NEWCASTLE maçı öncesi bütün medya Fenerbahçe’nin tek forvetle ve kalabalık bir orta sahayla mücadele etmesi konusunda fikir birliğine varmıştı. Zico da bunu yaptı. Deivid’i kulübeye çekip Kezman’la yoluna devam etti.
Bu tek forvetli oyun, güçlü takımlar karşısında işe yaradı. Ama görünüş itibariyle daha zayıf olan ve Fenerbahçe’ye karşı hem adam, hem alan markajı uygulayan takımlar, sarı-lacivertli takıma zorlu anlar yaşatmaya başladı. Özellikle son maçlarda ortaya çıkan bir gerçek var ki, F.Bahçe forvetleri iyi kapanan takımlara karşı tek başlarına oynadıkları zaman skor üretmekte zorlanıyorlar.
Dün talihsiz bir golle oyuna başlamak zorunda kaldı Fenerbahçe.. Olabilir.. Futbol hatalar oyunudur.. Ama bu golle sarı-lacivertli oyuncuların canlanacağını, sahaya hakim olacağını bekleyenler yanıldı. Tempoyu yükselten, oyunu dikine oynayan, kanatlardan etkili bindirmeler yapan takım Rizespor’du.. Fenerbahçe, ancak ikinci golü yedikten sonra ve ikinci forvetine kavuştuktan sonra maçta etkili pozisyonlar yakalayabildi. Rıza Çalımbay, kendi karakterini takıma kısa sürede yansıtmayı başaran bir teknik adam.. Koşana, çalışana forma veriyor.. Dün bir de taktik hamlesi vardı ki Fenerbahçe’yi kroki durumuna düşürdü.. Orta sahanın ortasında izlemeye alıştığımız Serhat’ı sağbeke çekip Tuncay’ın etkinliğini azaltmayı düşündü. Ergin’le de Alex’i yakından marke edip, Fenerbahçe’nin en önemli gol ayaklarını kilitleme başarısı gösterdi.
Rıza Çalımbay, bu hamleleri yaparken Zico, Türkiye Ligi’ni yeni tanıyan bir isim olduğu için Ferdi gibi Cem Baki gibi iyi dip koşusu yapan isimlere tedbir almayışının cezasını 2-0 geriye düşmekle ödedi..
* * *
Lider bir takım puan kaybedebilir, yenilebilir.. Bunlar doğal.. Ama bazı kritik anlar var ki yaptığınız birkaç hamle rakibi cesaretlendirir, sizin "büyük kulüp" olma özelliğinizden doğan avantajınızı yok eder..
Dün de Fenerbahçe böyle bir an yaşadı.. Hem 45 hem de 64’üncü dakikada Rizespor’un kullandığı faul atışlarında 11 Fenerbahçeli kendi ceza alanı içindeydi.. Büyük bir takım, üstelik 2-0 gerideyken, üstelik rakip iki oyuncuyla kendi sahasında kalmışken, en az bir oyuncusunu ileride bırakıp kontratağa çıkmanın hazırlıklarını yapar.. Bunları da idmanlar da defalarca çalışır.. Hangi durumda kim nerede duracağını ezberler.. Demek ki Zico, "Bu tip pozisyonlarda herkes savunmada olacak" diyor.. Ama 2-0 gerideki bir büyük takım sıradan bir ölü topta 11 kişiyle savunma yapmaz..
Tümer ve Mehmet’in oyuna girişiyle kanatları biraz daha kullanan Fenerbahçe’nin bulduğu gol maç başından beri sürekli yapması gerekenlerin bir bileşkesiydi sanki.. Gelelim Fenerbahçe’nin en büyük hastalığına.. Sarı-lacivertli takım bir türlü oyunun temposunu istediği gibi ayarlayamıyor.. Tempo yapamıyor.. Rakip Erciyes olsun, Gençler olsun, Rize olsun tempoyu yükselten skora giden, pozisyon bulan taraf oluyor..
İnsanın aklına da ligde böyle oynayan bir Fenerbahçe, Avrupa’nın en golcü takımı AZ Alkmaar karşısında ne yapacak, sorusu geliyor.. Palermo ve Frankfurt maçlarında seyircinin inanılmaz desteğiyle istenen skorlar alınmıştı. Fenerbahçe yine böyle bir ortam yakalarsa havaya girebilir. Ama bu temposuz görüntü için tek bir şey söyleyebilirim..