Paylaş
Aile dostumuz Özgür’ün iki bileti vardı. Maçın başlamasına 15 dakika kala tribüne doğru hareketlendim. Ve bir şokla karşılaştık. Tribündeki görevli, “Biletlerdeki numaralar geçersiz, boş bulduğunuz yere oturun” diyordu. Yani Özgür’le farklı yerlerden gelsek, “Maçta buluşalım” desek koltuklarımız yan yana olduğu halde buluşamayacağız. Daha kötüsü devre arasında herhangi bir ihtiyacınız için kalkıyorsunuz, geri döndüğünüzde yerinize başkası oturmuş olabilir. Bu kadar üst düzey bir turnuvada böyle bir uygulama bence büyük ayıp...
20.601 biletli seyirci
İkinci büyük ayıp, zemin... Dünya Kupası’ndan sonraki FIFA’nın en büyük organizasyonuna böyle bir zeminde final yapmak zorunda kalınıyor. Ülkemizin şampiyonu, dünyanın en büyük kulüpler arası karşılaşmalarını bu statta oynayacak. Cluj maçı aklıma gelince şimdiden üzülüyorum.
20.601 biletli seyirci varmış dün. Ulusal maçlardan hemen önce Blatter’in FIFA üyelerinin olduğu ortamda Yıldırım Demirören’in aleyhine yapılan tezahürat başka bir ayıp. Sen kendi maçlarında göster tepkini, ama bu kadar önemli bir turnuvada takımlar sahaya çıkarken, marşlar okunurken ıslıklamak, tepki göstermek spor kültürümüz açısından düşündürücü...
Sahanın en iyisi: Pogba
Maçta çok iyi değildi. Meksikalı hakem berbattı. Fransa ilk yarıda oyunun hakimi olan taraftı. İkinci yarı Uruguay kıpırdandı, maç dengeye geldi. Bir kaç güzel şut, bir iki tehlikeli akın dışında 90 dakika tatsız tuzsuz bitti. Fransızların kaptanı Pogba sahanın en iyisiydi. Uruguay kalecisi, son 15 dakikada yaptığı kurtarışlarla maçı uzatmaya taşıdı.
Penaltılarda bu kez sahneye çıkan Fransa kalecisiydi. Doğru köşeleri tahmin etti. Ve kupayı ülkesine taşıdı. Fransa’yı tebrik ederiz. Kaybeden Uruguay’dı... Ama kendi topraklarımızda bu kadar kötü performans ortaya koyan Türkiye’yi de unutmayalım.
Paylaş