BİZ masal anlatmayı seven, masal dinlemeyi seven bir topulumuz.. Başka ülkelerde ortalığı toz duman eden olaylar bizde halkın yüzde 30’u tarafından bilinmez. Yüzde 30’u tarafından önemsenmez. Geri kalan 40’ın söyledikleri, yaptıkları ise diğer tarafa masal gibi gelir..
Kılıçlar çekilir, iş ciddileşir; birden bire Eto’o transferi patlakverir örneğin. Halkın yüzde 60’ı için her şeyin önüne geçer birden bu söylenti. Bırakın Barcelonalı Eto’o’yu, Senna bile Villareal’i bırakıp gelmeyi kabul etmez oysa.
* * *
Çankırı’da 8 kilometre uzunluğunda bir tuz mağarası var. Ne yolu yol, ne de tesisi tesis. Ama mutlaka görülmesi, değerlendirilmesi gereken muhteşem bir yer. Aynı mağaradan Polonya’nın Vielicka şehrinde bulunuyormuş. Yılda 3 milyon turist geliyormuş, içeri girmek için yarım saat kuyruk bekleniyormuş. Çankırı Valisi Ali Haydar Öner ve Belediye Başkanı İrfan Dinç oradan esinlenerek 5.4 milyon Euro’luk bir proje hazırlamışlar. Ama ne ilgi görmüşler ne de yardım. Sadece bonservisine 17.4 milyon Euro verilen bir futbolcu alabilen bir ülke burası. Ama turizm, kültür, tanıtım masal oluyor işte..
* * *
1939’da kurulan Karabük’deki demir çelik fabrikası Türkiye’nin ilk sanayi büyük sanayi kuruluşlarından. 10 kilometre uzaklıktaki Safranbolu Evleri ise UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi’ne alınmış durumda. Ama hepsi masal.. Kardemir’in sorunlarının sonu yok. Safranbolu da ise turist..
Tren ekibi olarak gittik, gördük, gezdik, yedik, içtik.. Ama ortada ne bir Japon vardı ne de başka bir turist.. Aslında yerlisine bile rastlamadık desek yeridir..
O bölgenin canlanması için bir havaalanı şart. Ama havaalanının masal olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşmesi için ya Karabükspor’un Sivasspor gibi şampiyonluğa oynaması gerek ya da Eskişehir’de olduğu gibi bir bakanın devreye girmesi.
Galatasaray şampiyonluğun da verdiği güçle Hakan Şükür gibi bir devi kapının önüne koyuverdi.. Sonra da masal anlattı taraftarına.. Ondan sonra da İngiltere’de 2 yıldır doğru dürüst oynamayan Kewell’ı "işte yıldızımız" diye transfer etti.
Beşiktaş’ta iki kaptan arasında kavga yaşandı.. Kulüp; "Burası Beşiktaş böyle şeyler affedilmez" falan dedi. Bonservisleriyle birlikte satılması kararı alındı. Şimdi bir takım masallarla "nasıl geri dönülürün" hesapları yapılmakta..
Galiba sportif masalların en acısıydı.. Fenerbahçe’nin piyasa değeriyle dünyanın en büyük kulübü olduğu haberleri çıktı.. "Pes" diyemeden, bir göndü 365 milyon YTL değer kaybetti hisseler. Ne oldu, kim zengin oldu, asıl kimin değeri arttı bilinmez.. Ama kaybedenin bir grup "saf taraftar" olduğu ortadaydı.
* * *
Akbank Çocuk Tiyatrosu bir oyun sergiliyor trenin gittiği her yerde. Adı; Masal Masal İçinde.. Hayrettin Abi, Özdemir Abi, Sarp, Sibel, Ümit, Burcu, Asiye Abla, İlhami koymuşlar yüreklerini ortaya.. Oyunda önce güneş, sonra bulut, rüzgar ve dağ olmak isteyen bir taş ustası var. Yani sürekli "daha fazla gücün" peşinde.. "Aman yolunu şaşırma" diyorlar oyunun sonunda çocuklara. Sevgiyi gerçekten yaşayan insanlarla sözde yaşayan insanlar arasındaki farkı anlatıyorlar.
"Güç sahibi olmaktan çok o gücü nasıl kullandığın" önemli diyorlar.. Ve en güzel insanın, arkasından gelecek kişiler için en iyi şeyi yapan insan olduğunu vurguluyorlar..
Futbolda, sporda, sanatta, ekonomide, iş dünyasında, medyada, siyasette ve daha bir çok alanda güç savaşları var dünyada.. Ve masallar..
Siz siz olun; masal dinlemek için tiyatrolara gidin.. Onun dışında gözlerinizi açın, okuyun, araştırın ve en önemlisi düşünün..
Akıl, saygı ve huy
HÜRRİYET trenindeydim yine.. Bu kez Kayseri, Kırıkkale, Çankırı ve Karabük hattında Türkiye’nin fotoğrafını çekmeye çalıştım. Erman Abi’nin katıldığı İnsan Hakları panelinde çıkan tartışma hem tren içinde hem de dışında oldukça yankı yarattı. Bence önemli bir adımdı.. Toroğlu ne düşünüyorsa düşünsün, kendi fikirlerini söyleyen biri. "Kadınlar da erkeklere çenesel şiddet uyguluyor" sözü birçok kişiyi kızdırdı. Tartışmalar "Kadın-erkek eşitsizliği"ne gelip tıkandı.
Braveheart filminin bir sahnesinde Mel Gibson’un canlandırdığı William Wallace’a amcası şöyle seslenmişti: Gerektiğinde sonuna kadar savaşacaksın, ama unutma bizi erkek yapan aklımızdır..
Erkek gücünü kaslarından değil de aklından almaya başladığında, problemleri şiddetle değil de zekayla çözmeye başladığında çoğu sorun kendiliğinden yok olur.
Kadının erkekleşmeye, erkeğin kadınlaşmaya çalıştığı toplumlar refah düzeyi ne olursa olsun çözülmeye mahkumdur..
Erkeğin kadını, kadının da erkeği anlamaya çalıştığı ve karşılıklı saygı üzerine kurulu toplumların önünü kesmek ise zordur. Kadın hakları, erkeğin gücü tartışmaları bir kenara.. Önemli olan insandır, huydur, ruhtur, kalptir..
Ve son söz Mevlana’dan: Aşıklar sevgililerinden yüzlerce cefa çekerler. Ya sevgili güzel huylu olursa, iş ne hale gelir?
Alternatif değil, ikili
COLİN Kazım ilginç bir oyuncu. Futbol yetenekli üst düzeyde. Çok teknik, güçlü, şutör, ayrıca mükemmel kanat ortaları var. Buna karşın henüz bir çocuk.. Oyun disiplini zayıf, savunma anlayışı iyi değil. Fenerbahçe Deivid’in sakatlığında Kazım’dan istenilen verimi alamazsa o kanatta değişik alternatifler üretebilir. Deniz, Burak, Selçuk orada kullanılabilir. Önder’in sağbeke çekilip, Gökhan’ın orta sahanın sağına yerleştirilmesi ise Fenerbahçe’yi mükemmele taşıyacak bir hamle olabilir. Önder’in hava hakimiyeti, ikili mücadele gücü, fiziği, oyun disiplini çok iyi.. Gökhan’ın esas yeri zaten orta saha. Adam eksiltmesi, çizgiden değil de, ceza sahasına doğru hareketlenmeyi sevmesi Aragones için büyük bir silah olabilir.
Aman dikkat!
6 Eylül’de Ermenistan deplasmanında 2010 Dünya Kupası elemelerindeki ilk maçımızı oynayacağız.. Malum grupta Avrupa şampiyonu İspanya var. Ve tek takım doğrudan finallere gidiyor. En kötü ikinci eleniyor, kalan 8 takım Play-off oynuyor. İspanya’yı geçebilmek için diğer takımlara karşı en fazla iki maçta puan verme lüksümüz olmalı. Öyle, Malta, Bosna, Moldova’yı yeneme sonra finallere katıl piyangosu bir daha olmaz. Bu sezon ligler de geç başlıyor. Oyuncular hazır olmayabilir. O yüzden en kritik maç Ermenistan maçı.