BUNDAN 30 yıl önce Avrupa Kupaları’nda gol attığımız zaman mutlu olurduk milletçe..
Hele bir galibiyet ya da atlanacak bir tur uçuruverirdi bizi.. Eğer karşımızdaki takım dünya yıldızlarından kurulu bir ekipse; bırakın golü ya da puanı attığımız her şut ya da yapılan her güzel hareket seyirciyi ayağa kaldırmaya yeterdi..
Aradan yıllar, yıllar geçti.. Türk futbolu Türkiye’de en hızlı ilerleyen sektörlerden biri haline geldi.. Ve bu sektörün en güçlü temsilcilerinden biri olan Fenerbahçe, bir zamanların futbol efsanesi Macarlar’ın köklü takımı MTK’yı buldu karşısında.. Ama bitmişti Macar futbolu.. Daha doğrusu MTK eski MTK değildi artık.. 22 bin kişilik statta Fenerbahçe taraftarından daha az sesi çıkan 150-200 kişiyle karşılamışlardı rakiplerini.. Ve şut attıkları zaman sevinir haldeydiler..
Kura çekildiğinde, tur atlayanı da, eleneni de büyük ölçüde belli olan bir eşleşmede Fenerbahçe adına söylenecek en önemli şey Güiza’nın takıma uyum sağlayıp sağlamadığı konusundaki gözlemlerimizde.. Ve gördük ki İspanyol Kral’ın alacağı çok yol var Fenerbahçe’de.. Eğer Aragones; o kendini Aragones yapan kurallarını Güiza için de işleterek vatandaşını 75 dakika sonra oyundan aldı. Yine de İspanyol çalıştırıcı da Güiza’yı kazanmak için sabır ve anlayış duyusunu sonuna kadar açmış durumda..
Mini bir diyalog
Güiza demişken, İspanyol santrforun 31. dakikada Semih’ten aldığı pası kötü kullanması (ki o dakikaya kadar yakaladığı 6. şanstı) sonrası tribünde Aziz Yıldırım, Nihat Özdemir ve Mahmut Uslu arasında mini bir diyalog yaşandı. Belli ki yönetimde Güiza’nın atacağı goller sonrası derin bir "oh" çekme bekleyişinde..
Eğer teknik direktöründen futbolcusuna kadar bütün sarı-lacivertli takım Güiza’ya gol atma çabası içine girmezse 17 milyon Euro’luk İspanyol çok daha rahat gösterecektir kendini..
Aragones’in oynatmaya çalıştığı sistemde Alex’in performansı aşağılarda gezmeye devam ediyor.. Kaptan iyi niyetle oyun kurmaya çalışıyor ama gol noktalarından çok uzak kalıyor. Onun yerine oyuna giren Emre ise hem çabukluğu hem de diriliği ile takıma ilginç bir rekabet getirmiş durumda..
Takım olma yolunda
Güiza ne kadar yorgun ve güçsüz gözüküyorsa Euro 2008’den yenilenerek çıkan Semih bir o kadar güçlü ve enerjik.. İlk goldeki kararlılığı, ikinci goldeki rahatlığı, dördüncü goldeki cesareti, son goldeki yer tutuşu da üzerindeki bu pozitif enerjinin yansımasıydı zaten.. Aslında o böyle oynarken F.Bahçe’nin skor gücünün aşağılara düşeceğini söylemek zor.. Yeter ki "gol atmalıyım" stresine bir daha girmesin Semih.
Ve Kazım.. Barcelona, Chelsea, Real, Milan gibi devlerde ilk onbir oynayacak düzeyde bir oyuncu Kazım. Ayrıca seyirciye büyük zevk veriyor ve artık savunmasına da yardım ediyor. 45. dakikada seri çalımları sonrası Aziz Yıldırım’ı bile tebessüm ettirdi "kırmızı ayakkabılı çocuk.."
Not: Kazanılan penaltıyı, gol açlığına karşın Güiza’nın atmayıp, Semih’e "sen at" demesi, Semih’in de topu Emre’ye bırakması takım olma yolunda atılan önemli bir adımdı..