Paylaş
35. dakikada sahanın en çok topla buluşan 3 oyuncusu da Başakşehir formasıyla sahadaydı. Bunlardan birisi Emre’ydi yani teoride Beşiktaş presinin topla en az buluşturması gereken oyuncu. İlk yarı sonunda ise Beşiktaş’ın en çok koşan oyuncusu Talisca’ydı çünkü en öndeki 4’lü pres yaparken orta saha ve savunma onlara yaklaşmadığı için, Talisca ve önündekiler geriye doğru ekstradan koşmak zorunda kalıp yoruldular. Hücumda da sadece kenar orta yapılınca, sürekli ceza alanına koşuyorsun, top takımından birine gelmeyince yine ekstradan geriye koşmak zorunda kalıp ekstra yoruluyorsun.
Evet, Beşiktaş’ta çok iyi orta yapan oyuncular var ancak Babel’in gerçek bir alternatifi yok. Babel olunca Beşiktaş rakip alana daha çok yerleşebiliyor. Babel hem ekstra santrfor katkısı yapıp top saklıyor hem de hücumların kenardan merkeze doğru daha etkili gelişmesini sağlıyor.
LENS HAYAL KIRIKLIĞI
- Babel yerine Lens solda hayal kırıklığı yarattı. Sağa geçtiği ender anlarda daha etkili olsa da soldayken çok zorlandı. Bunun iki sebebi var: Geçen sezon Fenerbahçe’de Advocaat’ın kontratak oyununda sağdan hızlı çıkışlarda boş alanları değerlendiriyordu, Beşiktaş’ta bu alanları bulamıyor. İkinci sebebi de yazın Türkiye’ye dönmeden önce Sunderland’de üst düzey idman yapmamış olması. Babel yokken Beşiktaş kanatlarda 4 farklı oyuncuyla oynadı ancak Devler Ligi’ndeki oyununu oynayamadı. Oğuzhan girene kadar sadece kanat hücumları deneyen Beşiktaş, Oğuzhan girdikten sonra da Monaco yorgunluğundan temposunu bulamadı. Başakşehir ise Hoffenheim maçında rotasyon yapmanın fiziksel avantajını kullandı. Buna karşın 90 artılarda Beşiktaş’ın gösterdiği efor takdire şayan.
MAÇIN ADAMI: ADEBAYOR
- Başakşehirli Adebayor’u alt yapılardaki tüm genç santrforlar izlemeli, topla oynarken sergilediği kalitesi kadar, topsuz oyunundan da feyz almalı.
Paylaş