Paylaş
Maçlarda, televizyon konuşmalarında, basın toplantılarında.. Sakin, kendinden emin.. Her şeyin kötü gittiği anlarda, “Biz bu sezon şampiyon olacağız” diyordu.. Süper Kupa’yı kaybettikten, Arsenal’e elendikten, PSV’ye karşı çok kötü oynadıktan ve Konyaspor’a yenildikten sonra da söylemini değiştirmedi..
Peşpeşe galibiyetler geldi.. İyi oynamaya, bol gol atmaya, çok pozisyona girmeye başladı Fenerbahçe.. Eleştirdiğim yönleri de var Yanal’ın.. Ama bir özelliği var ki çok beğeniyorum.. Aklın peşinde Ersun Hoca.. Zekası yüksek sporculara hayran.. Basketbol maçlarında görüyorum onu.. Euroleague’de Fenerbahçe Ülker’i izliyor.. Bench’in hemen arkasında oturuyor..
Uzun uzun inceledim Ersun Yanal’ı Perşembe gecesi.. Zeljko Obradoviç’e o kadar takılmıyor.. Belli ki çok takdir ediyor.. Ama onun hedefindeki isim “ObraKadabra” değil.. O; başka bir beyni izlemeye bayılıyor.. Ne “Süperman” Bojan, ne “Tam donanımlı” Bjelica, ne de “Ufaklık” Emir onu büyüleyen..
“Obra’nın çırağının”, Bo’nun peşinde gözleri.. 1.82 boyundaki oyun kurucunun o inanılmaz hareketlerini alkışlıyor en çok.. Bo’nun o boyuyla, devler arasından topu çekişinin ardından, dudaklarını bükerek, gözlerini hayretle açarak, yanındakilere bir şeyler anlatıyor Yanal..
Savunmayı delen drive’ları, sadece çok emin olduğu zaman kullandığı üçlükleri, top çalışları, çabukluğu ve yardımlaşma içgüdüsü Ersun Yanal’ı bir Bo McCalebb hayranı yapmış durumda..
Tofaş maçında yoktu Bo.. İlk yenilgisini aldı Fenerbahçe.. Nanterre karşısında ilk periyodun büyük bölümünde oynamadı.. Fransız takımı direndi 19-19’a kadar.. Bo’yla 11-0’lık seri geldi..
Ersun Hoca bir “Bo” bulmanın hayalini kuruyor gelecek sezon için.. Emre belki de en yakın isim Bo’ya.. Ama Lazio’ya attığı iki unutulmaz golden sonra Emre ileri gitmeye korkuyor.. Risk almıyor.. Öne çıktığı anlarda neler yaptığını hepimiz bilsek de o riske girmeden basit oynuyor.. Belki Yanal, Emre’yi öyle kullanıyor.. Ama biliyorum ki, Emre daha ileri gitse, hücuma daha fazla katılsa Kadıköy’ün Bo’su olur.. Üç hafta da bir sakatlanmamak şartıyla tabii..
Yanal’ın Bo’su, Alper de olabilir.. Müthiş bir yetenek.. Alper’den çok umutluyum.. Salih de öyle.. Ama Salih’in bir özelliği var.. İyi çalışmıyor.. Sahada kendini belli ediyor.. Hidayet’in, Ömer Aşık’ın fiziksel gelişimi ortada.. Çöp gibiydiler, kalıplı sporcu oldular.. Salih bu gelişimi göstermiyor..
Yanal transfer sezonunda Bo gibi bir “sihirbaz” bulursa Fenerbahçe, “Veselinoviç’in Fenerbahçesi’yle” yarışır..
Efsaneler..
Doğan Koloğlu Ağabey’imizi uğurladık dün.. Tekrar başımız sağolsun.. Biz gençlere düşen bu ülkenin her alanında alınteri akıtmış, bilgisiyle, kültürüyle, emeğiyle unutulmaz işler yapmış büyüklerimizi aramak, sormak, ellerini öpmek, helallik almak olmalı.. Onların hayattan en büyük beklentisi aranıp, sorulmak artık..
Paylaş