‘Kaldırım Mühendisliği Bölümü’ istiyoruz

Bu konu milletçe çilemiz; yani değişmez kaderimiz gibi!.. Yıllardır seçimle gelen her belediye başkanı sanki kentin

hiçbir sonunu yokmuş gibi hemen kaldırım yapmaya başlıyor. İşin tuhaf yanı ise başkanların vatandaşa seçim öncesi

kaldırım vaadi de yok!.. Eee; peki neden hemen kaldırım yapılır; bir bilen var mı? İnanın bu sorunun cevabı yok. Hatta bazıları daha da öteye giderek, kaldırımda bordur taşlarını işçilerle döşeyerek ‘işçilerle çalışıyoruz’ selfisi yapıyor.

Ne şahane değil mi?

**

Antalya’nın saygıdeğer başkanları ve nerede olduğu bilinmeyen mühendisleri, hiçbir standardı olmayan, acele ve gelişi güzel yapılan kaldırımlarda hiç yürüyor musunuz? Eğer yürüyorsanız;

- Kaldırımların asfalttan yükseklikleri ve genişlikleri neden hep farklı?

- Eğri-büğrü yapılan kaldırımlar nedeniyle yaşanan trafik sıkışıklığına ne demeli?

-  Kaldırımlarda kullanılan malzemeler bir depodan artanlardan mı yapılıyor; hep ölçüsüz, itinasız hep kalitesiz... Üstelik neden çoğu rengarenk beton, fayans, bordur veya yol yapılırken artan asfalttan?

-  Engelliler için sarı renkli özel kabartmalı taşlar mı döşedik dediniz? Evet

haklısınız; daha sağlıklı bireyler o kaldırımlarda yürüyemezken bu yaptığınız çalışma çok önemli!..

-  Peki; yol kenarı kaldırım köşelerine ne demeli? Taksi esnafının işgali altında (resmi/gayri resmi) ya taksi park yeri ya da durağı değil mi?

-  Taksiler yetmez ki!.. Büfe, lokanta ve kafe gibi işletmelerin masa-sandalyelerine ne demeli? Doğru ya onlar da kaldırımların mobilyası!.. Bu arada, kaldırımlarda oto galeri merkezi açarak araç alım-satımı yapanları da unutmamak lazım!..

-  Kaldırımları ve araç yolunu işgal eden otobüs ve minibüs duraklarını bu kentte kim belirliyor? 100. Yıl- Konyaaltı yolu üzerindeki duraklar nedeniyle yıllardır araç sürücüleri alt geçitlerde trafik sıkışıklığında eziyet çekiyor. Bunu da mı gören Ulaşım A.Ş. yetkilileri yok?

-  Kaldırımlardaki yön tabelalarıyla, dev reklam panolarına kim bu kadar müsamaha gösterir ki? Kaldırımda adım atacak yer koymadınız!... Adeta kaldırımları işgal eden megalight, billboard ve afişlere ‘dur’ diyebilecek biri yok mu? Üstelik yıllar önce kapanmış işletmelerin yön tabelaları bile dururken, kent bu kadar sahipsiz mi? Bu işin bir standartı yok mu sayın başkanlar, mühendisler?

Yıllardır sizlere sorduk, seslendik; artık çözüm bulma zamanı gelmedi mi?

Gelin hep birlikte Yüksek Öğretim Kurulu’na (YÖK) seslenelim de çözüm için belki adım atmış oluruz. Sayın YÖK yetkilileri mimarlık ve mühendislik fakültelerine ‘Kaldırım Mühendisliği Bölümü’ açın da bu işe bir standart gelsin artık. Belki böylece belediyelerdeki Fen İşleri müdürleri bu işlere tercih edilirken, ‘Kaldırım Mühendisliği Bölümü’nden ders alma şartıyla alınır. Sizce de böylesi daha iyi olmaz mı?

»Okur fotoğrafı: Özgür Kahraman

Bu fotoğraf Konyaaltı İlçesi’ne bağlı Altınkum Mahallesi, 414. Sokak üzerindeki bir işletmenin kaldırım işgalini

göstermektedir. Konyaaltı Belediyesi’ne sadece 400 metredeki işletmeyi zabıta ekipleri görmüyor mu?

Mangalda kül bırakmıyoruz!

GEÇTİĞİMİZ hafta Antalya’da göz alıcı bir mesire alanını Topçam’ı, Antalya’ya kavuşturduğu için Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden ANET A.Ş.’ye teşekkür ederek, bölge hakkında Antalyalıları çelişkiye düşüren bazı soruları satır aralarında sordum.

**

İşte o soruların cevaplarını bugün sizlerle paylaşmak isterdim. Ama olmadı. Sanırım ANET A.Ş. çalışanları, cevaplara ‘olur’ imzasını atacak sorumluyu bulamıyor. Onlar imza atacak yetkiliyi ararken, Doğa Koruma ve Milli Parklar 6’ncı Bölge Müdürlüğü sorulara cevap niteliği taşıyan yazılı bir açıklama yaptı. Gelin şimdi bu iki kurumun Topçam mesire alanı için okudukça şaşırtan açıklamalarına birlikte göz atalım.

- Büyükşehir Belediyesi iştirakçisi ANET A.Ş. Yönetimi:

“Büyükşehir Belediyesi yıllardır vatandaşa kapalı olan ‘Topçam’ı yenileyerek halkın hizmetine sundu. Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden ANET A.Ş. tarafından Topçam mesire alanı toplam 1 milyon 400 bin lira yatırım ile gerçekleştirildi. Yaklaşık 1500 kişinin piknik yapabileceği gölgelikli 200 oturma grubu konuldu.”

- Doğa Koruma ve Milli Parklar 6’ncı Bölge Müdürlüğü:

“Topçam günübirlik alanı, Doğa Koruma ve Milli Parklar 6’ncı Bölge Müdürlüğü tarafından modern bir yapıya kavuşturuldu. Topçam sahili 3 milyon 700 bin liraya mal oldu. İşletmesi ise Büyükşehir Belediyesi’ne ait ANET şirketine yıllık 318 bin liraya 10 yıllığına kiralandı. 300 adet piknik masasıyla yaklaşık aynı anda 1100- 1200 kişiye hizmet verecek kapasitededir.”

**

Öyle ya yeri geldi mi mangalda kül bırakmıyoruz!.. Rakamları ayrıştırmak için de ne mali müşavir ne de müfettiş olmaya gerek var!..

Dikkatsiz okusanız bile bu mesire alanını kimin yaptığı, kaç milyon liraya mal olduğu, piknik masaları sayısından alanın kapasitesine kadar çelişki içinde kalıyorsunuz!.. Mesire derken, her şey tersine oluyor birden!.. Bir yetkili çıkıp bu işin aslını anlatsa iyi gelecek hani!.. Yoksa bazılarımız çocukken öğretilen ‘Cin Ali’ hesabı yapmaya başlayacak sayın yetkililer?

Bu nasıl çaresizlik?

BİRİ HAL mi dedi?

Yoksa yasak mı dedi?

Yok canım; ne yasağı; ne OHAL’i?

Yasağa bağlı değil bu uçuşun adı... İnadına işte!.. Konyaaltı’nda seyir terası üzerindeki falezlerden ‘sovling yelken uçuşu’ 3-4 yamaç paraşütü eğitimcisi tarafından hayatımıza kast edilerek gerçekleştiriliyor. Bir yetkili de siz burada ne yapıyorsunuz diyemiyor?

Bu nasıl çaresizlik?

**

Antalya’da herkes istediğini, kural tanımadan yapabilecek mi? Trafikte gürültü teröründen, asfaltı ağlatanlara, gökyüzünde renkli renkli uçanlara kadar...

Nerede bu kentin polisi, zabıtası?

Düşünsenize geçmişte önlem alamayan resmi kurumlar bu kişileri engellemek için bölgeye ağaç dikmiş.

Güler misin; ağlar mısın?

Bu nasıl bir çözüm anlaşılır gibi değil? Öyle ya; büyüyecek ağacın dalları nedeniyle paraşütün inemeyeceği ve uçamayacağı düşünülmüş!

Tebrik ediyorum size sayın yetkililer; tebrik!...

Bu fikir yapısına sahip olanlar duruma çözüm bulamayınca kesin o seyir terasını da yıkar!..

Yıkar mı; yıkar!..