SİZLER şu anda bana kendimi tuhaf hissettiriyorsunuz. Her gün işe geliyorum ve dünyanın en yetenekli insanlarıyla çalışıyorum. Dünyanın en iyi işinde.. Ama bu işler bir takım sporudur.”
Gözleri buğulanmıştı. Bir takım sporu! Bunu onbeş yıl once söylese bir yalan olabilirdi ama artık herşey farklıydı. O muhteşem öğretmen, zaman, onun yenilmezlik duygusunu ve seçkincilik eğilimlerini törpülemişti. Ve sadece bir insan olarak, ne kadar şanslı olduğunu anlamasını sağlamıştı. Şimdi binlerce insanın karşısında dururken, kendisini böyle başarılı göstermek için uzun saatler boyu çalışan birçok kişiye bütün içtenliği ve dürüstlüğüyle teşekkür ediyordu. Büyük bir zarafet ve duygusallıkla sunumdaki son sözlerini fısıldadı: “Bu takdirleri Apple’daki herkes adına kabul ediyorum..” İşte buydu. Bu, yeni Steve Jobs idi. Hataları ve başarısızlıklarıyla alçakgönüllülüğü öğrenmiş, çocuklarının doğumuyla yücelmiş, yaşla yumuşamıştı ama hala dikbaşlı olmasına ve kendi karar verme yeteneğine belki de hiç olmadığı kadar inanmasına rağmen, işi yapanın gerçekte diğerleri olduğunu gerçekten anlıyordu: “Apple, bir takım sporudur.” Steve Jobs anın tadını çıkarırken devasa sesler yükseliyordu. Steve sahneden indi ve Machintosh’un sadık hayranları onun gerçeği değiştiren teknolojisiyle sarılı salondan dışarı dökülürken, onun kahramanlarından birinin fısıltısı ortama hakim olmuştu. Çalan şarkı, Apple’ın Aralık 1980’deki açılışından kısa bir süre önce öldürülen John Lennon’un unutulmaz eseri “Imagine”di.“Bir hayalperest olduğumu söyleyebilirsin, Ama bu konuda yalnız değilim ki!” Ama Steve’in kendi hikayesini kimse hayal bile edemezdi.. ¡ ¡ ¡ 1 Ocak günü, yepyeni bir yıla başlarken spor eleştirmenliğini bir kenara bıraktım.. Bugün futbol, spor, skor, gol yazmıyorum.. Bugün spor yazarı olmak isteyen küçük bir çocukken spor yazarı olma şansına erişebilmiş biri olarak yazıyorum.. Çok zengin olabilirsiniz.. Ya da çok çok zengin.. Veya paranın satın alabileceği herşeyi satın alabilecek kadar güç sahibi olabilirsiniz.. Ama asla ve asla zamanı durduramazsınız.. Asla ve asla bir saniye geriye gidemezsiniz.. Asla ve asla bu dünyada ölümsüz olamazsınız..Eğer hayal ederseniz, çok isterseniz, çok çalışırsanız, çok ders alırsanız, hayal ettikleriniz bir labirentin sonunda da olsa karşınıza çıkıverir.. Hem de tüm kapıların kapandığını sandığınız anda.. En büyük öğretmeninizdir zaman.. Ondan öğrenirsiniz hayatın gerçek anlamını..Ortalığı kasıp kavuran markaların yaratıcısı Steve Jobs’un yaşam öyküsünü anlatan kitap herkesin okumasını tavsiye ediyorum.. Din, dil, ırk, mevkii, sosyal sınıf ayırt etmeksizin herkesin.. Çünkü bu dünya hepimizin.. Ve zaman küçücük adımlarla ama çok çok hızlı akıp gidiyor.. Hayal edin ve asla yılmayın.. Benim üzerimde emeği geçen herkese, sevenlere de sevmeyenlere de teşekkür ediyor ve yeni yıllar diliyorum..
TÜRKiYE...
Afyon Bolvadin’de, Adana’da, İzmit’te, İstanbul’da geçti çocukluğum.. Anadolu’nun hemen her yerini gördüm işim dolayısıyla.. Televizyonda 3 ay önceden yayınlanacak Avrupa Kupası maçlarını beklerdik. 1982’lerde ülkenin çoğunluğu benzin ve tüpgaz kuyruğu beklerken çok küçük bir kesminde renkli televizyon vardı.. ABD ile 30, Avrupa ile 25 yıl teknoloji farkı yemiştik.. Ülke dışına çıkmak ne demekti pek bilemiyordu insan.. Oralar, uzaklar sanki uzayın başka bir bölümü gibiydi..1996’da ilk kez yurt dışına çıktım, İngiltere’ye gittim. Uçak Heathrow Havaalanı’na doğru inişe geçerken dondum kaldım.. Allah biliyor ya, “Sanki yukarılarda biri Simcity oynuyor ve buraları çok güzel inşa etmiş ama bizim ülkemizi dizayn etmeyi unutmuş” diye düşündüm.. Aradan yıllar geçti.. 30’u aşkın ülkeyi gördüm.. Faroe Adaları’ndan Mısır’a, Tokyo’dan Erivan’a kadar ikiyüze yakın şehir.. 2011’e girerken dünyanın en modern şehirlerinden birinin İstanbul, en çok gelişen ülkelerinden birinin Türkiye, en çalışkan ve birbirine kenetlenmiş insanların bizim toplumumuz olduğunu görüyorum.. Bırakın olan biten birçok güzel olayı.. Türkiye, dediğiniz zaman artık her yerde itibar görüyorsunuz.. Herkesin gelmeyi, görmeyi istediği bir ülkede yaşıyorsunuz.. bu yüzden mutluyum.. Türk olmaktan, bu ülkede doğmaktan..
Favorilerim
Yeni yılda bütçenize göre Ocak 2011’de yapabileceğiniz bazı şeyleri sizin için derledim.. Umarım dener ve memnun kalırsınız.. · Okuyun: Gülen Düşünceler ? Bernard Shaw.. · İzleyin: Invictus ? Matt Damon, Morgan Freeman.. · Dinleyin: Barış Manço’dan Halil İbrahim Sofrası’nı.. · İçin: Hergün bir bardak taze sıkılmış meyve suyu.. · Tadın: Gaziantep’teki İmam Çağdaş’ın baklavasını.. · Gidin: Şanlıurfa.. · Görün: Eyfel Kulesi’nin ışıklandırılmış halini.. · Düşünün: En son ne zaman birine, “Seni seviyorum” dediğinizi..