan. Artık daha iyi anlayabiliyorum uzakta olmayı. Özlemeyi, sevmeyi, beklenmeyi. Beklemeyi. Ülkem adına. Sizinle hiç tanışmadık. Hiç konuşmadık. Maça girerken, çıkarken de görmedim sizi. Hangi sporu yaptığınızı, kaç saat uyuyabildiğinizi de bilmem. Bildiğim bir şey var ama. Üzülüyorsunuz. Kendiniz için olduğu kadar ülkenin dışında, ülkesini göremeyenler için. Keşke tanışabilsek. Göz göze gelebilsek. Oturup birkaç kelime konuşabilsek. Sadece futboldan. Kısa bir çay molasında. Belki sizi çok seven ortak bir destekçinizle.

DÜNYA

Haberin Devamı

ÇOk yağmur yağıyor dışarıda. Ben içerideyim. Çok ıslandım. Teoman’ın şarkısı geldi aklıma. İçeri saklanmak zorunda kaldım. Soru-cevap oyunumu basın merkezindeki mavi-meleklerle oynadım bu kez. Son sorumdan sonra alkışladılar beni. İkincisini televizyonda soracağım sizlere. İlki bende kalsın. Ne olur, ne olmaz.
Golü atan misafir takım. İkincisini de. Maçın skorunu biliyorsunuz zaten. Gollerini atanları da. Kimin neden kazanıp kaybettiğini ise benden okursunuz. Belki yarın, belki yarından da yakın.
Media-center’daki sevimli kızlara sorduğum üçüncü soru: “Bu büyük salondaki en güzel kız kim?” dedim. Çünkü elimde kırmızı bir gül vardı.
Ona verecektim. Hemen önümdeki tombul kız arkasına baktı. On-onbeş güzelden birini aradı belli ki. Ben gülü ona verdim. Ve dedim ki, “Çünkü sen hiç konuşmadın. Ama güzel kalbinle konuşuyorsun.”
O anda ne göreyim ki, elimde bir top var. O an aklıma geldi, top bendeymiş meğer ve maç bu yüzden yarıda kalmıştı gökgürültüsü yüzünden. Birileri ağlıyor ve ağlatıyordu yine, topumuz nerede diye. Coca-Cola’ya teşekkür ederim. Kharkiv’deki maçı izlememi sağladılar. Üzerimde, “Football Tactics!” yazılı harika bir Adidas tişörtü var. Tavsiye ederim, alın. Efes Pilsen’e de teşekkürler. Yurt dışında önemli bir konuda destek oldular bana. Ve Cihan Haber Ajansı’ndan Halil İbrahim Abi’ye. Hem kendisinden hem ekibinden. Allah bir kez daha razı olsun. Umarım bir yurt dışı ziyaretinde birlikte oluruz.

ROONEY’YE

Haberin Devamı

HALA basın merkezindeyim. Bu maç bitecek, sanırım diğeri başlayacak. Kazanan kim olur bilemem. Ama sevdiğim bir adam İngiltere’yi desteklememi istedi. Gönlüm onlar’dan yana. İlk iki maç oynamayan Rooney hayranlarına da bir mesajım var, bu benim oyunum. Çok uzun zamanlar önce kızıp gittim o diyarlardan. Saydığım birine karşı yapılan hizmetin güzelliğinden. Belki geri dönerim bir gün. Öfkemi dindirebilirsem.

AZiZ YILDIRIM’A

SİZİNLE tanıştık. Çok konuştuk. Maça girerken de çıkarken de gördüm sizi. Başka yerlerde de. Oturup çay içmişliğimiz var mı bilmiyorum birlikte. Ama ofisinize çok geldim. O günlerin hatırına. Bir küçük uyarı. Umarım Emre’yi bırakma kararı aldığınız için üzülmezsiniz.
Bu arada Kuyt için de tebrik ederim. Sağlam bir adam aldınız. Saha içinde de saha dışında da. Bazen rakibin “dijital kalesi” olur. Sağlam silahları. Ama size tek bir Portakal yetebilir. Golü atmak için.
3 Temmuz’dan beri yazılarımla destekledim sizi. Çünkü suç işlemiş olabilirsiniz diye. Her Şeytan’ın bir Avukat’a ihtiyacı vardır, çünkü. Ve her Avukat’ın savunacağı bir Şeytan’a. Bizi ortak kılan renk sevgisi. Belki de ülke sevgisi. Belki de toprağın kokusu. Adalet tecelli eder, hak yerini bulur. Biz işimize bakalım.

FATiH HOCA’YA

Haberin Devamı

HOCAM. Giderken bir konuda sözleşmiştik. O güzel konuşma için teşekkür ederim. Duydum ki yeni sezonda Amrabat’ı çok istiyormuşsunuz. Çok çok iyi oyuncu. Alırsanız büyük iş yaparsınız. Şampiyonlar Ligi için de büyük yatırım olur. Gönlü de sizde. O yüzden sakın almayın. Alacaksanız Stoch gibisini alın. Ya da Stoch’u alın. Tabii Ünal Bey’in bütçesi yeterse. Bütün hayatım boyunca yanınızdayım. Bu arada bizim Bülent söyledi. Mustafa Denizli geri dönebilirmiş eski takımına. Ne güzel olur. Kurtlar Sofrası’na bir “adam” daha eklenir. Unutmadan iki dosta selam buralardan. Biri yazar. Diğeri de yazmaya başladı. Memed Güler eski dostum. Aramaz sormaz. Ama hep kalbimde. Diğeri Hazar. İlk yazısı güzeldi. İkincisine ne yazacak merak ediyorum. Galatasaray’ı ondan iyi analiz edecek yok derim.

Yazarın Tüm Yazıları