Pazarlamayı sadece reklam sananlar var. Oysa önce ortaya bir ihtiyacı karşılayan doğru dürüst bir ürün koymak gerekir. Sinemada ürünün özü konudur, konu.
Türkiye gibi, erkeklerin daha doğuştan asker sayıldıkları bir ülkede niye daha önce askerliği konu alan bir film yapılmadı anlamak zor! Hemen 'Halkı Askerlikten Soğutuyorsun Kanunu vardı' demeyin. Şimdi de var! İstenseydi bu kanun bir şekilde aşılırdı. Her şeyi bir yana bırakırsak 'O Şimdi Asker'in yaratıcılarını, yasakları aşıp böyle çekici bir konuyu sinemada işledikleri için kutlamak gerekir.
Göreceksiniz 'O Şimdi Asker'i izleyenlerin sayısı bir milyonu aşacak! Peşinden bir de 'Yaylalar, Yaylalar' çekilsin ya da 'Emredersiniz Komutanım!' onlar da 1 milyon izleyiciyi su içinde bulurlar. Hatta eli yüzü düzgün bir gençlik filmi çekilsin rahat iki milyon izleyiciye ulaşır. Türkiye'de her mahalleden bir ‘‘Batı Yakası Hikayesi’’ çıkmaz ise ne olayım! Ne olayım? Fil olayım (bu benim tercihim siz de bir şey önerin).
Daha komik olmalıydı
Mustafa Altıoklar'ın yönettiği 'O Şimdi Asker'i biçim açısından izlemeye değer buldum. Altıoklar değişik ışık, kamera açıları, değişik geçiş tekniklerini hoş müziklerle bağlayıp görsel açıdan izlemesi keyif veren bir film ortaya çıkarmış.
Senaryo ise ciddi sorunlu. Filmde birbiri ile bağlantısı olmayan, askerlik gerçeğini yansıtmayan, hatta 'Hababam Sınıfı' filmlerinden etkilenen bir takım yapay sahneler, zoraki güldürme çabaları var. Bazı komik olduğu düşünülen sahnelere ise kahkaha efektleri konulsa ya da 'Burada Gülünecektir' yazısı not düşülse yeriymiş.
Peki, komik diye reklamı yapılan 'O Şimdi Asker'de nereden çıkmış o gereksiz, hüzün veren deprem öyküsü? Gereksiz hüzün, sorunlu komik sahnelerin etkisini iyice zayıflatmış. Keşke sadece güldürmek amaçlansaymış.
Tanınmış oyunculardan takım kurma fikri, filmi pazarlama açısından yine iyi fikir. Ancak senaryo Mehmet Günsur ve Levent Kazak'ın oynadığı karakterler dışında hiçbir karakterin tam olarak oluşmasına izin vermemiş. Mehmet Günsur iyi oyun çıkarmış. Levent Kazak'ın oyunu ise daha çok tiyatroya uygun bir oyunculuk.
Mustafa Altıoklar'ın Amerikan filmlerindeki görsel kaliteyi nasıl yakaladığını görmek için 'O Şimdi Asker'i gidip bir izlemek gerekir. Her şeyden önce bir ilk. Beklentinizi düşük tutun ama. Güleceğim diye de kendinizi hazırlamayın. Hayal kırıklığı yaşamanızı istemem.
Asuman Krause'nin mayası fena değil
Kandemir Konduk ve Çiğdem Saatçioğlu Türk 'Kabare' geleneğini yaşatmak üzere yeni bir maceraya atılmışlar.
Profilo Alışveriş Merkezi'ndeki sahnelerden birini kiralayıp 'Kabare Konduk Sahnesi' haline getirmişler. İyi de yapmışlar.
Bir elinizde şarap, bir elinizde sigara kabarenin vatanında gibi kendinizi kasmadan eğlenceli dakikalar geçiriyorsunuz. Sahne şartları, izleme şartları çok rahat değil ama kabare istiyorsanız bu şartlara katlanacaksınız.
İlk oyun 'No Savaş, Yes Manken'. Geçen hafta izledim. Oyunun reklamlarında Asuman Krause, Didem Taslan ve Ebru Destan gibi memleketimizin güzide mankenlerini görünce 'Vaayyy Konduk da eleştirdiği rating tuzağına düşmüş!' diye düşünmüştüm.
Konduk tongaya basmamış ama. Mankenlere 'manken' rolünü vermiş, onların üzerinden hem medya, hem savaş eleştirisi yapmış, hem eleştirileri savuşturmuş, hem de mankenlerin çekiciliklerinden yararlanmayı bilmiş.
Güzide mankenlerimizin şortsuz göründükleri sahne yok! Bir de iç çamaşırı defilesi skeci eklense var ya, al oyunu Güney Irak'a gönder, moralsiz asker kalmasın. Şaka bir yana ben Asuman Krause'nin çıkardığı oyunculuğa hayret ettim. Galiba oyunculuk mayasında var.
Bazı skeçleri ve savaş bağlantılarını hiç beğenmedim onu da söyleyeyim. Biraz çamaşıra denk gelmişler. Örneğin hayvanlı skeç bence yerde sürünüyor. Konduk daha iyi skeçler yazacak kaleme sahip.
Bazı sahnelerde ise resmen gülmekten yıkıldım. Hatta bazı skeçleri Kandemir Konduk'un önceki kabare çalışmalarından anımsamama rağmen.
Bonfileler için sağolasın Konduk! Aman hız kesme, mücadeleye devam! Ben de savaşa, medyaya senin gibi bakmıyorum ama farklı bakış açılarına saygı duyuyorum. Şunun şurasında kaç tane gülmece yazarımız var. Sana sahip çıkmazsak, kime sahip çıkacağız?
Not: Yazıyı tam bitirmiştim ki Konduk Kabare'nin Profilo'daki sahneden çıkartıldığını öğrendim. Profilo'nun sahibi Jack Kamhi oyunu izlemeye gelmiş ve ilk 15 dakikada çıkıp gitmiş. Daha sonra da 'tadilat' gerekçesiyle 'Konduk Kabare'ye yeni yer araması söylenmiş.
Bir dedikoduya göre Kamhi oyunun ABD karşıtı söylemini sevmemiş, bir dedikoduya göre gürültüden rahatsız olmuş, bir dedikoduya göre ise gerçekten ses yalıtımı yapılması gerekiyormuş.
Telefonla görüştüğüm Kandemir Konduk 'Kamhi Bey'le görüştüm, tadilat işi doğru galiba, ekimde sahneyi bize yeniden tahsis edeceğini söyledi' diyor. Oyun, Gayrettepe'deki Happy Times Restoran-Bar'a taşınmış.
Haftaya çarşamba ben bu oyunu bir kere daha izleyeceğim. İki gözüm önüme aksın iç çamaşırı defilesinin eklenip eklenmediğini görmek için değil!
Kandemir Konduk'la gelecek yıl 'Reklamlar'ı hicveden bir kabare projesi üzerinde çalışmaya karar verdik. Ayrıntıları konuşacağız, o yüzden. Valla...
Tavsiye
Kalamış Develi Kebap Fabrikası
Bu hafta size tavsiyem; Kalamış Marina'daki Develi Et Lokantası. Aslında 'Develi Kebap Fabrikası' demek daha doğru olur.
Develi gibi bir dudağı yerde bir dudağı gökte , iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık yerleri lokanta değil 'fabrika' diye adlandırmayı daha doğru buluyorum. İşin doğrusu böyle yerlerde yemek yemek çok keyif vermiyor bana.
Develi'nin birbirinden lezzetli fındık lahmacunu, patlıcan dolması, içli köftesi, turşusu, çiğ köftesi için katlanıyoruz işte! Hele etleri... Geçen hafta bir kuzu şiş yedim, resmen pamuk pamuk... Gavurdağı salatası ise mükemmel.
'Peki, o kalabalığa servis nasıl?' diyorsunuz değil mi? Dört dörtlük. Ne isterseniz saniyede masada. Girişte pencere tarafına doğru değil de, kapı tarafına doğru bir oturtma çabası hissediliyor, ona dikkat edin. Yer yoksa tamam da, yer varken böyle bir tavır kırıyor insanı.
Cuma Takıntısı
Keith Jarrett, Gary Peacock ve Jack DeJohnette'den 'Always let me go' albümü. Tokyo'da Nisan 2001'de canlı kaydedilmiş. Keyifli ritimler var.
ECM 2002, 2 CD.
Cuma Alıntısı
Canlılar arasında en çileli varlık insandır. Çünkü sadece o gülebilir. (Nietzsche)