Paylaş
Rakibe bir duran top, bir de bireysel çaba dışında fazla fırsat vermemek de cabası. Trabzon gibi çok zor bir deplasmanda, çok motive bir seyirci önünde, çok hırslı bir rakip karşısında Fenerbahçe için daha iyi bir 70 dakika olamazdı herhalde. Ama ikinci golü atamamanın verdiği stres yine aynı hastalığı beraberinde getirdi. Bir bireysel hata, baskı altında kaptırılan bir top ve yenen gol.
Aykut Kocaman’ın sezon başından beri futbolcularından orta saha ve hücum konusunda istediği hemen her şeyin uygulandığı maç kazanılamıyorsa hatanın savunmada olduğunu görme zamanı gelmiş demektir. Giray’ın topunu, adaşının şutunu çıkaran Volkan’ın son dakikalarda yaptığına inanamadım.
Ve Alex. Çıkana kadar oyunu organize etti, bir şutu direkten döndü, bir de gollük pas verdi. Yerine giren, adeta Fenerbahçe’den dışlanmaya çalışılan Özer son bölümde biri Sow’a, biri Bienvenue’ye iki harika pas attı. Bir topu direkten döndü. Bienvenue de kumaşının ne kadar iyi olduğunu gösterdi. Akıllı vuruşunda biraz şanslı olsa maçın yıldızı olurdu.
Harika futbol
Trabzonspor rakibinin sakin ve çok pas yapan oyunu karşısında zorlandı. İstediği boş alanları bulamadı. Rakibe bu kadar net fırsat verdiği bir maçı kaybetmediği için mutlu, çok önemli iki puan kaybettikleri için de mutsuz olmalılar.
Bu maç Süper Final öncesi bizlere bir kez daha moral verdi. Evet, tribün olayları iyi değildi. Ama oynanan futbol harikaydı. Lig TV’nin teknik ekibindeki bir görevlinin, arkadaşına söylediği sözler maçı en iyi anlatan kelimelerdi aslında. “5 dakika daha olsaydı da izleseydik. Ne çabuk bitti.”
Paylaş