Yok neden olsun ki; biz toplumca başımıza bir iş gelince uyaranları sıralıyoruz. Yoksa ne hatırlıyoruz ne de önemsiyoruz. Yanlış veya doğruyu ortaya koyan yasalar ve yönetmelikler olsa da yine bir şekilde yapıldığıyla
kalıyor!..
**
Kent içinde uygunsuz yerlere bir şekilde yerleşen çok sayıdaki akaryakıt istasyonları, yine apartmanların alt katlarında olmaması gereken tüp satan işletmeler, pastane ve fırınları... Yapı, usulsüzlük mü bizde aklının almadığı kadar... Denetim mi sormaya bile gerek!.. Üstelik çoğu zaman yasada uygun olmasa bile bir yönetmelikle iş oluruna vardırılıyor; zaten... Burada maksat vatandaşın işi görülsün o
kadar. Yani düz mantıkla çalışıyoruz; resmi-özel, her kurum aynı işleyişe bağlı...
Bakın onlardan biri daha... Hastane olduğu için dikkatimi çekti; yoksa kentte baktığın yerde bir eksiklik var; zaten...
Perge Bulvarı üzerinde Kamu Hastaneler Birliği’ne bağlı bir hastanenin ek binası. Hepimizin 3 yıldır görmeye alıştığı Atatürk
Sakin bir hata yaparak gezmeye gitmeyin...
Çünkü yine tarihe saygısızlıktan, tarihi aymazlığa ve hatta tarihi ayıba bile şahit olursunuz.
Yok ben yine de gitmek istiyorum diyorsanız; hadi birlikte gidelim.
Roma imparatorluk devrine tanıklık eden bu eserleri görmeye gittiğiniz yol üzerinde aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Aklınıza her ne geliyorsa!....
Moloz atıkları, cam, şişe, pet ve hatta bunlar yetmezmiş gibi bir de fuhuş!..
**
İşte bir gezi öncesi anısı!..
Daha önce de Antalya’da yüzünü gösteren bu çirkin taraftarlar bu kez Alanya’da ortaya çıktı. Güvenlik kamerası görüntülerinden
ortaya çıkan şiddetin boyutu ve stadyum girişinde bir uzman çavuşun tartaklandığı tartışma futbolun temel taşlarına, centilmenliğe
sığmıyor. Üstelik bunu da bir kulüp yöneticisinin yaptığı iddiası var. Gerçekten bu görüntülerden, yaşanan şiddet biz nereye gidiyoruz dedirtiyor. Bu kişilerin her ne kadar yönetici olsa bile takımdan uzaklaştırılması gerekiyor.
**
Şimdi Türkiye Futbol Federasyonu’nu (TFF) göreve çağırıyorum. Bu olayda tarafsız kalınmalı. Bu arada olayın perde arkasını Alanyaspor yöneticilerinin en hızlı şekilde ortaya çıkardığı güvenlik kameraları görüntülerinde bulmak yeterli bile oluyor. Gerçekten yakışmadı. Konyaspor’un tüm taraftarlarının böyle bilinçsiz ve fütursuz olacağını düşünmek bile istemiyorum. Beş parmağın beşi de bir değil tabi ki!.. Ama bu görüntüler ve Alanyaspor Kulüp Başkanı Hasan Çavuşoğlu’nun yaşananları anlatan açıklaması kamera görüntüleriyle birleşince gerçekten Süper Lig’e yakışmayan olaylar ortaya çıktı. Üstelik sahada maket bıçaklarının bulunması bile açıklanır gibi değil.
**
Öyle uzun zaman oldu ki; yeşil sahalarda böylesi hareketleri pek görmüyoruz.
Hırslı ve hırçın görüntüleri bir tarafa bırakıp, müsabakalar böylesi güzel hareketlerle süslenince futbol izlemek daha
bir keyif veriyor... Evet; Antalyaspor ve Medipol Başakşehir maçında 36 yaşındaki Emre Belözoğlu ile 35 yaşındaki Samuel Eto’o arasında el öpme ve samimi kucaklaşmanın yaşandığı Lig TV’de yayınlanan bu görüntüler zihinlerimize kazındı bile...
Maçı izleyemeyenler için bu fotoğrafları paylaşmak istedim.Toplum olarak yaşadığımız şu sıkıntılı günlerde belki bir ölçüde bizlerin
yüzünde bir tebessüm bırakır. Bir anlamda da bu fotoğraf; dili, dini, ırkı her ne olursa olsun futbolun bir şiddet kültürü olmadığını göstermek, kaba-saba kendini bilmeyen oyuncu ve taraftarlara da örnek olması temennisi de taşıyor. Hatırlar mısınız Emre Belözoğlu’nun bazen maç sırasında refleks ile bazen de maç sonu yaptığı olumsuz hareketlerini?.. Yıllar belki de insanı gerçekten değiştiriyor ya da karşılaştığı değerli bireylere böyle el öptürüyor işte... Daha ayrıntılarına girmeden ne olursa olsun bu görüntüler gerçekten çok güzel hareketler...
5 Aralık 1934 Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı... Fransa 1945 yılında, Belçika 1946’da ve İsviçre 1971’de Kadına Seçme ve Seçilme Hakkını tanırken, biz yarın Kadınların Siyasal Hakları Sözleşmesi’nin kabul edilişinin 82’nci yıl dönümü olan bu mutlu günün heyecanını yaşayacağız.
**
Yaşayacağız ama nasıl? Yine içimiz buruk... Yine can acıtıyor. İşte öyle bir mahalle var ki; orada 2017’ye günler kala okuma-yazma oranı oldukça düşük. Neredeyse ilçedeki verilere bakarsak, Antalya adına bir hezeyan diyebilirim... Ürkütücü yani!.. O mahallede sadece okuma-yazma oranı düşük değil; bir de toplumumuz içinde sıkışıp kalan ‘Çocuk Gelin’ sorunsalı bile yüzümüze vuruyor.
Nerede mi? Zeytinköy’de... Aslında için için isyanlar, çığlıklar atan bir mahalle... Öyle ki orada ikamet eden genci-yaşlısı artık okumak istiyor. İsyanlarında okuyamamak var... ‘Neden bize öğretmiyorsunuz? Yoksa yapılanlarda ve bizi ihmallerinizde bir plan mı var? Gelişmişlik her yıl yeniden yık-yap modeliyle kaldırım çalışması yapmak değildir?’ diyerek çığlık atıyorlar. Okumayı-yazmayı öğrenmek istiyorlar; kendi iradeleriyle toplu taşıma araçlarına binmeyi, 5 yıldızlı otellerde tatil yapmayı istiyorlar... Eğer bu fotoğraftaki sınıftan birine soru sorarsanız yaşı 22 ve iki çocuğu var... Yine sorarsanız yaşı 60 ve küçük yaşta gelinleri var...
EMEĞE SAYGI VE TEŞEKKÜR
BİZİ kim denetliyor? Evet, Yazı İşleri ekibi olarak önceki gün Adana’daki bir öğrenci yurdunda çıkan yangının ardından ‘Bölgemizde ne noktadayız?’ sorusunu sormadan edemedik. Geçen günlerde ‘Kaçış yolunu bulduk!’ başlıklı yazımda belirtiğim gibi yangın merdivenleri ve bu konudaki eksiklerimizi gündeme getirmiştim. Ancak, acıdır ki yazıdaki gerçeklik büyük takdir toplasa da yetkili kurumlar önceki gün Adana’daki acı olayı yaşamadan refleks göstermedi. Yani acı yaşandıktan sonra tedbir almayı düşünüyoruz; öncesi adımlarda toplum olarak ne yazık ki hala büyük zafiyetler yaşıyoruz.
**
Daha önce de belirttiğim gibi o içinde yaşadığımız kat kat beton bloklar, bildiğiniz ‘Yapı Denetim’ firmaları tarafından kontrolden geçiyor. Belediyelerden alınan ruhsatın ardından ve denetimlerin kimin tarafından yapıldığı ise tam bir muamma!..
Hepimizin hayatı bu kadar basit mi? Evet, bu soruyu Antalya’da bize ışık tutacağını düşündüğüm, Makina Mühendisleri Odası (MMO) Antalya Şubesi Başkanı Ayşen Hamamcıoğlu ve kentte en büyük ilçe olan Muratpaşa Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürü Deniz Duğan’a sordum.
Aldığım cevaplar itiraf etmeliyim ki yanmışız biz; dedirtti!..
**
Önceki gün Antalya’da öyle bir Arena vardı ki; tribün coşkusu kentin dikkatini çekiyordu. Bir tribünden kırmızı diğerinden beyaz ve ardından Antalya sesleri adeta kenti sardı; sardıkça da iyi oldu hani...
Mumla aradığımız seyirci geliyor; üstelik coşkusuyla... Birlik ve sevginin büyüdüğü bir taraftar kitlesiyle Antalyaspor
şaha kalktı; diyebilirim... Güzel de oldu!...
Olmaya da devam edecek.
**
Önce sıkıntılarımız vardı; malum bilindik sıkıntılar maddi ve aşılamaz denilerek korkutan sıkıntılar... Bittik, yandık, kapatalım demedik. El birliğiyle ayağa kalktık; işte...
Yönetim bir kâbus yaşasa da uykuları kaçsa da; hatta stresinden kilo bile alan bir kulüp başkanımız olsa da varsın olsun...
Tekrarlanmalı çünkü ‘turizmin geleceği’ için çok önemli bir zirve... İşte o kongreye bence damga vuran konuşmayı Kültür ve Turizm Bakanı sayın Nabi Avcı’dan sonra turizmcilere seslenen Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Menderes Türel yaptı...
Nasıl mı? Bakan Avcı’nın tarihi eserlerin Türkiye’ye iade edilmesi çağrısıyla birlikte Başkan Türel’in fark yaratan konuşması
çok dikkat çekiciydi. Öyle ya turizm sadece konuk ağırlamak değil; aynı zamanda bir pazarlama ve sunum tekniği içeriyor. Yani turizmi bir ürün, bir ekonomik ürün olmanın ötesine taşıyabilmek gerekiyor... İşte hepimizin can alıcı sorunu bu değil mi zaten? O gün belki de çoğu turizmcinin cesaret edip söyleyemediğini Başkan Türel bir çırpıda anlattı ki; bu da bir anlamda turizm ve turizmcinin itirafı niteliğindeydi...
Elbette, Antalya için yeni tanıtım atağı yapılması şart. Peki ne yapmak gerekiyor?
İşte turizmci için algı değiştirecek operasyon...
‘MAKE ANTALYA GREAT AGAIN’ (Antalya’yı yeniden harika yapalım)
Evet yapalım; sayın Başkan Türel... Sektör adına bir adım olması için söylenen bu slogan kulağa gerçekten çok hoş geliyor.