PEYGAMBERİMİZ Hz.Muhammed sahabeleriyle yaptığı bir sohbette, “Her insanın içinde şeytan gizlidir” demiş..
İçlerinden birisi, “Ey Muhammed senin de şeytanın var mı?” diye sormuş.. “Evet var” demiş, Hz.Muhammed ve eklemiş: “Ben şeytanımı eğittim..” 3 Temmuz’dan beri toplumumuz şaşkın.. Ne Ergenekon, ne Balyoz ne seçim ne de kaset skandalları aynı etkiyi yapmıştı.. Varsa yoksa şike artık.. Karar açıklanacak, şeytanlar belli olacak, meydan meleklere kalacak.. Gökdeniz’in olayında, Galatasaray-Trabzonspor, A.Sebat-Kayseri maçlarını kişiselleştiren ve takımların kılına dokunmayan sistem belki de en büyük gözdağının rengini açıklayacak.. Olabilir.. Kanunun karşılığında ceza varsa, ceza çekilir.. Ama olayın boyutlarını yansıtırken Sakarya’daki dünkü sesleri duydunuz mu? Batman’a, Şırnak’a, Tatvan’a, Muş’a, Tunceli’ye futbol okulu açan kulübün farkında mısınız? “Gelmeyin, saldırırız” tehditlerine karşın iki yıldır Belçika’ya giden takımı bilir misiniz? Yıllar sonra Galatasaray’la Almanya’da dostluk maçı yapmanın anlamının farkında mısınız?
Yıldırım’ı affetmem ama
Bilen bilir, Aziz Yıldırım’la aram yoktur.. Kendisini asla ve asla affetmem bana söylediklerinden dolayı.. Masumsa çektiklerinden dolayı üzülürüm.. Suçluysa cezasını çeker zaten.. Ama bu ülkenin şeytanlarıyla savaşmak adına gösterdiği gayreti de görmezden gelmem hiçbir zaman.. O şeytanlar kendilerini bilir.. Her sabah bir ananın yüreğini yakar, her sabah bir eşin kabusu olur.. Bu ülkenin her yöresine gittim. Güneydoğu’daki yatırımları, yolları, alışveriş merkezlerini, havalanlarını gördüm.. Devletin varlığını, hükümetin çabalarını hissettim.. Ama birlik içinde olmamaz gereken günlerde kendi kalemize gol atmanın şaşkınlığı içindeyim hala..
Başbakan Erdoğan’ın damadı aynı zamanda Sabah Grubu’nun CEO’su.. Hem televizyonda hem de gazetelerde FIFA’nın demeçleri manşetlerde, ana haberlerdeydi.. Tarafsız gazetecilik adına biraz FIFA’nın kendisine soru yöneltirdim ben olsam.. “Kardeş şu 2006 Dünya Kupası’ndaki Brezilya-Gana maçı bir anlatsana? 2010 Dünya Kupası’nı G.Afrika’ya verirken banka hesaplarınızdaki ani değişimleri açıklayabildiniz mi acaba” derdim..
Bu kadar yakın olsan
Teknik takip yapardım kendi yöntemlerimle Sabah’ın CEO’su olsam.. Berlusconi’ye bu kadar yakın olsam.. “Sizin takımın adı 2004-06 yılları arasında şikeye karıştı. 30 puanınız silindi. Ama üç yılda iki Şampiyonlar Ligi finali oynayıp birini kazandınız.. Bu nasıl iş?” derdim ve eklerdim.. “Adınızın böyle işlere karıştığı dönemde İstanbul’da bir final oynadınız. 3-0 öndeyken 11 dakikada 3 gol yediniz.. O maçta dönen canlı bahis miktarının farkında mısınız? Daha sonra göğüs reklamı olarak bir bahis şirketiyle anlaşmanız ne kadar ilginç tesadüf” derdim.. 29 yıldır kupa kazanamayan, 5 yıl sonra şampiyon olan, Avrupa’da çeyrek final oynarken ligde ikinciliğe takılan Fenerbahçe bu ülkenin şeytanıysa, melekler ceza gününü bekliyorsa, bir şeyi hiç unutmasınlar.. Bu dünyada ne mutlak iyilik vardır ne de mutlak kötülük.. Ama bazı adamlar vardır.. Dimdik dururlar.. Babalarını kaybederler, eşlerini, yeni doğmuş çocuklarını göremezler aylarca.. Bazen bir Galatasaray maçında, bazen de bir Sevilla gecesinde gözlerinden damlayan yaşı saklarlar herkesten.. Ve bir gün bir hain pusuda kollarını, bacaklarını kaybederler.. “Oğlum bir isteğin var mı?” diye sorar Başbakanlar, komutanlar.. “Alex’in imzalı bir forması” der Mehmet ve ekler: “Vatan sağolsun komutanım..”