6 Eylül 2006.. Aragones yönetimindeki İspanya Milli Takımı, Euro 2008 Grup Elemeleri’nde K.İrlanda’ya 3-2 yeniliyor..
Aradan 1 ay geçiyor. İspanya bu kez İsveç Milli Takımı’na 2-0 mağlup olup gruptaki durumunu tehlikeye sokuyor. Ardından zayıf Liechtenstein’ı mağlup ediyor. Ve iki ilginç maç oynuyor İzlanda’yla. Sahasında ancak 1-0 yenebiliyor rakibini. Rejkjavik’te ise 1-1 berabere kalıyor.
Bu sonuçlar İspanya’nın kötü gittiği döneme denk geliyor. Grupta İsveç, K.İrlanda, Danimarka gibi birbirine yakın takımlar olduğu için puan kaybı da çok oluyor ve İspanya lider olarak finallere gidiyor. Finalleri çıplak gözle izledim. İspanya’nın; İsveç, İtalya, Rusya, Almanya karşılaşmalarındaydım. Diğer iki maçını da televizyondan izledim. İsveç’i son dakikada yendiler. İtalya karşısında penaltılarla galip geldiler. Maçın en kritik pozisyonunda Toni’nin kale sahası içinden vuruşunu Casillas kurtardı. Üstelik İtalya’da Pirlo ve Gattuso cezalıydı. Del Piero, Cassano gibi isimler de kadroda yoktu.
İspanya’yı dünya gündemine taşıyan anlar Euro 2008’deki Rusya maçları ve finaldeki Almanya galibiyetiydi. Rusya kesinlikle dünyanın en istikrarsız takımlarından biri. Arshavin’in etkisiz olduğu hemen hiçbir maçı kazanamıyorlar. Ve iki İspanya maçında da savunmada inanılmaz hatalar yaptılar. Hollanda ve Fransa gibi kendisine ters gelebilecek takımlarla karşılaşmayan İspanya, finalde Almanya’yı yenerken sadece Torres’in golünde boş alan bulabildi. Onun dışında Almanlar maçı domine eden taraftı.
Hızlı adamları var
İspanya’yı küçümsemiyorum. Çok iyi takım ve 10 oyuncusu oyunun iki yönünü oynuyor. Casillas da dünyanın en iyilerinden.
Ama.. Evet, işin bir de "ama"sı var.. Ben o noktaları aktarıyorum size.. Torres, David Villa, David Silva çok çabuk, hızlı, teknik ve golcü oyuncular. Üstelik sürekli alan değiştirerek markaj altında eriyip gitmiyorlar. Ama önemli bir zaafları var. Kapalı defansları açmakta çok zorlanıyorlar. Hem bu oyuncular, hem de İspanya Milli Takımı "açık alanı" seviyor, hücum oynamayı düşünen takımlara karşı çok başarılı oluyorlar. Çünkü Xavi, Senna, Fabregas gibi oyuncuları topa sahip oldukları an bir-iki pasla rakibin arkasına adam kaçırmada dünyanın en iyileri.. Takımın beyni Xavi. Onu durdurursak İspanya’nın hücum etkinliğini de azaltırız. Xavi’yi durdurmanın yolu ise Emre ya da Ayhan’ın onu bir an bile gözden kaçırmaması ve oyun kuralları içinde "sert" oynamaları.
Özgüven çok önemli
İspanya’yı durdurmanın yolu kesinlikle ve kesinlikle savunmayı geride kurmak, orta sahanın ortasında çabuk ve top kapma özelliği yüksek oyuncular bulundurmak, 10 oyuncuyla rakibi rahatsız etmek ve ölü toplarda bireysel hata yapmamaktan geçiyor.
Bütün işlerde "özgüven" çok önemlidir. Şu anda dünya futbolunda "özgüveni" en yüksek takım da İspanya.. Aldıkları kupa, 28 maçtır yenilmemeleri, oyuncularının kulüplerdeki formu bu özgüvenin en önemli etkenleri..
Aurelio’ya katılmıyorum. İspanya Milli Takımı, Brezilya’dan iyi değil. Şu an dünyanın en iyi takımı ve 2010’un favorisi Arjantin..
Bizimle oynamadılar ki!
Hiçbir futbolcu için bu ifadeyi kullanmak istemem.. Ama Servet-Gökhan ikilisinin sakatlığı İspanya maçları için bizim şansımız olabilir. Servet ve Gökhan’la oynadığımız maçların hemen tamamında yenik duruma düştük. Sonrasında insanüstü gayretle ve son saniye golleriyle kazandık. Rakip savunmanın ortasında Puyol oynuyor. Barcelonalı futbolcu sakatlığı nedeniyle bu maçta forma giyemeyecek. Biz 1.90’lık isimleri yerleştiriyoruz. Hızlı forvetlere karşı hep sıkıntı çekiyoruz.
Buna karşın savunmamızın göbeği dışında dünyanın en iyi takımlarından birine sahibiz. Nihat, Arda, Tuncay, Emre, Ayhan, Gökhan gibi çok çabuk, teknik ve mücadeleci oyunculara sahibiz. Ve artık herkesin bildiği gibi "kaybetmeyi" pek sevmiyoruz..
Bu gece bizim için zor geçecek.. Karşımızda Avrupa’nın en iyisi var.. Bu gece İspanya için de çok zor geçecek.. Çünkü onların karşısında da Avrupa’da oynayabilecekleri en güçlü ve "inançlı" rakip var.
Evet, 28 maçtır yenilmiyorlar.. Ama bizle hiç oynamadılar ki!