YILLAR geçiyor F.Bahçe’nin G.Saray’a Kadıköy’de sağladığı büyük üstünlük sürmeye devam ediyor.
İşe futbol dışından bakacak olursanız birçok faktör bulursunuz derbiye etki edecek. Ama futbolun içindeki etmenleri dikkatle inceleyecek olursanız çok önemli bir faktörle karşılaşırsınız; o da taktik.. Ama sıradan bir taktik değil, seyircinin işin içine dahil olduğu bir taktik.. 10 yıl önce şampiyonluğu belirleyen derbide Mustafa Denizli ilk hamleyi yapmıştı.. Denizli defansif orta saha oyuncusu olan Ali Güneş’i santrfor arkası olarak başlatmış, ilk golü bu oyuncuyla bulmuştu. İkinci yarıda da Yusuf’un ayağından ikinci golü bulup maçı kazanmıştı.. Ama bu taktik varyasyonun en önemli parçası Denizli’nin topu rakibe verip Fenerbahçe’yi kendi sahasında tutması, Ali Güneş gibi bir ismi bile kaleciyle karşıya karşıya bırakacak boş alanları bulmasıydı.. Denizli’nin mağlup ettiği ismin Lucescu olması kontra planı daha da çekici kılıyordu.. Ayrıca bu maçta Yeni Lise tarafı hizmete açılarak stadın kapasitesi artrılıyordu. 52 bin kişiyle 6-0 geldi Bir yıl sonra stat 52 bin kişiye çıkartıldı.. Dünya futbolunda başarısı bulunmayan Lorant geldi Fenerbahçe’nin başına. Yine topla oynayan taraf Galatasaray yine golü bulan, Rapaiç’le Fenerbahçe’ydi.. Lorant’lı Fenerbahçe’nin Türk futbol tarihine geçecek maç ise aslında “Kontraköy”ü en iyi tanımlayan maçlardan biri. Maçın topla oynama yüzdesinde bir ara yüzde 68’e yüzde 32’yi bulan üstünlük sağlayan Galatasaray’ın kalesine gelen her top gol olurken, Fenerbahçe son yarım saati Ortega’nın atılışıyla 10 kişi tamamlıyor ama futbol tarihinin en farklı derbi galibiyetini alıyordu. Bu maçta Yusuf sağ bek oynuyor, Ceyhun, Serhat ikilisi Fenerbahçe’deki en etkili kontratak futbolunu oynuyor, son golü Ümit Özat atıyordu. Biz bu maçı kazanırız Biraz nefeslenelim.. Diğer maçlara ve yabancılara geçmeden bile Ortega’yı, Rapaiç’i, Yusuf’u, Ali Güneş’iyle, Ceyhun’u, Serhat’ıyla Fenerbahçe’nin yavaş yavaş inanılmaz bir derbi alt yapısı oluşturduğu artık konuşulur olmuştu Kadıköy’de.. Ama en büyük artılardan biri 52 bine çıkan kapasitesiyle stadın yeni haliydi. Fenerbahçe seyircisi artık Galasataray derbilerinde “aceleci” davranmıyor, ama maç boyu “biz bu maçı kazanırız” hissini rakibe adeta işliyordu.. 6-0’dan sonra da sarı lacivertli takım “kontra” futboluyla Galatasaray’ı Kadıköy’de şaşırtan bir oyun tarzıyla sahadaydı adeta.. Baskıyı kuran takım değil tribünler oluyor, saha içindeki takım da skorun gereğine göre genellikle Alex’in organizatörlüğünde işleri götürüyordu.. Alex’in olmadığı Aragones’li 4-1’lik derbi “kontraköy” tezinin zirve yaptığı ikinci maçtı.. Futbolu oynayan ilk dakikalardan itibaren Galatasaray’dı. 1-0 öne geçen de sarı kırmızılı ekipti, 1-1’den sonra 3 gol fırsatı bulan tarafta da.. Ama Fenerbahçe biraz da şanslı bir golle ilk yarıyı önde geçip, ikinci yarı maçı 3 farklı kazanmayı başardı.. Daum’un katkısını da unutmamak gerek Kakıdöy’deki derbilerde elbet.. Özellikle son derbide Aykut Kocaman’la fikir alışverişi yaptığını söylemesi hem geçmişteki başarılarını perçinlmesi hem de başarıyı paylaşması açısından çok önemli bir unsurdu.. Alex’i bulup getiren Daum’du.. Ama son derbide büyük ihtimalle Alex’i yedek oturtup Güiza ve Dos Santos’u sahaya sürecekti.. Aykut Kocaman’la geçen sezon Ankaraspor Teknik Direktörü’yken yaptığım söyleşide “Güiza Fenerbahçe için yetersiz” ifadesini kullanmıştı.. O ekolün adı kontraköy Şu anda neler düşünüyor bilemem. Ama Kazım gibi çabuk ve hareketli bir oyuncunun takıma girmesi, Mehmet gibi savaşan bir oyuncunun forma kapması Daum’a yapılan asistler gibi geliyor bana.. Sonuçta yıllar geçiyor Fenerbahçe’nin Kadıköy’deki üstünlüğü Türkiye’nin derbilerde en etkili stadyumunun varlığı, seyircisinin tempoyu belirleyen akıllı tezahüratı ve takımın başındaki teknik adamların “kontratak futbol anlayışıyla” bir ekol haline geldi.. O ekolün adı da “kontraköy” olsa gerek..