AVRUPA’da kuralar çekildi. Fenerbahçe gönlüne göre bir takımla eşleşti. Açıkçası kura öncesi çıkabilecek en iyi takımın Sevilla olduğunu düşünüyordum.
Porto, Beşiktaş’la oynadığı maçlarda belki çok iyi futbol oynamadı ama zor Şampiyonlar Ligi’nde sürekliliği olan ve bu kupayı 4 sezon önce kazanmış bir takımdı. Ayrıca kendi liginde de şampiyonluğa çok yakınlar.
Sevilla ise iki yıldır UEFA Kupası’nı kazanarak öne çıktı. Geçen sezon Shaktar Donetsk karşısında son dakikada kaleci Palop’un attığı golle bir üst tura çıkmayı başarmıştı. Rakibin silahları var ama tarz olarak Fenerbahçe’ye ters gelmeyecek bir futbol oynuyorlar.
Fener avantajlı
İlk maçın İstanbul’da olması da avantaj. Eğer bu maçta gol yemeden alınacak bir galibiyet veya 0-0’lık beraberlik bile avantaj olacak. Çünkü Fenerbahçe CSKA ve İnter’le oynadığı maçlarda olduğu gibi savunmada zaman zaman büyük açıklar veriyor. Bireysel hatalardan golleri kalesinde görüyor.
Rakip ise grup maçlarında 14 gol atmış ve Arsenal’in önünde liderliği almış. Savunmada ise 6 maçta 7 gol yiyecek, kendi liginde 9. sıraya gerileyecek kadar açıklar veriyor.
Kezman, Appiah ve Deniz’in takıma katılması veya yeni bir transferin yapılması halinde sarı lacivertli takımın şansı daha da artabilir.
* * *
G.Saray’ın rakibi Leverkusen eski gücünden uzaklarda. Yine de gruptan lider çıkmayı başardı. Sarı kırmızılı takımın Austria Wien karşısındaki oyunu ölçü olmamalı. Eğer Schneider ve Gekas’a dikkat edilir ve forvetlerden daha iyi performans alınırsa G.Saray da turu geçebilir.
Sarı kırmızılı takımın tur atlaması durumunda da son derece iyi bir rakip daha olacak önünde. Hamburg, Leverkusen’den güçlü ve Zürih’i rahat geçebilecek bir takım. Eğer yönetim, teknik kadro ve futbolcular arasında bir bütünlük oluşur, seyirci Wien maçındaki gibi stadı boş bırakmazsa Galatasaray iki takımı da eleyebilir. Ve unutmadan rakiplerimiz iyi güzel ama, iş hiçbir zaman torbada bitmiyor. Gerçek sonuç sahadaki mücadele sonunda alınacak.
İnsan Olmak..
KLASİK olarak, "Bayramınız kutlu olsun" cümlesini kullanmak yerine, biraz da sporun dışına taşarak, Sevim Asımgil’in "İyi İnsan Olmak Yürek İster" adlı kitabında okuduğum Rudyard Kipling’in "Eğer" adlı şiirindeki dizelerin bir bölümünü sizinle paylaşmak istedim. Hatalarımızla, sıkıntılarımızla, sorunlarımızla boğuştuğumuz, mutlulukların her geçen gün daha küçük anlara sığdığı bir dünyada iyi insan olmaya çalışmak bile gerçekten yürek istiyor.
Eğer...
Bütün etrafındakiler panik içine düştüğü
Ve bunun sebebini senden bildikleri zaman,
Eğer başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen,
Eğer sana kimse güvenmezken sen kendine güvenir
Ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen,
Eğer beklemesini bilir ve beklemekten yorulmazsan,
Veya hakkında yalan söylenir de sen yalanla iş görmezsen,
Ya da senden nefret edilir de kendini nefrete kaptırmazsan,
Bütün bunlarla beraber ne çok iyi ne de çok akıllı görünmezsen,
Eğer hayal edebilir de hayallerin esiri olmazsan,
Eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinebilirsen,
Eğer zafer ve yenilgiyle karşılaşır
Ve bu iki hokkabaza da aynı şekilde davranabilirsen,
Eğer ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından
Ahmaklara tuzak kurmak için eğilip bükülmesine katlanabilirsen,
Eğer kalp, sinir ve kaslarını eskidikten çok sonra bile işine yaramaya zorlayabilirsen,
Ve kendinde "dayan" diyen bir iradeden başka güç kalmadığı zaman
Dayanabilirsen,
Eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen,
Ya da krallarla gezip karakterini kaybetmezsen,
Eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitmezse,
Eğer aşırıya kaçmadan tüm insanları sevebilirsen,
Eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı
Altmış saniyede koşarak doldurabilirsen,
Yeryüzü ve üstündekiler senindir.
Ve dahası, sen bir "insan oğlu olursun.."
Asıl sıkıntı santrfor da...
BASKETBOL Türkiye’de altın çağını yaşıyor. Fenerbahçe Ülker, Efes Pilsen, Galatasaray Cafe Crown, Beşiktaş Cola Turka, Türk Telekom çok güçlü kadrolar kurdular. Bu 5 takım da şampiyon olabilir. Diğer takımlar da gayet iyi. Avrupa’da da başarılı sonuçlar alıyoruz. Bu madalyonun bir yüzü.
Diğer yüzü futbolda. Uzun boylu neslin çoğu basketbolu tercih ettiği için yıllardır Hakan Şükür’ün yerini doldurabilecek bir santrfor bulamadık.
Hakan spora basketbolu seçerek başlamış. Ama devreye babası Sermet Şükür girmiş ve onu futbola yöneltmiş.. Erman Toroğlu bu haftaki yazısında "Türkiye’de kaleci yetişmiyor" demişti. Yıllar önce Simoviç, Schumacher, Pfaff, Bako başta olmak üzere sayısız yabancı kaleci vardı ligde. Bugün Dört Büyük takımda da yerli kaleciler var. Yine de Erman Ağabey’in görüşüdür, saygı duymak gerek. Ama Türkiye’de asıl sıkıntı Hakan Şükür kadar istikrarlı, hava toplarına hakim, savunmasına yardım eden, asist özelliği maksimum, her alanda rekor kıran bir ikinci santrforumuzun olmayışı. Kısacası Türk futbolunun, basketbolu tercih etmeden, yeni bir Hakan Şükür bulması gerek.