Danıştay’a yapılan saldırı haberini duyduğumda, Emre Kongar’ın Tarihle Yüzleşmek isimli kitabını okuyordum. Okuduklarımla yargıya yapılan saldırı arasında paralellik kurmakta gecikmedim.
Emre Hoca çok güzel bir iş çıkarmış. Yıllardır "resmi ya da gayri resmi tarih" yoluyla beynimize kazınan yalan yanlış bilgilerin doğrularını, arı duru Türkçesiyle bir güzel açıklamış.
Kitabın "İslam’da Laiklik Tohumlarını Türkler Ekti" ve Türk Müslümanlığı Arap Müslümanlığından Farklıdır" başlıklı bölümlerine dikkat. Bakın ne diyor İslam’a laikliği getirenler hakkında Emre Hoca:
"Türk Müslümanlığının Arap Müslümanlığından farkları ve Türklerin İslam’a yaptığı katkılar da aynı biçimde hemen hemen üzerinde hiç durulmamış konulardan biridir.
Çünkü bu konuda, din kisvesi altında toplumumuzu ve tarihimizi etkileyen Arap emperyalizmi, Türk bilincini bile bastırmıştır."
Emre Hoca devam ediyor:
"Cumhuriyet’i kuran Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, Müslüman bir toplumda, ilk kez laik düzene dayalı bir devlet yapısı kuruyorlardı.
Bir anlamda, Alman prenslerinin desteğiyle Hıristiyan toplumlarda gerçekleşen reformu, Atatürk ve arkadaşları Müslüman bir toplumda, aradan geçen beş yüzyılın deneyimlerinden de yararlanarak, daha net ve etkili bir biçimde yapıyordu.
Luther’in dinden gelerek başlattığı reformu Atatürk, siyasetten gelerek yapmıştı.
Üstelik, dinlerin kendi tarihleri bakımından, Müslümanlık’taki laiklik de, aynen Hıristiyanlık tarihini andırıyor, Müslümanlığın kuruluşunun bin beş yüzüncü yıllarına rastlıyordu.
Böylece Tuğrul Bey ve Alparslan’la başlayan, Fatih Sultan Mehmet’le gelişen laikleşme süreci, Atatürk’le noktalanıyor ve Türklerin İslam’a evrensel katkısı olarak, dünya tarihindeki yerini alıyordu.
Tarihleri anımsayalım: Tuğrul Bey adına hutbenin okunması 1055, Malazgirt 1071, İstanbul’un fethi 1453, Cumhuriyet’in ilanı 1923’tür.
Yani Anadolu toprağında yaklaşık 1000 yıllık bir evrim süreci söz konusudur.
Hálá ’Müslümanlık laikliğe uygun değildir’ diyenler, sadece 1923’ten beri Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşadığı deneyimi görmezden gelen, ya da laik ve demokratik cumhuriyeti reddedenler değil, Anadolu’nun bin yıllık tarihini de yadsıyanlardır."
Emre Kongar’ın da belirttiği gibi Anadolu’nun 1000 yıllık tarihi nedeniyle Türkiye’de laiklikten geri dönüş imkansız. Laiklikten geri dönüşün imkansız olduğunu görenler, önce laik cumhuriyetin anayasal kurumlarını, savcılarını, hakimlerini "medya ve eğitim" baskısıyla sindirmeye çalıştılar. Baktılar "tıkandılar, işler istedikleri gibi gitmiyor", şimdi de aynı zorlamayı silahlı saldırı yoluyla yapmaya çalışıyorlar. Mesaj çok açık: "Eğer karşı çıkarsanız karışmayız."
Yanıtı yine Emre Kongar’ın kitabından verelim:
"Bin yıllık bir gelişmeyi kim tersine çevirebilir ki?
Ama yine de biliyoruz ki, tarih boyunca, toplumları gidebileceklerinden daha geriye götürmeye çalışanlar hep var olmuştur.
Ne yazık ki tarihin sayfaları bu "geçmişi özleyenlerin" ve toplumları bu özlemleri doğrultusunda "zorlayanların" yarattığı kanlı sayfalar ve facialarla doludur."
Evet laik Türkiye Cumhuriyeti her kurumuyla zorlanıyor. İşin ilginci bilerek ya da bilmeyerek zorlayan da Türkiye’yi yöneten iktidar! Nereye kadar zorlayacaklar, hep birlikte göreceğiz. Bildiğimiz laiklikten geri dönüşün mümkün olmadığı. Emre Kongar’ın kitabı hafta sonunda Türkiye’de olan biteni anlamak isteyenler için iyi bir alternatif.
Uzak durulacak olan Cehenneme Bir Adım. Bir mağarada sıkışıp kalan kadınların, ucubik yaratıklarla mücadelesi. Gerçek dışı yaratıklardan beslenen gerilim filmlerini sevmiyorum. Siz seviyorsanız tabii ki kaçırmayın. Yönetmenin mağara içinde yarattığı klostrofobik etki de cabası. Hiç gelemem. Kapalı alan meraklılarına birebir.
Gidilecek olan Venedik Taciri. Tiyatro tekstinden fırlayıp sinemaya açılan bir Shakespeare şaheseri. İnsan denilen duygusal hayvanın güçlü ve zayıf yönleri... Oya gibi sinemaya işlemiş Venedik Taciri’nin yönetmeni Michael Radford. Kostümler, mekanlar mükemmel. Tabii ki Al Pacino ve Jeremy Irons da. Venedik Taciri’nin konusu mu? Hálá öğrenemediyseniz size ne diyeyim. Hani Bassanio, güzelliği dillere destan Portia’nın evleneceği kişi olmak için uzun bir yolculuğa çıkar. Kuşkuşuz birkaç tane de rakibi vardır. Anımsadınız di mi... Bir bakıma da komik bir öykü. Gidin, gidin.
CUMA İTİRAFI
kararver; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 36; İl: İstanbul
Şu an 5 yaşındaki oğlum kameralı cep telefonuyla pipisini kameraya çekiyor. Ben boşuna demiyorum bu özellik erkeklerin genlerinde var diye. Buldun mu kamerayı çekeceksin.
Yorum: Ben de size demiyor muyum, bu ülke daha çok Gamze Özçelik vakası yaşar diye!
CUMA TAKINTISI
Altın Kelebek’ten sonra arkadaşlarla İzzet Çapa’nın yeni mekanı Cahide Sayfiye’ye gittik. G-mall’ın hemen karşısında ağaçlar arasında bir mekan.
O gece açılışı varmış. Her şey çok güzeldi. Servis, hava, danslar, gösteriler, içkiler... İzzet Çapa yine eğlence dünyasındaki uzmanlığını konuşturmuş. Bu yazın trendy mekanı belli oldu. Yanılmadığımı göreceksiniz. Hafta sonu uğrayın bakın çok hoş bir atmosfer.
CUMA LAKIRDISI
"İnsanlara en adil şekilde dağıtılan nimet akıldır. Çünkü kimse aklından şikayetçi değildir." (MONTAIGNE)