Ganj yayınlarından ilginç bir kitap çıktı. İsmi Kendine Değer Veren Kadın. Lynda Field oturmuş, tam da benim kafamda çözmeye çalıştığım bir konuya açıklık getirmeye çalışmış.
Field şu soruyu soruyor: "Neden bu kadar çok kadın öz değerden yoksun, mağdur oldukları, hatta dayak yedikleri, uygun olmayan ve zararlı ilişkileri çekiyorlar?"
Niye kadınlar kendilerine zarar veren bu ilişkileri bitirmekte bu kadar zorlanıyorlar?
Field’ın yanıtı ilginç: "Çoğumuz şöyle ya da böyle aşk bölümünde kötü pazarlıklar yaptık. Yaptığımız anlaşmaların temelleri olumsuz kültürel düşünce, his ve davranış kalıplarında yatan, kötü kararlara dayanıyordu."
Yazara göre aslında erkekler de kadınlar da duygusal açıdan zarar görüyorlar. Ancak bazı kadınlar buna inanmakta zorlanıyor. Onlar sadece acısını göstermeyen ya da gösteremeyen erkeklerle ilişkiler kurmuşlar.
ERKEĞİN DE ÖZ SAYGISI YOK
Fields devam ediyor: "Kültürel ve biyolojik faktörler kadınların ve erkeklerin acılarıyla başa çıkma biçimlerini etkiliyor. Birçok kadın çocukluk (ve yetişkinlik) acılarını içselleştirme eğiliminde oluyor ve zarar veren ilişkilere girmekten kendini alıkoyamıyor. Stres altında aşina olduğumuz ’baş etme yollarına’ döneriz ve ’duygusal bakıcılık’ birçok kadının öğrenmiş olduğu bir davranış kalıbıdır".
Field’e göre hepimiz (dişi ve erkek) bütünlüğe ulaşmak için çalışıyoruz. Enerji düzeyinde her zaman bir denge yaratmaya çalışıyoruz. Kendi enerjimizi dengelemek için çalışmazsak, dengede hissedebilmek için ihtiyacımız olan şeyleri kendi dışımızda ararız. Eğer kadın içsel erkek enerjide zayıfsa, bu enerjiyi başka yerde arar. İçsel erkek enerjisi (kendini ortaya koyan, dışa dönük, kavramsal, akılcı, mantıklı) güçlü olan erkekleri çekici bulur. İçsel kadınsı enerji de erkeğin gereksinimi, (duygusal, koruyucu, duyarlı, ruhsal, alıcı). Bu yüzden geleneksel erkek ve geleneksel dişi pervanenin ışığa çekildiği gibi birbirlerine çekilirler.
Yani karşılıklı öz saygı ve öz değer yoksunluğu yaratan zararlı ilişkilere kadınlar da erkekler de çekim hissediyorlar. Cinsiyetler arasındaki fark kadınların ve erkeklerin bu tür ilişkileri ele alma biçimlerinde kendini ortaya koyuyor:
Erkekler ilişkinin dışına taşarak ve kendilerini aktivitelere vererek baş ediyor.
Kadınlar erkeklerin bu davranışı ile ilgili olarak "Burada bir sorunumuz olduğunu bile fark etmiyor mu? Duygusal desteğine ne kadar ihtiyaç duyarsam o, o kadar uzaklaşıyor" diyor.
Kadınlar, ilişkiye bakarak, ne olduğunu anlamaya çalışarak, kendine bakarak, "Nerede yanlış yaptım? diye sorarak, "Bu durumu nasıl değiştirebilirim?" diye düşünerek, erkeği memnun etmeye çalışarak, değişmesini bekleyerek durumla baş ediyor.
Kadınlar "Beni gerçekten seviyor, çok büyük bir potansiyeli var, ihtiyacı olan tek şey benim sevgim, ilgim ve yardımım. Onun neye ihtiyacı olduğunu biliyorum ve bunu ona verebilirsem o zaman her şey yoluna girecek. Düşüncesiz olmak istemediğini biliyorum, öyle olduğunda bunu önemsemiyorum, aslında altın gibi bir kalbi var. Ama saldırıyor işte. Eğer sabırlı olup bekleyebilirsem sonunda her şey düzelecek" diyor.
Evet kadınlar da erkekler de duygusal acı çekiyorlar ama bu acıyla çok farklı biçimde başa çıkmaya çalışıyorlar.
Field’ın görüşleri günün anlam ve önemine "cuk" oturuyor. İlgilenenler kitabının tamamını okusunlar. İçinde alıştırmalar da var. Zarar verici bir ilişkileri olanlar belki bu kitaptan öğrendikleriyle özgürlüklerine kavuşabilirler!
CUMA İTİRAFI
angelif; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 25; İl: İstanbul
Sekiz aylık evli olmamıza rağmen cinsel hayatımız monotonlaşmıştı. Değişiklik olsun diye internetten bulduğum birkaç erotik hikayeyi e-postayla eşime yolladım. Düşünceme göre bunları okuyunca gaza gelecekti ve eve geldiğinde gözü benden başka bir şey görmeyecekti. Okur okumaz bana telefon etti. "Senin öyle sitelerde ne işin var?" diye bir güzel kalayladı. Doğal olarak küstüm. Akşam, ayrı ayrı koltuklarda televizyon seyrederken uyuyakaldık. Uyandığımda, pijamalarını giymesini ve yatağa gitmesini söyledim. Uyku sersemi pijamasının alt kısmını kafasına giymeye çalışıyordu; paçalardan kollarını geçirmişti, boğaz kısmını bulmaya çalışıyordu. Gülmekten yere yığıldım. Küslük falan kalmadı, hikayeler de işe yaradı!
Yorum: Gördüğünüz gibi günlük, özel hayat böyle bir şey. Ne türban, ne şiddet, ne Kürt-Türk çatışması... Varsa yoksa cinsel hayat. Dikkat ediniz, bu hayat içinde insanların interneti nasıl kullanmaya başladıkları da ortada. İnternetten sonra erotik hayat kışkırtıcıları kesinlikle daha kolay erişilebilir hale geldi. Nüfus planlaması yapmak isteyen önce interneti kontrol etsin! Bu arada sekiz ay gibi kısa bir sürede cinsel hayatın monotonlaşması da ilginç. Her şey "fast"leşebilir de cinsel hayat "fast"leşince toplum restleşiyor. Hadi bakalım internetinize kuvvet!.
CUMA TAKINTISI
Bu hafta Eftalya’ya takıyoruz. Arnavutköy’de, son dönemin popüler rakı-balık mekanlarından biri. Gittik, tattık, sizler için raporluyoruz. Kesinlikle rakı-balık-muhabbet üçlüsü için çok iyi bir alternatif. Önce tabii ki mezeler... Hepsi yeme de yanında yat kıvamında. Sarı kanat ve levrek çok iyi pişmişti. Ama tatlılar en şahanesi. Bir ayva tatlısı var, parmaklarınızı yersiniz, sonra da yiyecek uzuv ararsınız, öyle böyle değil. Demek ki bu hafta nereye takıyormuşuuuuuuz. Eftalya’ya... Takın.
CUMA ALINTISI
"....takıldığımız şey erkekler olmayabilir. Çocukluğumuzdan gelen en derin hisleri engellemek için bazılarımız aynı zamanda tiryakilik yapan maddelere bağımlılıklar geliştirmiştir." (Robin Norwood)